Üretmeyelim ama borçlanalım!

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

AYRINTI / Ferit B.PARLAK ferit.parlak@dunya.com Üretemiyorduk ama borçlanabiliyorduk. Şimdi hem üretemiyor, hem borçlanamıyoruz. Ve dahası borçlanabilmek için, üretimden vazgeçip faiz artırabiliyoruz. "Üretimi ikinci plana atan politikalarla, bugün bu durumdayız" itirafında bulunamıyor; "Aynı politikalarla, yarın ne olacağız" diye sorgulamıyoruz. * * * İlk 5 ayda yaklaşık 5 puan artan faiz oranları, borçlanma maliyetlerini hızla artırırken, temmuz ve ağustos aylarında yaklaşık 43 milyar YTL itfası olan Hazine para bulmak zorunda. Yerli ve yabancı yatırımcılar ise paraya ihtiyacı olan Hazine'ye kısa vadeli, yüksek faizli borç verme uğraşında. Merkez Bankası ise iki arada bir derede. * * * Hazine'ye ve sıcak para yatırımcısına para gerekiyorken, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir'in, "Faizler yükselirse, birçok fabrika kapanır" uyarısını dikkate alacak birisini bulabilecek miyiz? Özdebir'in aslında, o 43 milyar YTL ve diğer YTL'ler için avuç açan, her diretileni kabul etmek zorunda kalan 'hasta sistemi' iyileştirmenin reçetesini sunduğunu anlayacak birisini bulabilecek miyiz? Kilit vurulan işyeri sahiplerinin, kapasite düşürenlerin, gırtlağa kadar borca batarak üretimi devam ettirmek isteyenlerin ve işsizlerin yakınmalarına kendi işindeki olumsuzluklar da eklenince, bunalıp rahatsızlanan Kadri Şaman'ları kaybetmemizi engelleyecek birisini bulabilecek miyiz? * * * İktisadi kuralların tersi bir mantık işliyor Türkiye'de. İlginçtir, her faiz artışında Türkiye'ye olan güven artıyor. Oysa faiz artışı yatırımsızlığı, üretimsizliği ve işsizliği teşvik ettiği için güven azaltmalı. * * * Güven veren tek şey ise seçimin hâlâ elimizde olması: "Paraya para kazandıran; üretmeyip, sadece tüketen Türkiye mi?" yoksa "dış dünyaya güven vermeyen Türkiye mi!!!"

Tüm yazılarını göster