12 Ağustos tarihli yazımda, sinema yıldızlarının yerini gelecekte yapay zekâ (AI) ürünü oyuncuların alacağını ve yeni starların onlar olacağını yazmıştım. Yapay zekâ o kadar hızlı gelişiyor ki henüz sinemalarda tam anlamıyla bir AI yapımı film görmesek de sanal dünyanın dijital yıldızları kendilerine çoktan bir hayran kitlesi yarattı. Nasıl mı?
Yetişkinlere yönelik içeriklerin üretildiği ve üyelik ücreti karşılığında paylaşıldığı pek çok platformda içerik üreticisi olarak karşımıza artık sadece gerçek insanlar çıkmıyor. AI teknolojisiyle geliştirilen sanal karakterler, tamamen dijital olsalar bile gerçeğe yakın görünüşleri ve hareketleriyle şaşırtıyorlar. Üstelik kullanıcılarla ileri düzeyde iletişim kurabiliyorlar. Yani, animasyon ya da CGI çizimlerle sınırlı olmayan, adeta canlı bir insan gibi hissettiren bu sanal karakterler hızla popülerleşiyor.
Ücretli üyelik platformlarının ortaya çıkardığı modelde, içerik üreticilerinin kişisel hayatlarına dair paylaşımlar yapmaları, onları daha ulaşılabilir ve “gerçek” kılıyor. Ancak artık yapay zekâ modelleri de bu içeriğin bir parçası haline gelmeye başladı. Üstelik insanlara göre hem daha kusursuzlar hem de çalışkanlar. 7/24 çalışabilen bu AI karakterleri, abonelikler üzerinden sürekli olarak gelir elde edebiliyor. Üstelik tükenme ya da yorgunluk gibi insana özgü sorunlarla karşılaşmıyorlar. Kullanıcılarla anında etkileşim kurabilmeleri, sürekli güncellenen içeriklerle aktif kalmaları da mümkün.
Son yıllarda adını duyuran LushAI adlı şirket yapay zekâ ürünü modellerin en bilinen yaratıcılarından biri. LushAI tarafından geliştirilen karakterler, gerçeğe yakın fiziksel görünümleri ve son derece doğal hareketleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca, bu yapay modeller, insanların ilgi alanlarına göre kişiselleştirilebiliyor ve her kullanıcının beklentisine özel içerik üretebiliyor. LushAI'ın karakterleri sadece görsel mükemmellik değil, aynı zamanda insan duygularına tepki verebilme yetisi ile de öne çıkıyor. Bu karakterler, konuşmalarında empati kurarak daha derin bir etkileşim sağlayabiliyor.
Bu modelleri çalıştırmak o kadar karlı ki. Para istemedikleri gibi ne yiyorlar ne içiyorlar! Bir LushAI karakteri ayda 50.000 ila 100.000 dolar gelir elde edebiliyor. Çünkü 7/24 erişilebilirler, aynı anda birçok kişiyle iletişim kurabiliyorlar. Bu da kitlelerini sürekli aktif tutuyor. Dijital dünyada bir devrim yaratan bu sanal karakterler, bence gelecekte içerik üretiminin temel taşı olacaklar. Öyle ki telefonunuzdaki asistanın bile bazen insan olmadığını unutacaksınız.
Yapay zekâ karakterlerinin bu kadar ilgi görmesinin temel nedenlerinden biri, giderek artan yalnızlığımız. Pek çok insan, özellikle de dijital dünyaya doğmuş genç kuşaklar, gerçek hayatta kurdukları ilişkilerde zorlanıyor. Tamam, zor bir hayat yaşamış gençler de mutlaka vardır ama büyük çoğunluğu toplumda yaşanan hızlı değişimden etkileniyor büyük ölçüde.
