Yanlış hesap her yerden dönüyor!

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Tahran’da büyükelçilik yapmış iki ayrı dostumla konuşuyorum, aynı şeyi söylüyorlar: “İdeoloji hiçbir dönemde İran Dışişleri Bakanlığı’nın kapısından içeri girememiştir. İran’ın dış politikası milli menfaatlere göre yürütülür.” Son hafta ABD Dışişleri Bakanı’nın Esat rejimi ile görüşmeler yapılabileceği sözlerine büyüklerimizin gösterdiği tepkiler üzerine kendime sormadan edemedim: Suriye ile kavga etmek, Irak merkezi yönetimiyle didişmek, Mısır ile kanlı bıçaklı olmak, İsrail ile her fırsatta kapışmak, Suudi Arabistan’la Mısır ve İŞİD konularında anlaşmazlığa düşmek, geleneksel müttefikleriyle farklı Orta Doğu politikaları izlemek, Batı ülkelerine her fırsatta meydan okumak, bölgeden ve dünyadan kendini tecrit etmek acaba hangi milli menfaatlerimizin gereğidir? 

Ben milli menfaatleri kısa ve uzun vadede ülkenin refah ve güvenliğinin korunması ve güçlenmesinin sağlanması diye tanımlıyorum. Cari dış politikamız bu sonuçları sağlayacak nitelikte midir? Büyüklerimiz ilkeli dış politika yürüttüğümüzden söz ediyorlar. İlkeli politika izleyen ülke olarak tanınmanın uzun vadede ulusal çıkarımıza uygun olduğu ileri sürülebilir. Diğer ülkeler size güven duyabilirler, çok farklı ülkelerle faydalı ilişkiler kurabilirsiniz. Ama gel gör ki, ülkemizin dış politikada izlediği çizgiyi biraz yakından tanıyan herhangi bir kişi, bu beyanın inandırıcılıktan uzak olduğunu bilir. Gözetilen ilke demokrasi ise, otoriter Mısır’a kızan hükümet, daha beter yönetilen Sudan’a her zaman dostane yaklaşmıştır. Suriye’de Esat eskiden de diktatördü, büyüklerimizle ailece görüşürlerdi. İçteki olaylara zorbalığa başvurunca düşmanımız oldu. Lakin başka zorba yöneticilerle ihtilafımız yok. Putin muhalifl erine hayat hakkı tanımıyor, can güvenlikleri yok, bir bölümü de hapiste. Buna karşılık büyüklerimiz Putin’e meftun. Her daim hayranlıklarını ifade ediyorlar. Batılı dostlarımızı Müslümanlara karşı ayrım yapmakla ve dine saygısızlıkla suçluyoruz ancak kendi azınlıklarımıza kötü muameleden pek fazla arınmamış bir sicilimiz var. Çoğu kimse, bir caniler takımı olan İŞİD’e bile sempati ile yaklaştığımızdan kuşku duyuyor. 

Galiba biz ideolojik saiklerle dış politika yürütmeyi milli menfaatleri gözetmekle eşanlamlı zannettik. Bölgemizde bizim liderliğimizde bir Sünni İslam egemenliği kurulabileceğini hayal ettik. İşler rast gitmedi, Mısır’da İhvan devrildi, Suriye’de Esat dayandı. Biz ise değişen koşulları görmezliğe gelmekte ısrar ettik. Ancak yapılanlar ne kısa, ne de uzun vadede toplumsal refahımızı veya güvenliğimizi güçlendiriyor. Biz ise çizgimizde ısrar ediyor, herkesle kavgalı, barış getirmeyen, büyük masrafl ara yol açan politikalarımıza devam ediyoruz. Yanlış hesaplarımız Şam’dan, Bağdat’tan, Kahire’den, Washington’dan, Brüksel’den dönüyor. Şimdilik, bu gidişin değişeceğine dair bir ipucu yok.

Tüm yazılarını göster