Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki vize sorunu malum. Ticaret hayatına da önemli bir darbe vuran vize sıkıntısını bir nebze aşmak üzere, Türkiye’de yeşil pasaport sahibi olabileceklerin çerçevesi giderek büyütülüyor. Çünkü, yeşil (ve gri) pasaport sahipleri, Schengen Bölgesi’nde 90 günü geçmeyen kalışlar için vizeden muaflar.
Ancak, bu kişiler Schengen Bölgesi’ne girdikten sonra Almanya’da finansal bir işlem yapmak istediklerinde, bazı kısıtlamalarla karşılaşıyorlar. Bu kısıtlamalar, bankada hesap açmaktan -Western Union gibi hesap sahipliği gerektirmeyen kurumlar üzerinden- başka bir ülkeye para gönderimine ya da para almaya, kredili ya da taksitli işlem yapmaya kadar geniş bir yelpazede yaşanıyor. Sorunun nedeni ise, bu pasaportların kimlik doğrulaması sırasında geçerli bir belge olarak kabul edilmemesi. Başvuranın kimliği kanıtlanmadığında, ilgili kurum Kara Para Aklama Yasası veya Bankacılık Yasası kapsamındaki özen yükümlülüklerini yerine getirmemiş oluyor. Bu nedenle de, söz konusu finansal işlemi yapmaktan kaçınıyor.
15.7.1950 tarih ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu gereğince, Türkiye’de beş tip pasaport var: ldiplomatik pasaport (siyah kapaklı), lhususi (damgalı) pasaport (yeşil kapaklı), lhizmet damgalı pasaport (gri kapaklı), lumuma mahsus pasaport (bordo kapaklı), lyabancılara mahsus damgalı pasaport (lacivert kapaklı). 5682 sayılı Kanun gereğince, hususi (damgalı) pasaport, belli derece kadrolarda bulunan memur, belli niteliklere sahip diğer kamu görevlileri, en az 15 yıl kıdemli vakıf üniversitesi öğretim üyeleri, birinci derece kadro ile emekliliğe hak kazanmış olan belediye başkanları, bunlardan emeklilik veya çekilme sebepleri ile vazifelerinden ayrılmış olanlar, görevdeki il ve ilçe belediye başkanları, en az 15 kıdemli avukatlar ve son 3 yıllık ihracat tutarı Cumhurbaşkanı’nın belirlediği tutarın üzerinde olan (halen yıllık 500.000 USD üstü) firma yetkililerine (sayı, ihracat tutarına göre değişmekte), onların eş ve çocuklarına (bekar, iş sahibi olmayıp öğreniminin devam etmesi halinde 25 yaşına kadar, engeli nedeniyle bakıma muhtaç çocuklara ise yaştan bağımsız) veriliyor.
Kendisine diplomatik ya da hususi pasaport verilmesi mümkün olmayan kimselerin yurt dışında resmi vazifeyle görevlendirilmeleri halinde ise hizmet damgalı pasaport düzenlenmekte. Keza, Türkiye Cumhuriyeti’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda memur statüsünde çalışanlar ile Türk Hava Kurumu ve Türkiye Kızılay Cemiyetince görevlendirilenlere de (eş ve -hususi pasaportla aynı çerçevede- çocuklar dahil) hizmet damgalı pasaport verilmekte.
Pasaport, devletin, pasaport sahibinin kendi vatandaşı olduğunu uluslararası hukuk bakımından bağlayıcı şekilde ilan ettiği bir belge. Bir devlet, egemenlik yetkisi çerçevesinde, başka bir devlet tarafından verilmiş olan pasaportu tanımak zorunda değil. Ancak, 28.7.1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme gibi bu konuda imzaladığı özel uluslararası anlaşmalar varsa, bunlara uyması zorunlu.
Almanya’da yabancılara ait pasaportların tanınması konusu öncelikle, Yabancıların Almanya'da İkameti, Çalışması ve Entegrasyonu Hakkında Kanun (AufenthG) kapsamına girmekte. Almanya Federal Cumhuriyeti'nde bir pasaportun tanınması yetkisi, İçişleri Bakanlığı'na ait. İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı'nın görüşünü alarak verdiği kararı Federal Resmi Gazete'de ilan ediyor.
Bu bağlamda, 18.2.2005 tarihli Yabancı Pasaportların Tanınmasına İlişkin Genel Düzenleme’ye bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti’nin düzenlediği umuma mahsus pasaport, diplomatik pasaport, hizmet damgalı pasaport ve hususi damgalı pasaportun Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından tanınmakta olduğu görülmekte. Dolayısıyla, konunun İçişleri ve Dışişleri ayağında bir sorun görünmüyor.
Yeşil ve gri pasaport sahipleri, halen Türkiye’deki bankaların Almanya merkezli iştiraki olan bankalarda hesap açıp işlem yapabiliyorlar. Ancak, bunun için de kural olarak ilgili kişinin Almanya’da bir ikametgah adresinin olması gerek. Almanya’ya gelen bir kimsenin beraberinde getirebileceği rakamın en fazla 10.000 Avro olduğu ve kredi kartlarıyla yapılabilecek işlemlerin sınırlı olduğu düşünüldüğünde, finansal işlemlerle ilgili bu sıkıntının özellikle iş adamları bakımından ciddiyeti daha iyi anlaşılabilir. Her durumda, Devletin, bu sorunun teknik mi yoksa hukuki bir sorun mu olduğunu saptayarak, pasaportuna biran önce sahip çıkması gerek.
Not: Geçtiğimiz haftaki yazımın 2. paragrafındaki “banka tarafından sunulan bir hizmet olduğu” ibaresini, “bankaya sunulan bir hizmet olduğu” şeklinde düzeltir, sehven gerçekleşen bu hata için okuyucularımdan özür dilerim.