Weber, Protestan Ahlakı ve Benjamin Franklin

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Çok az entelektüelin sistematik bir okumaya tabi tuttuğu Max Weber, Türkçeye erken bir dönemde çevrilmiş olan kolay okunur Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu denemesinde şematikleştirmeye uygun bir tezden bahseder. Weber'in asıl tezi protestanlığın ekonomiye birikimi hor gören Aziz Augustinus gibi bakmayıp, tam tersine insanların hem mesleklerinde başarılı, hem açgözlü, hem de tutumlu olmalarını sağlayan bir çerçeve çizdiğini söylemesidir. 1990lar boyunca, aslında 1970lerden kalan bir temayla, İslamcı hareketin önce çevrenin merkezden taleplerinin sözcüsü olduğunun -kanımca Türkiye'de siyaseti ve toplumu anlamak için yeterli olmayan bir problematik, sonra 2000lerde "merkezden" rövanşı aldığının iddia edildiği hatırlanacaktır. "Müslüman Kalvinistler" ve "Türk İslamı" temaları da 1990ların sonuna doğru gözde temalar arasındaydı. Konu çok önemli bir akademik araştırma konusudur. Dolayısıyla, Weber'e gönderme yaparak halledilecek kadar basit değildir.

Peki Protestan Ahlakı'nın temel önermelerini nasıl yorumlamalı? Weber "kapitalizm kar hırsı veya insanın zenginliğe sonsuz açlığından" doğdu önermesine şiddetle karşı çıkmıştı. Weber'e göre insan her zaman zenginlik peşindeydi. Para hırsı kapitalizmi niteleyen özellik değildi ve kapitalist çağda insanlar diğer çağlara göre özellikle hırslı değillerdi. Fark başka yerde aranmalıydı. Peki ama Marx, Kapital I, 25-31. bölümler arasında veya bölüm 15'te (Machinery and Modern Industry) tam tersini söylemiyor mu? Ama Weber de bir yerde (1905) "bu ahlakın son toplamı daha çok kazanç peşinde koşmaktır" diyerek Marx'ı dolaylı yoldan doğrulamış gibidir. Gerçi her iki pozisyon da hatalı olabilir. Fakat bir problem var: Weber Protestan Ahlakı'nda Benjamin Franklin'in iki sayfalık Advice to a Young Tradesman adlı yazısına aşırı bir önem veriyor. "Tasarruf eğiliminde" değişiklik olduğu iddiası Franklin'den ilham alıyor.    

Deirdre McCloskey'nin bir argümanını aktaralım. Franklin aslında mizah yapıyor olabilir mi? Protestan Ahlakı'nın Türkçe çevirisine gidelim: "Günde boş yere bir kuruş harcayan yılda 6 sterlingi ziyan etmiş olur ve bu da 100 sterlingin kullanımının fiyatıdır" vb... Burada tutumlu olmak da, kredi sahibi olmak ve borçlarını zamanında ödemek de yüceltilir. Unutmayalım ki kapitalizmin rasyonelliği içinde tutumluluk, çalışkanlık gibi erdemler de sayılmaktadır. Weber çevirinin 38-40. sayfaları arasındaki uzun alıntıdan yola çıkar ve, 61. sayfaya kadar Benjamin Franklin'den arada tekrar bahsederek,  adeta bir teori kurar. Alıntıladığı Franklin ne demektedir? Alıntı iki sayfalık Advice to a Young Tradesman (1748)'den yapılmıştır. Alıntının sonunda olması gereken bir ifadeyse Protestan Etiği'nde yoktur: "He that gets all he can honestly, and saves all he gets... Will certainly become rich, if that Being who governs the world, to whom all should look for a blessing on their honest endeavors, doth not, in His wise Providence, otherwise determine." Puritanca çalışma ve tasarruf hiçbirşeyi garanti etmemekte midir? Muhteşem bilgisine rağmen Weber burada neyi atlamış görünüyor? 38. sayfadaki alıntıda meşhur pasajı görüyoruz: "Ana domuzu öldüren, bin nesili birden yok etmiş olur. Beş shillingi katleden, onun üretebileceği herşeyi öldürür (!), hatta bütün sterling hesabını."  İngilizcesine bakalım: "He that kills a breeding-sow, destroys all her offsprings to the thousandth generation." Şimdi 1747 tarihli Speech of Polly Baker'a göz atalım: "...the great and growing number of bachelors in this country, many of whom,... Have never sincerely and honorably courted a woman in their lives; and by their manner of living have unproduced (which I think is little better than murder) hundreds of their posterity to the thousandth generation. Is not theirs a greater offence against the public good, than mine?"

Franklin çok değişik bir figürdü ve Amerikan mizahı olmadan anlaşılamayacak olan bir Almanak yazmıştı. Weber'in, Franklin'in burada aslında Massachusetts puritanizmiyle dalga geçtiğini anlamamış olması, Weber için olmasa da, Protestan Ahlakı için talihsizliktir. "Çileci ekonomik ethosun vaizi Ben Franklin imajı" zaten Franklin'e pek uymuyor. Burada önemli olan Weber'in yanılmış olması değildir. Zaten muhtemelen tamamen yanılmıyordu. Fakat aklında olana aradığı dayanağı belki de en olmayacak yerde, önemli tarihi figür Franklin'in neredeyse sadece mizah dolu kısa yazılarında, aramaya kalkması dev düşünürlerin bile yanlış anlamaya ne kadar yatkın olduklarını gösteriyor. Franklin, Fransa'da bulunduğu sürede aristokrat eşleriyle de "dalga geçen" bazı yakınlıklar içinde olmakla kalmamış, çok önemli siyasi ve tarihi misyonlara sahip olmuştu ve bilim adamıydı. Bağımsızlık Bildirgesi'ni kaleme alan Franklin, kendisiyle ve dar kafalılarla -buna sürekli zenginleşmeyi düşleyenler de anlaşıldığı kadarıyla dahil- dalga geçen kısa yazılarının Amerikancayı ve Amerikan edebi tarzını iyi anlayamayan Weber tarafından 157 yıl sonra ciddi bir kuramın ilk köşe taşı olarak ortaya atılacağını herhalde asla düşünmemişti. Protestan Etiği'nin sembolü olarak tanıtılan ve Weber tarafından analiz edilerek kuramsallaştırılan kısa yazı Poor Richard's Almanac'ta yayınlanmıştı. Yazıya internetten ulaşılabiliyor. Bu arada, kapitalizmin dünü ve bugünü, Marx, Weber, Keynes ve daha birçokları hakkında esaslı analizler okumak isteyenler için olmazsa olmaz nitelikteki Deirdre McCloskey, "Bourgeois Virtues" ve "Bourgeois Dignity" kitapları şiddetle tavsiye edilir.  

Keza, İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti (İFMC) 18 Aralık Cumartesi saat 15'te İktisatçılar Tartışıyor başlıklı bir panel dizisi başlatıyor. İlk oturumda "İskoç Aydınlanması ve liberalizmin doğuşu" tartışılacak. Dizi neoklasik iktisadın dünü ve bugünü, emek değer kuramının incelikleri, iktisadi adalet ve John Rawls, iş çevrimi kuramları, Avusturyacı iktisat gibi konularla devam edecek. Okuduğunuz yazı derslerde okutulmayan, standart ders kitaplarının dışında kalan ve ilgi çekici olduğunu sandığım tartışma temalarına bir örnek ve panel dizisi tam da bunu yapmayı amaçlıyor. İlk panel Gazi, Hacettepe, Maltepe ve Marmara üniversitelerinden dört akademisyeni bir araya getiriyor.  

Tüm yazılarını göster