Yatırımın yeni gözdesi: Sınır ekonomileri

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Sri Lanka, Nijerya, Irak, Laos, Gana, Zimbabve... Önemli büyüme fırsatı sunan bu ekonomilere "yükselen ekonomiler" yerine, "sınır ekonomileri" denmesinin başlıca nedeni, boyut, nakit akışı veya düzenlemeler nedeniyle kolay ulaşılamayan pazarlar olmaları.

Sri Lanka, Nijerya, Irak, Laos, Gana, Zimbabve... Onlara yükselen ekonomiler yerine, "sınır ekonomileri" denmesinin başlıca nedeni, boyut, nakit akışı veya düzenlemeler nedeniyle kolay ulaşılamamaları.

Yatırımcılar ise, batı ekonomilerinden üç kat daha hızlı büyüyen bu ekonomilerin, önümüzdeki yılların yatırım cenneti olacağını ifade ediyorlar.

2008 finans krizininden bu yana, dünya genelinde "risk taşımayan yatırım" ihtimali önemli ölçüde azaldı. Fon yöneticilerine göre eğer portföyünüzün yüzde 90'ı ABD ve Avrupa'da ise, büyük kumar oynuyorsunuz anlamına geliyor. Sonuçta tüm ülkeler riskli, fakat sınır ekonomilerin farkı, riskin fiyatlanıyor olması. Sınır ekonomilerin, gelişmiş ekonomilere kıyasla sunduğu bir diğer önemli fark da, büyüme fırsatı.

IMF verilerine göre, Sri Lanka, Nijerya ve Irak gibi ülkeler, küresel finans krizinden son derece sınırlı etkilendiler ve son beş yıldır büyeme oranları yüzde 6'nın üzerinde gerçekleşti.

Her ne kadar sınır ekonomilerinin sunduğu fırsatlar çekici görünse de, batılı yatırımcıların bu pazarlara ulaşmaları çok kolay olmuyor. Zaten bu ekonomilerin "sınır"da kalmalarının nedeni de, zor ulaşılır olmalarından kaynaklanıyor. Sınır Piyasalar Endeksi olarak adlandırılan MSCI, AB'nin küçük  üyesi Estonya ve Körfez'in zengin ülkesi Katar gibi birbiri ile son derece alakasız iki ülkenin yanı sıra, Pakistan, Lübnan, Ukrayna gibi yaklaşık 100 adet ülkeyi kapsıyor. Bu ülkeler ne gelişmiş, ne de gelişmekte olan ülkeler. Nakit eksikliği ya da satın alınacak hissenin olmaması, büyük fonların sınır piyasalara girmesini engelleyen en önemli unsurlardan birisi.  

Ünlü fon yöneticisi Mark Mobius'un yükselen ve sınır piyasalara yönelik yatırımlar için öngördüğü bütçe 50 milyar dolar civarında. Mobius'a göre bu piyasalara yönelik önemli sorunlardan birisi güvenilir bir emanetçi bankacılık sisteminin olmaması. Mobius, bu yüzden dolayı kendi şirketi Franklin Templeton gibi büyük şirketlerin birçok sınır ekonomisine ulaşamadığını ifade ediyor.

Doğrudan yatırıma alternatifler

Doğrudan yatırım yerine tercih edilen alternatifler de yok değil. Örneğin Mongolia'nın maden zenginliklerinden faydalanan şirketlerin büyük bir bölümü İngiltere, Kanada veya Avustralya merkezli ya da bu ülkelerin borsalarına kote. Bu şirketler, bir yandan gelişmiş ekonomilerin yasaları ve kurumsal yönetim modelleri ile korunurken, diğer yandan sınır ekonomilerinin fırsatlarından yararlanabiliyorlar. 

Bu arada, sınır ekonomilerle ilgilenen fon yöneticileri "küçük daha iyidir" yaklaşımı sergiliyorlar. Örneğin Irak borsası büyük fon yöneticileri için çok küçük olsa da, son iki yıl içinde küçük yatırımcılara oldukça iyi bir getiri sağlamış durumda. Küçük fon yöneticilerinin amacı da piyasaya ilk girmenin avantajlarından faydalanmak. Sınır ekonomilerinin en az araştırılan ve en az yatırım alan ekonomiler olduğuna dikkat çeken küçük yatırımcılar, bu durumun hızla değiştiğini ve fırsatların arttığını ifade ediyorlar.  

İlginç olan gelişmelerden birisi de, sınır ekonomisi fonlarının Arap Baharı'ndan olumsuz etkilenmemiş olmaları. 2007 yılından sınır ekonomilerine akan sıcak paranın, 2008 yılında  bu ülkeleri terk ettiğini ve bir daha geri dönmediğini kaydeden uzmanlar, Arap Baharı'ndan sonra bu ülkelerden bir kaçış olmadığına dikkat çekiyorlar.

Sıcak ülkeler...

