Vatandaş "tasarruf" diyene "dalga mı geçiyorsun" kar

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tüketicinin ekonomiye duyduğu güvenin düzeyini Türkiye İstatistik Kurumu ölçüyor. Yani ne bir araştırma şirketinin verileri söz konusu, ne bir siyasi partinin ne de bir sivil toplum kuruluşunun. Devletin resmi kurumu yapıyor bu ölçümü. Dolayısıyla çıkan sonucu bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. 

Bu kez açıklamayı peşin peşin yapma gereği duyduk; çünkü mart ayına ilişkin rakamlar gerçekten bir perişanlığa işaret ediyor. Tüketici perişanları oynuyor resmen.  

Tüketici güven endeksi, martta şubat ayına göre yüzde 5.4 azaldı ve 64.4 düzeyine geriledi. Tüketici güven endeksinde mart ayında oluşan 64.4, 2009 yılının mart ayındaki 61.6'dan sonraki en düşük düzey. Yani son altı yılın en düşük aylık gerçekleşmesi söz konusu. Şimdi, bu tablo bir perişanlığın işareti değilse nedir...

2008 sonu ve 2009 başı, küresel krizin etkilerinin en yoğun hissedildiği dönemdi. Dolayısıyla bu aylarda tüketici güven endeksinin düşük seyretmesi de olağandı. Peki ya şimdi? Mart ayında ne oldu da tüketici güven endeksi yine kriz yıllarındaki düzeye geriledi? 

Kimyamız bozuldu

Tüketici güven endeksinin böylesine hızlı ve dramatik bir düşüş göstererek son altı yılın, daha da önemlisi kriz yıllarının düzeyine inmesinde tek bir etken yok kuşkusuz, bir dizi etkenden söz etmek mümkün. Ama kabul etmek gerekir ki, kur artışının çok büyük etkisi olduğunu kimse yadsıyamaz.

Çünkü Türk halkı için en büyük tehlike algısı, kur artışından geliyor. Faiz artmış, pek umursanmıyor; hatta enflasyon artmış, ona bile alışkınız, aşılıyız adeta, ama kur artmaya başladı mı, tüm dengemiz bozuluyor, geleceğe dönük tüm beklentilerimiz bir anda olumsuza dönüyor. Bu işsiz gezen vatandaş için de böyle, asgari ücretle çalışan vatandaş için de, büyük şirketler ve işadamları için de...

Tasarruf mu, o da ne? 

Tüketici güven endeksi dört soruya verilen yanıtlarla oluşuyor. Hanelerin maddi durum beklentisine ilişkin endeks, martta şubata göre yüzde 1.6 kötüleşmiş. Genel ekonomik durum beklentisi endeksinde yüzde 5 kötüleşme olmuş. İşsizliğe ilişkin endeks de yüzde 6.3 düşmüş. Ancak hemen belirtelim, işsizlik endeksinin düşmesi, işsizlik beklentisinin arttığı anlamına geliyor.

Asıl dramatik gerileme ise tasarruf etme ihtimaline ilişkin soruda kendini gösteriyor. Haneler, mart ayında şubata göre tasarruf etme ihtimallerinin yüzde 17.5 daha az olduğunu belirtmişler.

Yani vatandaş, "Tasarruf etme ihtimalin nedir" sorusuna adeta tokat gibi bir yanıt vermiş. "Para mı var ki tasarruftan söz ediyorsunuz" dercesine...   

Tek artış borçlanma ihtimalinde

Biraz önce belirttik; tüketici güven endeksi dört konudaki soruya verilen yanıtlarla oluşturuluyor. Bu dört konu kapsamında da çok sayıda alt kalem bulunuyor. Mart ayında, biri hariç tüm alt kalemlerde şubata göre gerileme oldu. Öyle ki, aylık gerileme tasarruf etme ihtimalinde olduğu gibi mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğunda da çift haneli bir düzeye erişti. Bu konuda oluşan endeks, martta şubata göre yüzde 10.1 azaldı.

Ancak, tüketici güven endeksini oluşturan alt kalemler içinde hiç artış gösteren yok diyemeyiz. Bir alt kalemde artış var. Tüketimin finansmanı amacıyla gelecek üç aylık dönemde borç kullanacağını gösteren endekste yüzde 4 artış oldu.

Tüketim düşüyor, gelecek kaygısı artıyor, işsizliğin daha da büyüyeceği düşünülüyor, tasarrufun "t"si bile söz konusu değil adeta ve böyle bir tablo içinde vatandaş tüketimini finanse edebilmek için borç kullanmaya düşünüyor. Başka da çare görünmüyor zaten. Bu arada, tasarruf etme ihtimalini gösteren endeksin düzeyini de belirtelim.

Tüketici güven endeksi 0-200 arasında bir değer alabiliyor ve endeksin 100'ün altında olması kötümser duruma, 100'ün üstü ise iyimserliğe işaret ediyor. Tasarruf etme ihtimaline ilişkin endeksin düzeyi mi, yalnızca ve yalnızca 20.6. Yani, iyimserlik sınırının beşte biri düzeyinde bulunuluyor. 
 

Tüm yazılarını göster