Yeni ekonomi havzaları ulusal bir güvenlik konusudur

 Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak uzun süredir “Doğu Akdeniz Ekonomi Havzası” adıyla, Marmara Bölgesine bir alternatif oluşturacak yeni ekonomi bölgesini gündemde tutmaya çalışıyoruz. Bu konu artık bir ulusal güvenlik meselesi olarak ele alınmalı ve destek verilmelidir.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası  Başkanı Hakan Sefa Çakır

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak uzun süredir “Doğu Akdeniz Ekonomi Havzası” adıyla, Marmara Bölgesine bir alternatif oluşturacak yeni ekonomi bölgesini gündemde tutmaya çalışıyoruz. Bu konu artık bir ulusal güvenlik meselesi olarak ele alınmalı ve destek verilmelidir.

Ekonomisi ve nüfusuyla bü­yüyen bir Türkiye’nin, hala dünyanın ilk 10 büyük eko­nomisi arasına girme gibi bir he­defi var ise, Marmara Bölgesine sıkışan bir üretim mantığı ile bu­nu gerçekleştirebilmesi, üretime, ihracata ve istihdama dayalı bir büyümeyi sürdürülebilir kılma­sı mümkün değildir.

Merkezinde İstanbul, İzmit, Bursa gibi büyük üretim illeri olan ve Türkiye eko­nomisinin yüzde 60’ını kapsayan Marmara Bölgesi ülkemiz ekono­misi için çok önemli ve değerlidir. Ancak, bir ülkenin tüm ekonomik değerlerinin yüzde 60’ını tek bir bölgeye sıkıştırması, hele bölgede büyük bir depremin kapıda oldu­ğu bilim insanlarınca söylenen bir dönemde, ülke ekonomisinin yeni yatırımlarının bile hala bu bölge­ye yapılıyor olması akılcı değildir.

Geçtiğimiz yıl yaşadığımız 11 ili kapsayan ve büyük bir yıkıma ne­den olan depremin etkilerini bile ne ekonomik ne de sosyal anlam­da atlatabilmişken, böylesi büyük bir felaketin Marmara Bölgesinde yaratacağı olumsuz etkiyi tahmin bile edemiyoruz. Bu konu artık bir ulusal güvenlik meselesi olarak ele alınmalı ve yeni, katma değer­li ve deprem güvenli ekonomi böl­geleri oluşturulmasına daha çok destek verilmelidir.

“Orta Anadolu Sanayi Havzası” Türkiye ekonomisinin geleceğidir

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak uzun süredir “Doğu Akde­niz Ekonomi Havzası” adıyla, Mar­mara Bölgesine bir alternatif oluş­turacak, potansiyelleri ve var olan ekonomik gücüyle gerçekten umut vaat eden yeni bir ekonomi bölgesi­ni gündemde tutmaya ve bu bölge­nin oluşumuna destek verilmesi­ni sağlamaya çalışıyoruz.

Konuyu öncelikle paylaştığımız TOBB Baş­kanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’da meseleye ilk sahip çıkan ve des­tek olanların başında gelmiş, hat­ta bir adım daha ileriye taşıyacak, olan “Orta Anadolu Sanayi Havza­sı” projesiyle bu vizyonu daha da genişletmiştir. Bu koridor Anka­ra’dan başlayarak tüm Anadolu’yu kucaklayıp Mersin ve İskende­run’la buluşma projesidir. Merke­zinde Mersin ve Adana’nın olduğu Çukurova Bölgesi bugün tarımın, lojistiğin, tarıma dayalı sanayinin başkentidir.

İmalat sanayinde ise Cumhuriyet döneminin ilk sanayi atılımlarının başladığı yerdir. 2023 rakamlarıyla Mersin ve Adana’nın toplam dış ticareti 30 milyar do­lara yaklaşmıştır. Çukurova hin­terlantını oluşturan tüm Doğu Ak­deniz Ekonomi Havzası illeri olan Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kon­ya, Karaman, Kayseri, Niğde, Ak­saray illerinin sadece toplam dış ticareti 70 milyar doları aşmıştır.

