Yeni teşvik paketi: Kazma toprağa vurulacak mı?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yeni teşvik paketi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Erdoğan, 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olacak yeni teşvik sisteminin 4 ana bileşenden oluştuğunu söyledi. Bunlar; "genel teşvik uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları, büyük ölçekli yatırımların teşvik uygulamaları ve stratejik yatırımların teşvik uygulamaları" olarak açıklandı.
Yeni teşvik sistemi yatırımcıya doğal olarak bir dizi parasal avantaj sağlıyor. Önceki sisteme göre olan temel fark ise bölgesel teşvikten il bazında teşvik uygulamasına geçilmesi. Türkiye, illere göre altı bölgeye ayrıldı. Başbakan, illerin hangi bölgede yer alacaklarını 61 kritere göre TÜİK'in belirlediğini, bir soru üzerine Tunceli'nin yatırımda en çok teşvik sağlanacak iller arasında yer almamasının da TÜİK'in bu değerlendirmesi sonucu oluştuğunu söyledi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın sanayi odası başkanlığı döneminde hayalini olduğunu belirttiği bu yeni teşvik paketiyle yatırımlarda umulan patlama gerçekleşir mi, özellikle hemen hemen tümü 6'ncı bölge kapsamında bulunan Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde hem de yabancı sermaye yatırımları patlar mı, zaman gösterecek. Ama bazı sanayicilerin yeni teşvik paketiyle ilgili çekinceleri olduğu da bir gerçek.


Sanayiciler özetle; başlangıçta belli bir süre yoğun teşvikle ayakta duran işletmelerin, bu teşviklerin sona ermesiyle birlikte sıkıntıya girebileceklerine işaret ediyorlar. Bunun, bu teşvik paketine özgü bir durum olmadığı, geçmişte de bu tür sıkıntılar yaşandığı vurgulanıyor. Kim bilir belki de teşviklerin belli bir süre sonunda birden kesilmesi yerine aşamalı olarak azaltılması gibi bir seçenek üzerinde durulabilirdi.

Güneydoğu'nun durumu


Türkiye'nin en az gelişmiş bölgelerinin nereler olduğu belli. Zaten yatırımlarda da en fazla teşvik bu bölgeler için öngörülüyor. Ancak, Başbakan Erdoğan'ın da dikkat çektiği gibi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde yapılacak yatırımları sekteye uğratacak bir terör engeli var. Batılı bir yatırımcının, terör yüzünden tüm teşviklere rağmen bu bölgelere gitmesi pek kolay olmayabilir. Dolayısıyla, bu bölgeler için yöre sermayesinin harekete geçmesi en önemli çare gibi görülüyor. Ama biliniyor ki, bu bölgelerde yatırım yapacaklar da parasal teşviklerde indirimlerle yetinilmemesi, bazı yüklerin bir süreliğine tümüyle kaldırılmasını istiyor.


Yabancı sermaye gelir mi?


Yabancı sermaye yatırımlarını, gerçek ve görünür olmak üzere ikiye ayırarak düşünmek pek yanlış olmasa gerek. Gerçek yabancı sermaye yatırımını; kazmanın toprağa vurulması, sıfırdan yeni bir tesis yaratılması, istihdam sağlanması, vergi doğuracak yeni bir faaliyet oluşması biçiminde anlıyoruz. Görünür yabancı sermaye yatırımını ise hazır bir tesisin, yabancı sermaye tarafından satın alınması olarak yorumluyoruz.
 

Mevcut bir tesisin yabancı sermayeye geçmesi ne yeni bir istihdam demek, hatta bazen istihdam azalıyor da, ne yeni bir üretim demek, ne de yeni bir vergi demek. Ülkeye önemli bir döviz girişi oluyor, o kadar. O döviz de kar payı olarak belli bir süre içinde dışarı çıkarılabiliyor; elde var sıfır!
Şimdi önemli olan, yeni teşvik sistemiyle yabancı sermayenin Türkiye'de komple yeni yatırım yapmaya girişip girişmeyeceği. Getirilen yeni teşvikler hiç de küçümsenecek teşvikler değil. Dolayısıyla yabancı sermayenin Türkiye ilgisinin artması sürpriz olmayacak gibi görünüyor, en azından umulan bu. Ama doğrusu hiç kimse Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde çok büyük ölçekli yabancı sermaye yatırımları gerçekleşeceğini de beklemiyor.


Bu arada, açıklanan yeni teşvik paketinde en önemli destek stratejik yatırımlara sağlanıyor. Bu yatırımlarla Türkiye'nin ithal etmek durumunda kaldığı ara malların üretiminin artması, dolayısıyla cari açığın zaman içinde azaltılabilmesi öngörülüyor. 

Tüm yazılarını göster