Yaptığımız işin verimini sorguluyor muyuz?

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Varol olan enerjimizi bir iş üzerine odaklayabilmek için, o işi önce kendi zihnimizde meşrulaştırmamız gerekir. Belli varsayımlara dayalı düşüncelerimizin doğru ve yararlı olduğuna kendimizi inandırmadıkça, fizik ve düş enerjimizi bir yere yöneltemez; yoğunlaştıramaz ve derinleştiremeyiz.

Yapacağımız işi zihinde meşrulaştırmadan doğru dürüst iş yapılamaz; ama, iş yapma tarzımızın "tek yol" olduğunu düşünmek; başka yol ve yordam yokmuş gibi aşırı değerlendirme yapmak da verimsizliğe ortam hazırlar.

Son dönemde "gıda üretiminin" çok değişik aşamalarında iş yapan bir dizi insanımızın katıldığı tartışmalara tanıklık ettim. Gördüm ki, ülkemizde gıda üretimi alanında da, diğer birçok alanda olduğu gibi enerjimizi doğru yönetebilme konusunda ciddi eksiklerimiz var. Eli taşı altında olanlar, ulaştığımız sonucu yorumlarken beş önemli eksiğin altını çiziyor:

· Gıda hammaddeleri arzı yetersiz kalıyor

· Gıda hammaddelerinde kalite ve standartlar yeterli değil.

· Gerekli örgütlenmeler yapılamadığı için fiyat istikrarı sağlanamıyor.

· Uygun altyapıların eksikliği nedeniyle kayıp oranları çok yüksek.

· Ödünsüz gözetim ve denetim yapılamadığı için her anlamda israfın önüne geçilemiyor.

Sorunlar sürekli tartışılıyorsa

Bugünkü durumun bir fotoğrafını çektiğimizde, yukarıda beş başlık altında toplanan ana sorunların uzun yıllardır durmadan tartışıldığını saptıyoruz.

O zaman şöyle bir soru akla gelmeli: Yıllardır tartışılan bu sorunlara çözüm üretilemediğine göre, acaba sorunları saptama, algılama ve anlatma yöntemimizi değiştirmemiz gerekmez mi?

Çok hızlı ve radikal değişmelerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini koro halinde hep birlikte haykırıyoruz.

Her şeyin köklü bir değişime uğradığını, bütün karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinin köklü biçimde yeniden örüldüğünü gözlüyoruz. Geleceği güven altına almamız için bu değişim ve dönüşüme "uyum göstermemiz" gerektiğini da kavrıyorsak, o zaman iş yapma metotlarını ivedi biçimde gözden geçirmeliyiz.

Görüşlerini televizyonlarda aktaran, köşe yazılarına yansıtan, haber ve yorumlarda kitlelere ileten insanları belli salonlara toplayıp konuşturmanın hiç yararsız olduğunu söyleyemem; ama, bugüne kadar alınan sonuçlar bana, çok yararlı bir yöntem olmadığını da kanıtlıyor.

Proje-odaklı toplantılar gerekli

Dostlara şöyle tavsiye ediyorum: Salon toplantısı yöntemini bir yana bırakarak, işi bilen ya da iş yapma niyeti ciddi olan insanlarla "proje-odaklı toplantılar" yapma aşamasına geçmeliyiz…

Eğer "…miş gibi yaparak durumu idare etme" şark kurnazlığına prim vermek istemiyorsak; somut projelere yönelik çalışma aşamasına hızla geçmeliyiz. Bu varsayım, akademisyenlikten köşe yazarlığına, muhabirlikten mühendisliğe, tarlada ürün yetiştiriciliğinden, dünya ölçeğinde üretim yapan tesis yöneticiliğine kadar bütün alanlarda sorumluluk taşıyanlar tarafından düşünülmeli, tartışılmalı…

İş yapma metodunu değiştirmenin zamanıdır…Eğer oluşmakta olan yeni dünyada saygın bir yer edinmek istiyorsak, kendimize ayna tutup, yaptığımız işin verimini sorgulamak zorundayız…

Tüm yazılarını göster