Vergi paketi tartışılmaya devam ediyor

Henüz TBMM’ne gönderilen bir metin ol­masa da vergi paketi kamuoyuna yansı­yan içeriği itibarıyla ciddi tartışmalara ne­den oluyor. Aslında paketin TBMM’ne gön­derilmeden önce bu şekilde tartışılması ve bazı revizyonların yapılması isabetli olmuştur.

Osman ARIOĞLU BENİM PENCEREMDEN osman.arioglu@dunya.com

 Henüz TBMM’ne gönderilen bir metin ol­masa da vergi paketi kamuoyuna yansı­yan içeriği itibarıyla ciddi tartışmalara ne­den oluyor. Aslında paketin TBMM’ne gön­derilmeden önce bu şekilde tartışılması ve bazı revizyonların yapılması isabetli olmuştur. Paket içeriğinde yer aldığı ifade edilen ve kamuoyuna yansıyan birçok hüküm muh­telif toplum kesimlerini önemli ölçüde et­kilemektedir.

Bu nedenle de, ne kadar tar­tışılır ve değerlendirmeye tabi tutulursa ya­sallaşma süreci de o kadar sıhhatli olur. Karar vericiler bütün eleştirileri veya öne­rileri alıp ona göre önceden değerlendir­medikleri bir husus olup olmadığını ve ka­muoyundaki etkilerini daha net görebile­cekler, ona göre hareket edebileceklerdir. Biz de vergi paketinde daha çok tartışılan ko­nulardan iki tanesine ilişkin görüşlerimizi bu yazımızda ifade etmeye çalışacağız.

Yurtdışı çıkış harcının 3000 TL’ye çıkarılması

Her ne kadar bu konuda kamuoyuna yansı­yan görüşlerden geri adım atıldığı veya daha açık deyimi ile vazgeçildiği ifadesi bulunsa da, biz yine de konuya ilişkin kendi görüşümüzü ifade etmek isteriz. Aslında vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yurt dışına çıkışta gitmek is­tedikleri ülkeden vize almak için önemli mik­tarlarda para ödedikleri halde, çoğunlukla is­tedikleri süre kadar vize alamayabildikleri bir gerçektir. Daha kısa süreli vize aldıkları halde yatırdıkları paranın farkını iade alamamakta­dırlar.

Birçok ülkede ya ülkeye giriş sırasında ya da otel girişinde; şehir vergisi vb. adlarla ila­ve bedeller ödenmesi söz konusudur. Kısaca yurtdışına çıkış, gidilen ülke itibari ile seya­hat amacı dışında bir takım ilave maliyetlere muhatap olunması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle yurtdışı çıkışında ödenen bedelin biraz artırılması yanlış bir uygulama olmaya­cak ve uygulanan ekonomik tedbir politikasıy­la da uyumlu olacaktır. Belki yurtdışı çıkışlar­da genellikle tek kişiden fazla çıkıldığı değer­lendirilerek, tutar 3000 TL yerine daha düşük belirlenebilir.

Türkiye’de tatil yapmak isteyen vatandaşla­rın muhatap olduğu otel ve tatil köyü fiyatla­rının yabancı ülke fiyatlarına göre önemli öl­çüde pahalı duruma gelmesi de birçok vatan­daşımız açısından tatil amacıyla yurt dışına çıkılmasının önemli bir nedenini oluşturabil­mektedir. Bildiğim kadarıyla otel ve tatil kö­yü fiyatları yurt dışından gelen turistler ba­kımından aynı pahalılıkta değil. Bunda daha ziyade turizm acentaları vasıtasıyla önceden rezervasyon yapılması yönteminin ağırlıklı olarak kullanılmasının rolünü elbette göz ardı etmememiz gerekiyor. Yerli vatandaşlarımız daha ziyade planlı tatil organizasyonu yapma­ma alışkanlığının bir sonucu olarak daha yük­sek fiyatlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu nedenle belirtmek isterim ki, yurtdışı harcı­nın artırılmasını doğru bulma nedenim iç tu­rizmdeki fiyat yüksekliğini desteklediğim an­lamına gelmemelidir.

Gider bildirimi uygulaması

Kamuoyuna yansıyan ve belki de en çok tar­tışılan uygulama, getirileceği ifade edilen gi­der bildirimi uygulaması. Vergi mevzuatımız­da geçmiş dönemlerde servet beyanı, hayat standardı esası, gider bildirimi gibi uygula­malar daha önce yer almıştı.

Ülkemizde vergi kayıp ve kaçağının halen %30’lu seviyelerde bulunduğunu değerlendirilecek olursak; bazı otomatik vergi güvenlik müesseselerinin ge­tirilmesi doğal değerlendirilmesi gerekir. Bu anlamda getirilmesi planlanan uygulama ile bildirilen gelirler ile gider veya servette mey­dana gelen artışı izah edemeyenler için, fark tutarı üzerinden gelir vergisi tarifesine gö­re vergilendirme öngörülmektedir. Bu uygu­lama doğal olarak vergi kayıp ve kaçağını ön­lenmesinde günümüz teknolojisi de dikkate alındığında son derece etkin sonuç verebile­cektir. Bu nedenle de belki en çok bu düzenle­menin tartışma konusu olması doğaldır.

Böyle bir düzenleme getirilmeden önce kişilere son bir defa kayıtdışı servet unsurlarını bir defa­lık cüzi bir vergi ödemek suretiyle bildirme­lerine imkân sağlanması uygulamanın boş­luk bırakmaması anlamında yerinde olacaktır. Böyle bir düzenleme yapılmayacaksa bile, bize göre en azından farklı kanallardan veya kişi­lerden para aktarımı yapılan ve belli bir tutarı aşan hesapların izlenmesi ve hızlı incelemeler yapılmak suretiyle kayıt dışını kavrama anla­mında önemli bir mesafe alınabilecektir. Bu enflasyonist ortama rağmen en büyük bank­not paranın 200 liralık olduğu bir ortamda hiç bankacılık sistemine girmeden ödeme yapma­nın ciddi külfet oluşturduğu da dikkate alınır­sa buradan kayıt dışının kavranması anlamın­da önemli bir mesafe alınabilir.

Tüm yazılarını göster