VW'nin kalbinden camiye destek

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Volkswagen Amarok'un tanıtımı için gittiğimiz Arjantin'de biraraya geldiğimiz yöneticilerle sohbet etme imkanı da bulduk. Otomotiv dünyasından AB'ye kadar geniş bir perspektifte gerçekleşen sohbetlerimizde ilginç bir anektdot dikkatimi çekti. Volkswagen'in merkezi Almanya'nın Wolfsburg kentinde bulunuyor. VW'nin ticari araç merkezi ise Wolfsburg'a 80 kilometre yakınlıktaki Hannover'de.

Bu iki fabrikaya servis yapan yan sanayiciler de düşünüldüğünde bölgede oldukça yoğun bir işçi nüfusu yaşıyor. Söz konusu nüfusun büyük çoğunluğunu da aralarında Türklerin de bulunduğu göçmenler oluşturuyor.

Arjantin'de konuştuğumuz bir yönetici bu ortamın milletlerin birbirleriyle dostça ve kültürel farklılıkları bir potada eriterek yaşayabilmelerine çok güzel bir örnek oluşturduğunu söyleyerek, yaşadığı ve benim de dikkatimi çeken bir anektdotu anlattı: "İsviçre'nin camilere yönelik aldığı saçma sapan kararın hemen ardından bizim bölgemizde bir cami açılıyordu. Tüm yetkililer, Hristiyan Demokratların temsilcileri, katoliklerin temsilcileri, halk açılışta bulundu. Caminin imamı ile birlikte papazlar konuşma yaptı. Neredeyse tüm kent İsviçre'deki kararı protesto etti. Bu durum tüm yerel basına da yansıdı."

Kızımdan çok şey öğreniyorum diyen ismin milletler arasındaki yaklaşımlara yönelik verdiği diğer örnekler de gayet ilginçti:

"Kızım okulda diğer milletlerden çocuklarla birlikte okuyunca biz veliler de çok şey öğreniyoruz. Geçtiğimiz günlerde eğitim bakanlığı "Türk ve göçmen ailelerinin" Almanca'yı iyi konuşabilmeleri için kurslara çağıran bir broşürü çocuklar aracılığıyla evlere gönderdiler. Sınıfında bir Türk arkadaşı olan kızım da bana şunu sordu; "Baba, benim gibi konuşan Alman arkadaşımın ailesini niye çağırıyorlar?"

Gerçekten de ailelere yönelik bir Almanca kursu lazımsa bu tüm ailelere lazım dedik. Zira, Almanlar da Almanca'yı kötü konuşuyor dedik. Broşürdeki milliyet ifadesine itiraz ettik. Yetkililer durumu anlayışla karşıladı ve broşür "İsteyen ailelere Almanca kursu" olarak düzeltildi. Duyduğuma göre katılan Almanlar da varmış."

Son örnek ise hepimizin bildiği ama bir çocuk ağzıyla aktarılınca ardında gizli bir amaç taşımadığından büyüklerden daha da inandırıcı olan bir gerçeği ifade ediyor.

"Kızım birgün, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili tezlerin tartışıldığı ve ırk/milliyet farklılıklarının ön planda tutulduğu demeçlerin yer aldığı gazete ile geldi ve bana sordu: "Sarkozy ve Merkel de göçmen değil mi? Niye böyle konuşuyorlar?"

Gerçekten de Fransa'yı yöneten Sarkozy Macar bir aileden gelirken, Almanya'nın patronu Angela Merkel ise Doğu Almanya'da büyümüş ve kominist bir geçmişe sahip.

Oysa geldikleri noktada göçmenlik karşıtı, muhafazakar bir politika izliyorlar. Bu politikayla büyüyen yeni nesillerin nasıl bir davranış içinde bulunacaklarını bize zaman gösterecek.

Bu arada uzun zamandır düşündüğüm ve birkaç kez farklı kanallarla bana aktarılan ayrı bir tesipiti de yine aynı isme doğrulattım ve ne yalan söyleyeyim yine içim burkuldu: "Tüm bunlar olurken, en az gürültüyü maalesef Türkler çıkarttı. O kadar sağlam ve güçlü bir yapı olmasına rağmen Türkler'in lobi zaafiyetini anlamak mümkün değil. Bazen Türkler başta diğer milletlerin aleyhine yapılan değişikliklerin protestolarından Türklerden çok Alman bulunuyor. Oysa ellerindeki güçle tüm Alman politikasını değiştirebilirler."

Tüm yazılarını göster