Uzun tatil ve 15 Temmuz sanayi üretimini dibe çekti

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Aksi olsa sürpriz sayılırdı. Sanayi üretiminde temmuz ayında çok hızlı bir gerileme yaşanması bekleniyordu zaten. Temmuzun neredeyse üçte birini tatille geçirdik; bu, üretimi aşağı çeken en önemli etkenlerden biriydi. Yetmedi, bir de 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. Bu da adeta tatilin yarattığı üretim düşüşüne tuz biber ekti.

Sonuçta karşımıza hiç hoş olmayan, ama sürpriz de olmayan bir tablo çıktı. Temmuz ayındaki sanayi üretimi takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış haliyle hazirana göre yüzde 7, takvim etkisinden arındırılmış haliyle geçen yılın temmuzuna göre yüzde 4.9 geriledi.

Herhangi bir arındırma işlemine konu olmamış sanayi üretiminde ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8.4 gibi rekor bir düşüş görüldü.

Sanayi üretim endeksi, temmuz ayında arındırılmamış haliyle 108.9 düzeyinde gerçekleşti. Daha önce en düşük üretim düzeyi 102.1 ile 2013 yılının ağustos ayında görülmüştü. Yani bu yıl temmuzda son üç yılın en düşük üretimi gerçekleştirilebildi.

Sanayi üretim endeksinde 2010 yılının 100 kabul edildiğini dikkate alırsak, temmuzda altı yıl öncesine göre yalnızca yüzde 8.9'luk bir artış sağlayabildiğimiz gerçeği de ortaya çıkar. Ama böyle uzun dönemli değerlendirmelerde yalnızca bir ayın verisiyle yetinmenin doğru olmayacağını da belirtmek gerek. Yılın ilk sekiz ayındaki ortalama endeksin 124 olduğunu, bir bakıma altı yılda yüzde 24 üretim artışı sağlandığını söyleyebiliriz.

Çeyreklere göre büyüme ve GSYH

Sanayi üretimi ilk çeyrekte yüzde 5.6 arttı. Bu çok iyi bir orandı ve GSYH'nin yaklaşık dörtte birini oluşturan sanayideki bu oranın etkisiyle büyüme ilk çeyrekte yüzde 4.8 olarak gerçekleşti.

İkinci çeyrekte sanayi üretimi önemli ölçüde hız kesti. Sanayi üretimindeki artış ikinci çeyrekte yüzde 2.9'da kaldı. Sanayiden kaynaklanacak boşluğu kısmen doldurması beklenen hizmetler sektöründe, özellikle de turizmde işlerin hiç iyi gitmediği ortada. Dolayısıyla bugün açıklanacak olan ikinci çeyreğe ilişkin GSYH artışının yüzde 2.5 ile yüzde 3 arasında gelmesi şaşırtıcı olmayacak. Hatta kimi analistlere göre yüzde 3'ün üstünde bir büyüme başarı sayılmalı.

Üçüncü çeyrekte durum vahim

Üçüncü çeyrekte nasıl bir gidiş yaşanacağı zaten tahmin ediliyordu edilmesine ama somut veri de dün açıklandı ve tahmin edildiği gibi sanayi üretiminde dramatik bir gerileme olduğu ortaya çıktı. Üstelik sanayideki bu üretim gerilemesi, temmuzla da sınırlı kalmayacak. Yarından itibaren başlayacak Kurban Bayramı tatiliyle birlikte eylülün de yaklaşık üçte biri tatille geçecek ve bu da sanayi üretiminde temmuzdakine benzer bir gerileme yaşanmasıyla sonuçlanacak.
Dolayısıyla ikinci çeyrekte iyimser yaklaşımla yüzde 3 dolayında geleceği beklenen büyüme, üçüncü çeyrekte çok daha aşağılarda gerçekleşecek, hatta hem sanayi üretiminin, hem büyümenin üçüncü çeyrekte negatif gelmesi bile şaşırtıcı olmayacak.

TÜİK'in özrü kabahatinden büyük!

TÜİK dün finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarıyla ilgili haber bülteninin girişine bir açıklama koyma gerekliliği hissetti. Gelin önce bu açıklamaya bir göz atalım:

"Finansal yatırım araçlarının reel getiri oranları, yatırım araçlarından mevduat faizi, külçe altın, Amerikan Doları, Euro, Borsa İstanbul 100 endeksi ve devlet iç borçlanma senetleri için hesaplanmaktadır. Mevduat faizi getiri oranları hesaplamaları, toplam mevduatın yüzde 90'ına sahip bankalardan alınan cari mevduat faiz oranları kullanılarak yapılmaktadır. Bu hesaplamalarda bankalarda fiilen açılan tasarruf mevduatına uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranlarının kullanılmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Bu kapsamda ilgili bankalardan alınacak ağırlıklı ortalama faiz oranları zamanlılık, tutarlılık ve sürdürülebilirlik açısından değerlendirildikten sonra mevduat faizi getiri oranları revize edilecektir."

