Üretimde teknolojiyi artıramayan, siyasette baskıyı artırır

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) içerdiği teknoloji düzeyine göre sanayi ürünlerinin paylarına ilişkin yeni veriler yayınladı. Buna göre 2012 yılı sanayi üretiminin yüzde 38’i düşük teknolojili ürünlerden oluşmuş. Orta-düşük teknolojinin payı yüzde 36, orta-yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 23. Yüksek teknolojili ürünlerin payı ise sadece yüzde 3. Düşük teknoloji, yüksek teknolojiyi neredeyse 13’e katlıyor.

Üstelik durum yıldan yıla iyiye gitmek yerine kötüye de gidiyor. İki yıl öncesinde 2010’da düşük ve orta-düşük teknolojili ürünlerin payı, toplam yüzde 73 iken 2012’de yüzde 74’e çıkmış.

Bu tabloyu dünya ile karşılaştırınca iyiden iyiye yüzk kızartıcı bir durum ortaya çıkıyor. Dünya Bankası’nın yüksek teknolojili ürünlerin ülkelerin sanayi ihracatındaki paylarını karşılaştıran tablosunda Türkiye yerlerde sürünüyor. 2011 verilerine göre Türkiye’nin sanayi malları ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı, sadece yüzde 1.8.  Bu rakam, yüzde 17.3 olan dünya ortalamasının neredeyse onda biri düzeyinde. Türkiye gibi orta gelirli ülkelerin sanayi ihracatında yüksek teknolojinin payı yüzde 18.4. Türkiye’ye göre biraz daha yoksul ülkeleri kapsayan alt-orta gelirli ülkelerin sanayi ihracatındaki yüksek teknoloji payı yüzde 9.3 ile Türkiye’nin 5 katından fazla. Bu oran Euro bölgesinde yüzde 15.3, Doğu Asya ve Pasifik ülkelerinde yüzde 26, Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 10.9, Avrupa ve Orta Asya’da yüzde7.8, Güney Asya’da yüzde 6.4.

Hangi gruplamayı alırsanız alın Türkiye’nin en az 3 katı rakamlar karşımıza çıkıyor. Ülke bazında bir karşılaştırma yapacak olursak Türkiye Pakistan ve Gürcistan ile aynı düzeyde yer alıyor. Ermenistan, Ürdün, Bosna-Hersek, Makedonya’nın durumu Türkiye’den yarıyarıya daha iyi durumda.

Türkiye’nin durumu Azerbaycan, Mısır, Suudi Arabistan ve Cezayir’den iyi. Ama bu ülkelerin petrolü, doğalgazı var. Bu sıralamadaki yerini ciddi ölçüde yükseltmeden Türkiye’nin cari açık belasından kurtulması imkansız. Üretimde teknolojiyi ve katma değeri artırmadan ekonomideki kırılganlıklara çare bulmak mümkün değil.

Teknoloji ve katma değeri artırmayınca dünya ile rekabette elinizde tek silah kalıyor: İşgücü maliyetlerini düşük tutmak. Ücretleri uzun süre düşük tutabilmek de ancak baskıcı bir sistemle mümkün. Ücretleri uzun süreli olarak düşük tutabilmek için sendikal hakların elverdiğince kısıtlanması, protesto ve gösteri özgürlüklerinin kullanılamaz hale getirilmesi, mümkünse medyanın kontrol altında tutulması gerekir. Bu yüzden üretimde teknolojiyi artıramayan politik sistemler, sonunda çareyi otoriterleşmekte buluyorlar. Toplumda kutuplaşma ve dış dünyayla düşmanlıklar yaratarak baskıcı sistemlerini ayakta tutmaya çalışıyorlar.

Ancak bu aynı zamanda bir kısır döngüdür. Otoriterlik arttıkça, özgürlükler kısıtlandıkça, üniverseler ve bilimsel araştırmalar da kısırlaşır, teknoloji ve bilimi geliştirmek iyice zorlaşır. Baskıyı artırmak, hastalığı büyütmekten başka birşeye yaramaz.

Tüm yazılarını göster