Yeni enflasyon sepeti

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Uğur Mumcu'nun saptamasıdır; bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz. Ama bizde çoğu konuda önce fikir sahibi olunur, "gerekirse" daha sonra bilgi sahibi olmak için biraz çaba gösterilir. Ama bilgi sahibi olmak, pek şart da değildir.

Yalnızca sokaktaki vatandaş için geçerli değildir bu durum. En eğitimlide de, bazı konulara daha ciddi yaklaşması gerekende de, ülkeyi yönetmeye talip olanda da bu durumu görmek mümkündür.

Hani yoruma çok açık, çok soyut konularda, fikir, bilginin önüne geçebilir. Ya da bilgi sahibi olmak çok gerekmeyebilir.  Ama, "biraz" ihtisas isteyen ekonomi için aynı durum geçerli olabilir mi?

TÜİK'in web sayfasını açıp enflasyon hesabında hangi mal ve hizmetlerin dikkate alındığını görmeye gerek duymayanlar, bir de enflasyon düşük çıkmış ya da fiyatlar gerilemişse başlıyorlar ahkam kesmeye. Yerden yere vurulur TÜİK. Enflasyon düşük gösterilmek için neler neler yapılıyormuş meğer… İyi de, yüksek oranları açıklayan da aynı kurum değil mi? TÜİK yöneticileri gel-git akıllı mı ki, kimi ay hükümetlere yaranmak için düşük oran açıklıyor, kimi ay ipin ucunu koyveriyorlar?

2011 yılında uygulanacak güncellenmiş enflasyon sepeti dün açıklandı. Her yıl yapıldığı gibi sepete bazı maddeler eklendi, bazıları çıkarıldı. Tüketim harcamalarında binde 1'den daha az pay alanlar kapsamdan çıkarılıyor. Bunun istisnaları da oluyor. Tüketimdeki payı binde 1'in altında olmakla birlikte, gelecekte payında artış olacağı tahmin edilen özellikle teknolojik ürünler kapsamda tutulabiliyor.

Açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığı noktasında geniş halk kitlelerinden zaman zaman yükselen eleştirilerde hiç haklılık payı yok değil elbette. Ama bu eleştiriler, rakamlarla oynandığını göstermiyor. Çünkü herkesin enflasyonu, kendine! Yani, gelir grubundaki değişiklikler, enflasyon algısını değiştiriyor.

Biliniyor ki, gelir düzeyi düştükçe başta gıdaya olmak üzere zorunlu harcamalara ayrılan payı artırmak gerekiyor. İşte bu zorunlu harcamalardaki fiyat artışının yüksek gerçekleşmesi de enflasyon algısının farklılaşması sonucunu doğuruyor. TÜİK'in açıkladığı, Türkiye ortalaması. Ama halkın önemli bir kesimi "soğan-ekmek" yemek durumundaysa ve bu ürünlerin fiyatı da ortalamadan çok artmışsa, onlar için enflasyon tabii ki çok farklı bir düzeyde oluşuyor.

Uğur Mumcu'nun "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" sözüne dönersek, sokaktaki vatandaşa söylenecek pek bir şey yok. Ancak, bazı siyasi partilerin, bazı medya kuruluşlarının TÜİK'in web sayfasına göz atma zahmetine katlanmadan TÜFE'nin "kum, çakıl, çimento, pinpon topu" ile hesaplandığı yolundaki temelsiz eleştirileri, belki farkında değiller kendilerini bağlıyor. Özellikle siyasi partileri… Çünkü TÜİK orada duracak, enflasyon sepeti de her yıl küçük değişiklikler dışında temelde önemli bir farklılık göstermeyecek. Biz, birkaç yıl sonra da enflasyonu aynı yöntemle ve temelde aynı mal ve hizmetlerle hesaplamaya devam ediyor olacağız.

Şehir efsanesi ya da komplo teorisi gibi olan bu eleştiriler, gerçek bilindiği halde siyaseten yapılıyorsa, o daha da vahim bir durumu tabii ki.

TÜİK, her ay tüm illerden ve 70'ten fazla büyük ilçe merkezinden fiyat topluyor. Her ay 23 bin dolayında işyerinden 330 bin fiyat derleniyor, ayrıca endeks kapsamında yaklaşık 4 bin kiracı izleniyor. Bu çalışmalarda tabii ki yüzlerce kişi görev alıyor.

Fiyatlarla oynanıyorsa, TÜİK çalışanlarını ağızlarının sıkılığından ötürü kutlamak gerekiyor, çünkü bugüne kadar bu konuda tek bir bilgi sızıntısına meydan vermediler!

Tüm yazılarını göster