Yapmaya devam; satamazsan nereye kadar?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önce İstanbul'da başladı furya... Klasik konut inşaatı anlayışı değişti; lüks konut tercih edilir oldu. Lüks konutun bir adım ötesi, daha da lüks olanları, yani rezidans dediğimiz konutları yapmaktı, sıra onlara geldi.

Rezidans, Türk Dil Kurumu'na göre yüksek devlet görevlileri, elçiler gibi kişilerin oturmasına ayrılan konuttu. Ama, yine Türk Dil Kurumu'nca uygun görülen ikinci anlama bakmak gerekiyordu. Buna göre rezidans, "saray yavrusu" demekti. Doğal olarak saray yavrusunda da parası olan otururdu.

Lüks konut ya da rezidans furyası İstanbul'la da sınırlı kalmadı tabii ki. Önce diğer iki büyük şehirde başladı bu inşaatlar, sonra diğer şehirlere yayıldı. Her şehrin lüks anlayışı, rezidans anlayışı kendine göreydi elbette, ama üç beş yıl önceye göre çok şey değişiyordu.

Büyük şehirlerde yaşayanlar inşaat sektöründeki bu müthiş canlılığı bire bir gözleme fırsatı bulamıyorlardı çoğu kez. Çünkü şehirlerin merkezlerinde böylesine büyük, havuzlu, çocuk oyun alanları olan, spor komplekslerine sahip 10-15 katlı inşaatlar yapacak alanlar yoktu. Bu tür yapılar şehir merkezlerinin çok uzağına yapılıyor ve biraz gözden kaçıyordu.

Ancak, orta büyüklükte diyebileceğimiz şehirlerde ya da küçük şehirlerde bu tür inşaatlar öylesine ortadaydı ki... Görülmemesi, dikkat çekmemesi mümkün değildi.

İşte üç büyük şehir dışında, Anadolu'da da inşaatlar yükseliyor yıllardır. Müthiş bir konut arzı var. Talep bu arzı karşılayacak boyutta mı; tartışılır, bile denmiyor artık. Çünkü talep, bu arzı karşılayacak boyutta değil, bu biliniyor, görülüyor.

Görülüyor; çünkü başınızı kaldırıp binalara baktığınızda çok sayıda satılık ilanı görüyorsunuz.

Balon şişmeye devam ediyor

İnşaat sektöründe balon şişmeye devam ediyor; birileri ha bire üflüyor, arzı artırıyor. Birileri hesabını iyi yapmıyor, yapamıyor; bu ortada. Çark şimdilik iyi kötü dönüyor; ama ya bir gün dönmez hale gelirse...

İşte o duruma da balonun patlaması deniyor! Mutlaka o duruma gelinecek diye bir şey yok tabii ki, ama gidişat ne yazık ki biraz öyle görünüyor. İnşaat sektöründe domino etkisinin çok büyük olacağı gerçeğini de gözden uzak tutmamak gerekiyor.

Güven geriliyor

TÜİK'in açıkladığı sektörel güven endeksleri kapsamında yer alan inşaat sektörü güven endeksinin nasıl dip noktaya oturduğunu dün yazmıştık. 2011 yılı başından bu yana hesaplanmakta olan inşaat sektörü güven endeksi, kasım ayında şimdiye kadarki en düşük noktaya gerilemiş bulunuyor. Ekim ayında da o döneme kadarki en düşük gerçekleşme ortaya çıkmıştı.

İnşaat sektörü güven endeksi nisan ayında 99.5 düzeyinde gerçekleşti ve sonrasında azalmaya başladı. Endeks, kasımda 76.2'ye indi. Yani inşaat sektörü güven endeksinde yedi ayda yüzde 23 gibi çok yüksek oranda bir gerileme görüldü.

Gelecek üç aylık döneme ilişkin satış fiyatı beklentisinin de bu yedi aylık dönemde yüzde 22 azaldığı dikkati çekti.

Salı günü üçüncü çeyrek verileri gelecek

TÜİK, belediyelerin verdiği inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerine ilişkin üçüncü çeyrek verilerini 4 Aralık salı günü açıklayacak. Bu veriler, inşaat sektörünün içinde bulunduğu durumu görme açısından büyük öneme sahip.

Yani, tabloyu daha somut bir şekilde görmek için bir hafta daha beklememiz gerekecek.

Tüm yazılarını göster