Bu noktada yapay zeka karakterleri, sosyal medya ve içerik platformları üzerinde bir nevi “arkadaş” ya da “partner” rolü üstleniyor. Birçok kullanıcı, bu sanal modellerle duygusal etkileşim kurarak yalnızlık hissini hafifletebiliyor. Bir yandan uzmanlar bu dijital ilişkilerin gerçek insan etkileşimlerinin yerini alamayacağını söylese de AI karakterlerinin sunduğu esneklik ve sürekli erişim imkanı, onları cazip kılıyor. Tabii bu fikirler bize direkt 2013 yapımı “Her” (Bizde “Aşk” adıyla vizyona girmişti) filmini hatırlatıyor. Bir yazar olan Theodore o kadar yalnızdı ki sanal bir karaktere aşık oluyordu!
Yapay zekanın yarattığı ve erkekleri peşinden sürükleyen bir karakter de İspanya'dan geliyor: Aitana. 25 yaşındaki pembe saçlı Aitana, Barselona’dan çıktı. Kısa sürede o kadar popüler oldu ki ünlüler dahi kendisine mesaj atıyor. Aitana tamamen dijital bir varlık olmasına rağmen gerçek bir insan gibi etkileşim kurabiliyor. Aitana'yı yaratan Rubén Cruz bir model ajansıyken, insanlarla çalışmanın zorluğundan bıkıp kendi sanal modellerini yaratmaya karar vermiş. Aitana şu an ayda binlerce euro kazandıran bir fenomene dönüşmüş.
Aitana’nın başarısı, sanal modellerin sadece yetişkin içerik platformlarında değil, aynı zamanda reklam ve moda dünyasında da büyük bir potansiyel taşıdığını gösteriyor. Bu tür karakterlerin gelecekte ne kadar yaygınlaşacağını kestirmek zor, ancak şu bir gerçek ki, yapay zekâ ürünü modeller hem dijital içerik dünyasında hem de sosyal medyada yeni bir çağ başlatıyor. Ve bu yeni dünyada, gerçek ve sanal arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor.
Bilgi çalışanları, küreselleşen iş dünyasında farklı ülkelerden gelen ekiplerle iş birliği yaparken, dil bariyerlerini aşmak için yoğun çaba sarf ediyor. Çözümün yapay zekâ çevirisinden geçtiğini söyleyen DeepL’in Gelirden Sorumlu Müdürü David Perry-Jones, global ekiplerle daha verimli çalışmak için 4 önemli ipucu veriyor:
1. Anında ve doğru iletişim önemli
2. Kültürel farklılıkları göz önünde bulundurun
3. Veri güvenliğini önceliklendirin
4. Zaman ve kaynak tasarrufunu göz ardı etmeyin
Bu ipuçları dikkate alınırsa yapay zekâ ile yapılan çeviriden alınacak verim ve isabet oranı gerçekten de çok daha büyük yüzdelere ulaşıyor.
Facebook, iOS uygulamasındaki ikonunu yanlışlıkla değiştirdi. Klasik mavi ve beyaz renkli logo, iPhone kullanıcılarına kısa bir süreliğine siyah ve mavi bir tasarımla göründü. Facebook bu değişikliğin teknik bir aksaklık sonucu olduğunu ve logonun değiştirilmeyeceğini açıkladı.
Apple Music, çalma listelerini diğer dijital müzik servislerine aktarmaya imkan tanıyan yeni bir özelliği devreye soktu. Artık Apple Music ve YouTube Music arasında çalma listesi transferi mümkün olacak.
Dünyanın ilk cam temizleme robotu Ozmo, New York'taki 45 katlı bir binada hizmete başladı. Yapay zekâ destekli robot, insanlara kıyasla üç kat daha hızlı ve her hava koşulunda çalışabiliyor.
Güney Kore’de Telegram uygulaması hakkında bir soruşturma başlatıldı. Bu girişimin, platformda yayılan ve kadınlara yönelik sahte içeriklerle ilgili olduğu açıklandı.