TÜİK bu açıklamayı 15 Ağustos'ta bu köşede yer alan yazımız üstüne yaptı. O yazımızda özet olarak, "TÜİK, mevduat faizi olarak piyasada hiçbir geçerliliği olmayan oranları kullanıyor" demiş ve örnek vermiştik. Buna göre TÜİK için bir yıl vadeli mevduatın nominal faizi yalnızca yüzde 4.91 düzeyinde bulunuyordu.

Piyasada böyle bir oran yoktu, halen de yok. Öyleyse TÜİK bu oranı nereden buluyordu... Hemen yanıtlayalım. Mevduatın yüzde 11'ine sahip bankalara faiz oranları soruluyor, onlar da resmi olarak TÜİK'e yanıt veriyordu. İşte o faiz de yıllık mevduatta yüzde 4.91'e denk geliyordu.

15 Ağustos'ta bu konuyu yazmadan önce yapılanın doğru bir uygulama olmadığını TÜİK'le konuştuğumuzu belirtelim. TÜİK yetkilileri de bu oranları kullanmanın pek doğru olmadığını kabul ediyorlardı; zaten etmemeleri de söz konusu olamazdı ki. Kim bir yıl vadeli mevduatını yüzde 4.91'den tutuyordu ki bankada. Bu oran, şubeye gidildiği takdirde tasarruf sahibinin önüne konulan orandı ve herhalde hiç kimse boynunu büküp bu orana razı olmuyordu. Bankalar şubeye gelinmesini önlemek için uzun yıllardır ATM'lerden ya da internetten hesap açıldığında yüksek faiz uyguluyorlardı zaten. Şubeye gidildiğinde de bu oran yükseltiliyordu kuşkusuz.

Ama TÜİK bu gerçeğe sırtını dönüyor ve bankaların bildirdiği oranları geçerli oranmış gibi kullanmakta sakınca görmüyordu.

İşte dün yapılan açıklamada "Bu hesaplamalarda bankalarda fiilen açılan tasarruf mevduatına uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranlarının kullanılmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir" denildi. Bu çalışma en fazla bir günlük! Hele hele neredeyse her gün bir veri açıklayan TÜİK için... Kaldı ki, TÜİK'in ortalama mevduat faizini derlemek için çalışma yapmasına da hiç gerek yok. Bu oranların nereden bulunabileceğini söyleyelim.

Merkez Bankası zaten açıklıyor

tcmb.gov.tr adresine girilip "istatistikler/bankacılık verileri/ağırlıklı ortalama mevduat faiz oranları/Türk Lirası" yolu izlenerek 2000 yılından bu yılın temmuz ayına kadar olan dönemin bir aya, üç aya, altı aya ve bir yıla kadar olan faizleri görülebilir.

TÜİK'in dün açıkladığı pratikte hiçbir geçerliliği olmayan nominal faiz oranları bir aylıkta yüzde 0.38, üç aylıkta yüzde 1.23, altı aylıkta yüzde 2.49, bir yıllıkta ise yüzde 4.91 düzeyinde.

Bu oranların vadesi kadar önceki dönemde geçerli olduğunu düşünmek durumundayız. Merkez Bankası henüz ağustos oranını açıklamadığı için bir aylık için oran verme durumuz yok. (Biraz uğraşmayla elbette bulunabilir.)

Üç aylık için vadenin ağustosta dolduğu gerçeğinden hareketle mayıstaki oranı esas almamız gerekiyor; bu oran Merkez Bankası'na göre nominal yüzde 11.41. (TÜİK'e göre yüzde 1.23.)

Vadesi ağustosta dolan altı ay vadeli hesap şubatta açılmıştır, faizi nominal yüzde 12.44. (TÜİK'e göre yüzde 2.49.)

Vadesi yine ağustosta dolan bir yıl vadeli hesap geçen yılın ağustosunda açılmıştır, faizi nominal yüzde 10.17. (TÜİK'e göre yüzde 4.91.)

Bakalım TÜİK, mevduata geçerli olanın neredeyse yarısı kadar faiz "uygulamaktan" ne zaman vazgeçecek...

Tüm yazılarını göster