Önde gelen yatırım fonu yöneticilerinin CNBC Business dergisine yaptıkları yorumlara bakacak olursak, sınır ekonomilerinde öne çıkan ülkeler ve sektörler şöyle;

. Mark Mobius (Franklin Templeton)

Kamboçya, Laos, Bangladeş, Sri Lanka, Kolombiya, Peru, Libya: "Laos borsasını yeni açtı ve biz bunu yakından takip ediyoruz. Geçmişte yatırım yaptığımız Bangladeş, Sri Lanka gibi ülkelere yeniden gidiyoruz. Arap Baharı öncesinde Libya'ya yatırım yapmıştık. Bir sene içinde bu ülkeye yeniden geri dönebiliriz."

. Peter Barlett (Exotix)

Mongolia, Sri Lanka, Bangladeş, Pakistan, Angola, Karayipler, Zambiya, Mısır, Kazakistan, Kenya: "Eğer İngilizce konuşan Karayip Adaları bir gün şirketlerini bir borsada toplayabilirlerse, oldukça ilginç fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Kazakistan ve Kenya bu yıl sahip oldukları değerin üçte birini kaybettiler. Fakat bir nokta da yeniden geri gelecekler."

. Jerome Booth (Ashmore Investment Management)

Katar, Zambiya, Botsvana, Zimbabve, Nijerya, Mısır: "Finans sektörü başta olmak üzere, Nijerya'da fiyatlar yükseliyor. Zambiya gibi ülkelerde emtia satışları gerçekleşiyor. Sınır ekonomileri pazarımızın yüzde 5'ini Botsvana temsil ediyor. Zimbabve'de de iyi şeyler oluyor."

. Arild Johansen (FMG)

"Ruanda, Gana: "Ruanda son derece hızlı gelişen bir ekonomi. Kendi sermaye piyasalarını kurdular ve bazı şirketleri listelemeye başladılar. Gana, petrol ihraç etmeye başladı ve çok hızlı bir şekilde büyüyor. Sadece petrol değil, kakao, kahve ve altını da var."

Citigroup: En çekici yatırım alanı Nijerya, en az çekici Kenya

Citigroup'un raporuna göre, 15 sınır ekonomisi arasında yatırım açısından "en az çekici" olan ülke Kenya. Kenya'nın yatırımcılar için çekici olmamasının nedenleri arasında yüksek enflasyon ve Kenya şilinindeki volatilite gösteriliyor.

Ekonomik büyüme oranı, hisse değerlemeleri ve siyasi riskler gibi unsurların dikkate alındığı raporda, Ukrayna, Pakistan, Sri Lanka, Vietnam ve Lübnan da, yatırım açısından en az çekici ülkeler arasında sıralanıyor.

Nijerya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kazakistan'ın "çekici yatırım alanları" olarak gösterildiği listede, Arjantin, Hırvatıstan, Romanya, Kuveyt ve Bangladeş gibi ülkeler orta sıralarda yer aldı.   

"Kenya, yakın vadede oldukça zorlu bir dönemden geçecek. Her ne kadar ekonomik büyüme iyi görünse de, dövizde izlenen volatilite, yüksek enflasyon ve kötü yönetilen bir para politikası, ülkeye yönelik güven düzeyini olumsuz etkiliyor" yorumlarına yer verilen raporda, Kenya'da 2011 başında yüzde 5.42 olan enflasyon oranının, 2011 sonunda yüzde 18.91'e yükseldiğine; şilinin dolar karşısında en düşük seviyeye gerilediğine dikkat çekiliyor. 

Citigroup raporunda dikkat çekilen unsurlardan birisi de, Kenya Merkez Bankası'nın enflasyon ve para politikalarında yeterince etkin olmadığı. "Her ne kadar TÜFE fiyatlarındaki yükseliş, Afrika'daki kuraklık ile ilgili olsa da, Merkez Bankası daha yüksek faiz oranları ise cevap vermekte isteksiz davrandı" yorumlarının yer aldığı raporda, gelişen ekonomilerin sermaye piyasaları performansını ölçen MSCI endeksinde Kenya'nın 15 ülke arasında en kötü dördüncü ülke olarak yer aldığı ifade ediliyor.

Öte yandan Güney Afrika merkezli Rant Merchant Bank tarafından gerçekleştirilen "Afrika'da Nereye Yatırım Yapılmalı" başlıklı benzer bir diğer rapor, Kenya'yı, Afrika'da yatırım yapılacak en iyi ülkeler arasında yedinci sıraya yerleştiriyor. Raporda yer alan ilk altı ülke Gana, Etyopya, Tanzanya, Botswana, Nijerya ve Güney Afrika. Rapora göre yatırımcıların karşılaşacakları en önemli sorunlar siyaset ve vergilere yönelik olacak.

Bu arada "2007 yılındaki tartışmalı seçimlerin ardından devam eden siyasi riskler ve etnik gerilimlerin yanı sıra, yeni bir anayasa ihtiyacı da önemli sorunlara yol açıyor" yorumlarına yer veren rapor, yerel oyuncuların ciddi eleştirilerine maruz kaldı.   

Raporda, sınır ekonomiler, nüfus, GSYIH ve piyasa kapitalizasyonu açısından küçük, fakat yüksek büyüme potansiyeli sunan ülkeler olarak tanımlanıyor.

Tüm yazılarını göster