Volcker adımı

Önce Fed’in adımı ile başlayalım. Fed fa­iz indirimine 50 baz puan ile başlayınca ana akım ofsayta düştü. Yorumlarda 50 baz puanın panik göstergesi olacağı söyleniyor­du. Bu yüzden 25 baz puanla başlamalı deni­yordu. Paniği bilmeyiz ama enflasyon hedef yüzde 2’den hala yüzde 25 uzakta.

Cüneyt DİRİCAN cuneyt.dirican@dunya.com

Önce Fed’in adımı ile başlayalım. Fed fa­iz indirimine 50 baz puan ile başlayınca ana akım ofsayta düştü. Yorumlarda 50 baz puanın panik göstergesi olacağı söyleniyor­du. Bu yüzden 25 baz puanla başlamalı deni­yordu. Paniği bilmeyiz ama enflasyon hedef yüzde 2’den hala yüzde 25 uzakta.

Fed 4 yıl sonra niye böyle bir adım attı. 18 Eylül 2007’de benzer bir şekilde 50 baz puan indirmişti. 1 sene sonra Lehman Bi­raderler ile küresel kriz koptu. 2. çeyrekte ABD bankalarının gerçekleşmemiş (tahvil) zararı 513 milyar dolar. Geçen sene 6 ban­ka batmıştı.

Bizzat Fed’in (Haziran 2024) kendi kon­solide finansallarında (tahvil) zararı 30 milyar dolar artarak 1 trilyon 75 milyar do­lar olmuş. Üç senatör (Elizabeth Warren et al.) 16 Eylül’de Powell’a bir mektup yazarak 75 baz puan indirim gerekir dediler. Neyse ki Fed bağımsız (!?) 50 baz puan ile başladı.

Üç senatörün mektubunda resmi olarak Bureau of Labor Statistics işsizlik verisi­nin 818 bin kişi yanıldığı yer alıyordu. Ba­tan firma sayısı 20 bin üzerine çıkınca, pe­rakende satışlar düşerken kredi hacmi ve kredi kartları ve bireysel harcamalar artar­ken, nasıl oldu da Fed enflasyonu düşürdü? Üstelik bütçe açıkları da rekor kırıyor ve maliye politikası sıkı para politikasına eş­lik etmiyordu!

Aslında konu çok basit. Enflasyonla kre­di hacmi artarken, satışlar yavaşlıyor, ba­tıklar, zararlar artıyor. Yani bizde ana akı­mın Fed için söylediği “muhteşem iletişim­le piyasaları yumuşak inişe hazırladılar” cümlesi değil asıl olan. Enerji (ve emtia) fiyatları söndüğü için enflasyon düşerken, finansal sorunlar büyümeye devam ediyor.

Attack enflasyon

Bizde TCMB’nin kredi (banka) kartı har­cama gelişimlerine bakıldığında “market ve AVM” harcamaları açık ara galopa kalk­mış durumda. Hizmet harcamaları, elekt­ronik, mobilya, vb. yani talep olarak oku­nan kalemler yarısında(n az). Asgari üc­rete, memur maaşına artış ile ya vatandaş daha çok market alışverişi yapıyor veya enflasyonla fahiş fiyat bu harcamaları art­tırıyor. Karar okuyucunun.

İşte tam burada Hollanda Merkez Ban­kası başkanının “Yüksek enflasyon için acı verici bir ilaç olan Paul Volcker adımı­na başvurulabilir” cümlesi devreye giri­yor. Çoğu haberde “acı verici bir ilaç kıs­mı” yazmadığından demecin orijinalinden emin değiliz ama emin olduğumuz bir şey var.

Literatürde Volcker’ın şok faiz artışları­nın değil Meksika ve Kanada’da petrol ar­zının artışı ile enflasyonun düştüğüne da­ir birçok makale var, hatta bölgesel Fed ra­porlarında bile. Volcker enflasyonu faizle düşüren gibi ana akımda anılsa da aslında kamyonu duvara çakıp ABD’yi uzun süreli resesyona sokan kişi. Reagan “Arz Yanlı İk­tisat” ile maliye politikasında vergileri dü­şürüp ancak ekonomiyi ayağa kaldırabil­mişti. Çok yazdık bunları burada.

Daha güzeli ve ilginci var. Martin Fel­dstein ve Paul Volcker röportajı (2013) “Journal of Economic Perspectives” ha­kemli dergisinden: “bölgesel bazı Fed baş­kanları yorgun ve ümitsizdi. Yeni ve fark­lı bir şey, ümit veren bir şeyler arıyorlar­dı. FOMC’de şok faiz artışlarına komiteyi böyle ikna ettim.” Yani Volcker diyor ki, son şansımız yaver gitti.

“Politikanın acı verici olacağı konusunda Carter’ı başkan olmadan önce uyarmıştım. (Faizin %15’e çıktığı) Ekim toplantısından önce de hazine bakanının ve başkanın eko­nomik danışmanlarını.” Yani Volcker diyor ki, bağımsız merkez bankası da olsa hazi­nenin haberi vardı.

O sene bu sene mi?

Bütçede 8 aylık faiz giderimiz neredey­se 2023 yılı 12 aylık KKM maliyetini yaka­lamış durumda. 8 aylık faiz giderimiz aynı zamanda geçen senenin faiz giderini geçti. CDS’miz düşerken, kredi notlarımız artar­ken dış borç faiz giderimizde de durum ay­nı, bütçelenen geçen senenin 2 katı. Maliye politikası sıkı para politikasına eşlik etmi­yor diyor ya ana akım ortodoks iktisat. Ve­riler tersini söylüyor.

Lagarde dünya ekonomisi 1920 gibi dur­gunluk baskısı ile karşı karşıyayız dedi. Arz ve enerji enflasyonunda talep enflasyonu varmış gibi faizleri uzaya çıkarınca şaşırtı­cı değil haliyle. İşte ana akımın “acı reçete” dediği reçete bu. Dünyada geçerliliği tar­tışmalı Phillips Eğrisi, Taylor Kuralı gibi neoklasik ortodoks para politikasının ka­bulleri bunlar. Nitekim enflasyon 1970’ler­deki gibi üçüncü dalgaya mı girecek, 2008 benzeri bir sürece mi götürecek, göreceğiz.

Tüm yazılarını göster