“Vatandaşın kemeri zaten sıkı”

Dün eylül ayı enf­lasyon verileri gel­di. Aylık fiyat artı­şı %2,97 ve yıllık fiyat ar­tışı da %49,38… Eğer kalan 3 ayda da aylık fiyat artışı bu şekilde gelirse yılsonu enflasyonu %48,33 olacak. Yok, aylık yüzde 2 gelirse yılsonu enflasyonu %44,18 olacak.

İbrahim KAHVECİ Rakamlarla ibrahim.kahveci@dunya.com

Dün eylül ayı enf­lasyon verileri gel­di. Aylık fiyat artı­şı %2,97 ve yıllık fiyat ar­tışı da %49,38… Eğer kalan 3 ayda da aylık fiyat artışı bu şekilde gelirse yılsonu enflasyonu %48,33 olacak. Yok, aylık yüzde 2 gelirse yılsonu enflasyonu %44,18 olacak.

Kısaca hedef tutmuyor

Hedef tutmayan konu sade­ce enflasyon değil… Önceki gün açıklanan dış ticaret verileri de durumun çok iyi olmadığını gösteriyor.

Yıllık tüketim malı ithalatı­mız rekor kırarak 52 milyar 183 milyon dolara ulaştı. Bunun an­lamını söyleyeyim:

Hazine ve Maliye Bakanı Meh­met Şimşek sürekli dış açık azal­masından, cari dengedeki iyileş­meden bahsediyor. İşte o iyileşme sanıldığı gibi sağlam bir temele dayanmıyor.

Mayıs 2023’de dış ticaret açı­ğı -122.229 milyon dolar. Eylül ayında bu açık artık -78.582 mil­yon dolar.

Dış ticaret açığımız 43,6 mil­yar dolar iyileşti. Ama bu iyileş­menin temeli öyle sağlam değil…

Dış ticaret iyileşmesinin;

24,3 milyar doları enerjiden

14,6 milyar doları da altın işin­den geliyor.

Dış ticaretteki iyileşmenin sadece 4,7 milyar doları ekono­mik aktiviteye dayalı alanlar­dan geliyor.

Diyeceksiniz ki, ya enerji fatu­rası artarsa… Evet, o vakit dış ti­caret açığı yeniden açılarak sorun olmaya başlayacak.

Bir de şu ayrıntıyı dikkatlerden kaçırmayalım: Dış ticaret açığı­nın tüketim üzerinden daralma­sı daha sağlıklıdır. Oysa Türki­ye’nin dış dengesinde tam tersi olarak tüketim malı ithalatı rekor kırıyor.

Ve gelelim yine enflasyona…

Talebi dengelemek için bu yılın ortasında ücretlere hiç zam ya­pılmadı. Ama son üç ayda fiyatlar yine artmaya devam ediyor.

İşte burada yeni ama önce­ki Merkez Bankası Başkanı’nın bir röportajı akla geliyor. Hafize Gaye Erkan Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a tam sayfa konuyu anla­tıyor:

Başlık şu şekilde : “Vatanda­şın kemeri zaten sıkı”Ve enflas­yonda bir başka ayrıntı: Üretici fi­yatları artmıyor ama rafta fiyatlar artıyor. 12 aylık ortalama TÜFE 63,47 ama 12 aylık ortalama ÜFE 44,81…

Maaşlar artmıyor

Üretim maliyeti artmıyor

Ama rafta fiyatlar artıyor.

Ve tüketim malı ithalatı rekor kırıyor.

Mehmet Şimşek burada bir kez daha kendine sormak zorunda. Acaba enflasyonun ana kaynağı nedir?

Ücretler artmıyor;

Ama ithal tüketim artıyorsa de­mektir ki enflasyonun ücretlerle bağı o kadar derin değil. O zaman ücretleri neden bu kadar baskı­lıyoruz?

Mesela Hafize Gaye Erkan o söyleşisinde “İstanbul Man­hattan’dan pahalı olur mu” derken aslında şu anda yaşa­dığımız derin çıkmazı da ifade ediyordu.

Aylık kira artışının yüz­de 7,62 ve yıllık artışın yüzde 117,43 olduğu yerde acaba han­gi hizmet sektörünün fiyatı dü­şer?

Hem gayrimenkul hem de fa­iz artık birer maliyet oluştur­maya başladı. Ama gayrimenkul ısrarla faize direniyor. Bu direnç kırılmazsa işimiz daha da zorla­şacak.

Eğitim maliyeti

Burada çok ama çok önemli bir konuya değineceğim.

Eğitim bir kamusal maldır. Çok zeki çocuklar maliyetten dola­yı okuyamaz duruma gelirse ülke olarak çok büyük yıkım yeriz.

Üniversite ücretlerinin aylık yüzde 45,27 ve yıllık yüzde 108,89 artması bizi yeniden düşündür­melidir. Mehmet Şimşek, dün çok ama çok önemli bir değişimden bahsetti. Hatta kendi kendime Mehmet Şimşek neden bu değişi­min gereğine 2010’larda varmadı diye de sordum. Evet, üretim de­ğerimiz düşük ve şurada kaldı 18- 20 yılımız.

Mehmet Şimşek’in arzu ettiği değişim için eğitim alanına da el atması gerekiyor. Umarım bu bi­lince kısa sürede varırız.

Ülkeden iyi eğitimlilerin git­mesi de hukuk alanına bakmamı­zı gerektiriyor. Özgürlük gidince ülke de kaybediyor.

Dolayısı ile Mehmet Şimşek bu acı gerçekleri daha sıkça dile geti­rip önlemlerin alınmasını sağla­yabilir. Aksi halde sadece söylev­de kalan bir süre daha geçirerek zaman kaybetmiş olacağız.

Tüm yazılarını göster