Bölgede Türkiye’nin en büyük li­manına ek olarak onlarca liman daha vardır. Onlarca üniversite, teknopark, Organize Sanayi Bölge­leri, deniz-demir, hava ve karayo­lu bağlantılarının tamamına sahip bir bölgedir. Tüm bunlar Çukurova ile başlayan, Doğu Akdeniz Ekono­mi Havzası ile devam eden ve bu­gün “Orta Anadolu Sanayi Havza­sı” realitesini ve gereğini ortaya koyan rakamlar ve göstergelerdir.

Yeni ekonomi bölgeleri toplumsal huzur demektir

Orta Anadolu Sanayi Havzası demek, ekonomik rakamlarla ye­ni bir Marmara Bölgesi’nin eko­nomimize ilave edilmesi demek­tir. Orta Anadolu Sanayi Hav­zası demek üretim, ihracat ve istihdam rakamlarıyla ilave bir Marmara Bölgesi yaratmak de­mektir.

Türkiye’nin bugün Mar­mara Bölgesine yakın bir eko­nomik büyüklüğe sahip ilave bir ekonomik havzaya sahip olması demek en az 100 milyar dolar faz­ladan ihracat demektir. Böyle bir katma değere kim hayır diyebilir. Bu proje, ülkenin zenginliğinin Anadolu’ya homojen yayılması ve bütüncül kalkınma demektir. Göçün durması, herkesin yaşa­dığı yerde zenginleşmesi demek­tir.

Bu sadece maddi bir zengin­lik değil, aynı zamanda toplumsal huzur demektir. Çukurova, Doğu Akdeniz ve Orta Anadolu Sanayi Havzası temelinde kamunun baş­lattığı birçok proje aslında devle­timizin de bu yöne doğru adım­lar attığını gösteriyor. Çukurova Havalimanın tamamlanmış ve uçuşlara başlamış olması ki kargo taşıması anlamında sayılı hava­limanlarından biri olarak tasar­landı.

Mersin-Adana-Gaziantep Hızlı Tren hattının yapımına baş­lanması, Mersin ve Adana’yı An­kara’ya bağlayan Niğde otobanı, kapasitesi genişletilen Mersin Li­manı ve Ulaştırma Bakanlığının yatırım planlarına geçen Mersin Ana Konteyner Limanı Projesi ve Adana’da yapılması planlanan liman yatırımları ve bu bütünsel yatırım entegrasyonu aslında bu vizyonun devlet tarafından da be­nimsendiği ve bu makro yatırım­larla Orta Anadolu Sanayi Hav­zası yatırımının sahiplenildiğini gösteriyor.

Sorun sürecin yavaş gitmesi ve bölgeyi oluşturan iller arasında tam bir koordinasyon ve işbirliğinin yaratılamaması­dır. Bölge illerinin birbirlerine ra­kip olduğu anlayışı bırakılmalı­dır. Konuya bölgesel bir yatırım, bölgesel bir zenginlik temelinde bakılmalı ve işbirliği sergilenme­lidir. Kamu bu işbirliğine zemin hazırlamalı, destek vermelidir. Konu Mersin, Adana, Gaziantep, Konya değildir.

Konu tüm Orta Anadolu, Doğu Akdeniz ve etkile­şim alanı olan o büyük hinterlant­tır. Konu tek tek kentler değildir, ülke ekonomisidir. Bundan dola­yı, ülkemiz adına siyaset üstü, bi­limsel bir yatırım mantığıyla, ve­rimlilik mantığıyla, daha büyük bir perspektiften konuya bakıl­malıdır. Planlanan, devam eden ve tamamlanan çok önemli ve bü­yük yatırımlar var. Bunlar enteg­re şekilde kamunun ve kentlerin işbirliği ile planlanırsa, işte o za­man yeni ekonomi bölgelerini çok daha hızlı hayata geçiririz.

Tüm yazılarını göster