Tiktok, en önemli sosyal medya platformlarından biri olarak arz-ı endam etmeye devam ediyor. 2016'dan bu yana, ABD'deki 100 milyondan fazla kullanıcı da dâhil olmak üzere 1 milyardan fazla aktif kullanıcıya ulaştı.
Tiktok, kullanıcıları için keyifli vakit geçirdikleri masum bir platform olsa da dünyanın pek çok devleti için o kadar da masum kabul edilmiyor. Son aylarda ABD, Avrupa ülkeleri ve Kanada, güvenlik tehditlerini gerekçe göstererek Çinli ByteDance şirketine ait video uygulamasına erişimi kısıtlama çabalarını artırdı.
Beyaz Saray, 27 Şubat'ta federal kurumlara uygulamayı hükümet cihazlarından silmek için 30 günleri olduğunu söyledi. Biden yönetimi, TikTok'un sahibi Çinli şirket ByteDance'in uygulamayı satmasını yoksa olası bir yasakla karşı karşıya kalmasını istiyor.
İngiltere , Kanada , Avrupa Birliği'nin yürütme kolu , Fransa ve Yeni Zelanda Parlamentosu da dahil olmak üzere artan sayıda başka ülke, uygulamanın resmi cihazlarda kullanımını yasakladı. 4 Nisan'da Avustralya, istihbarat ve güvenlik kurumlarının tavsiyesi üzerine TikTok’un hükümet cihazlarında yasaklandığını açıklayan en son ülke oldu.
Türkiye cephesinde ise henüz bir erişim kısıtlaması önlemi bulunmuyor. Uygulamaya yönelik kısıtlamalar bunlarla da sınırlı kalmadı ve Texas Üniversitesi, Auburn Üniversitesi ve Boise Eyalet Üniversitesi gibi birçok üniversite kampüs wi-fi ağlarından TikTok'u engelledi.
Johns Hopkins Üniversitesi Bilgi Güvenliği Enstitüsü Direktörü A. Dahbura, yaptığı açıklamada "En büyük sorun, kullanıcıların yabancı hükümetlerin kendi kullanıcı verilerini kullanmalarının gerçek risklerinden büyük ölçüde habersiz olmalarıdır, ulusal güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturuyorlar diyerek tartışmaları alevlendirdi. Peki Tiktok hakkında bunca yaygara niye mi kopuyor?
Hemen söyleyeyim; uygulamanın Çinli mülkiyet sorunu ve ByteDance'in kullanıcı verilerini, göz atma geçmişini ve konumları izleyerek yanlış bilgilendirme çabalarını artırabileceğinden duyulan endişe ve Çin hükümetinin diğer ülkeler için ulusal güvenlik sorunlarına neden olabilecek bilgileri uygulama üzerinden elde ettiğine dair iddialar işlerin bu noktaya gelmesine neden oldu.
Amerikan Temsilciler Meclisi’nde uygulamaya yasak getirilmesine ilişkin tartışmalar yapılırken “Cihazına TikTok indirmiş olan herkes Çin Kominist Partisi’nin tüm kişisel bilgilere ulaşması için bir arka kapı açmıştır.
Tiktok, telefonlara giren bir casus balonudur” şeklinde sert sözler edildi. Buna gerekçe olarak da ByteDance’in talep üzerine verileri Çinli yetkililere teslim etmesini gerektiren bir ulusal güvenlik yasasına tabi olması gösterildi. TikTok aslında iki yıldır ulusal güvenlik gereklilikleri hakkında Amerikan Yabancı Yatırımcı Komitesi ile müzakerelerde bulunuyor. Ancak bu görüşmelerden bir sonuç elde edilemedi.
Gelinen noktada ise yasakları, "siyasi tiyatro" olarak nitelendirip milletvekillerini Amerikalıları sansürlemeye çalışmakla eleştiriyor. Diğer taraftan özellikle Amerikan kamuoyu durumdan oldukça rahatsız. Platform kullanıcıları, bir yasağın kendileri için, özellikle de TikTok'un İçerik Üretici Fonu ödemeleri ve marka onaylarından geçimini sağlayan içerik oluşturucular için kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.
Forbes'e göre, platformdaki en çok kazananlar sponsorlu bir gönderi için 250.000 $'a kadar para kazanabiliyor ve bu gelirleri için savaşmaya hazır görünüyorlar. Kâr amacı gütmeyen bir dijital haklar grubu olan Fight for the Future, kısa süre önce #DontBanTikTok kampanyasını başlattı.
Kullanıcılar, , "VPN Tok'ta görüşürüz" şeklinde, paylaşımlarla olası bir yasağı aşmaya çalışacaklarını ifade eden yorumlar paylaşıyorlar. Tiktok’u kimimiz çok sevdik kimimiz hiçbir anlam veremedik hatta dalga geçtik. Ama görünen o ki uygulama, ülkeler arası mücadele ve ulusal güvenlik meselelerinin başkahramanlarından olmayı başardı. Ne dersiniz yoksa yeni dünya savaşı Tiktok üzerinden bir çıkacak?