Üretim isteyen, ithalata katlanır!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomi Bakanlığı'nın çıkardığı ithalat haritası Bakan Zafer Çağlayan tarafından açıklandı. Hani hep, "İhracat ihracat diyorsunuz, hiç ithalattan söz etmiyorsunuz, oysa rekor kıran ihracat değil ki, ithalat" görüşü dile getiriliyordu ya, işte Zafer Çağlayan biraz bu görüşlere yanıt verdi, biraz da ithalatın neden daha hızlı arttığını izah etti.

Bakan Çağlayan "İthalattan söz edilmiyor" diyenlere karşı sitemkardı. Çağlayan'a göre, ithalat rakamları gizleniyor değildi ki, bu rakamlara bakmak isteyenler için TÜİK'in web sayfası ne güne duruyordu. Bu sitem çok havada kaldı doğrusu. Hem kamuoyu da ithalat rakamlarını TÜİK'ten öğreniyordu zaten, yani buraya bakılmıyor değildi ki...

Bir başka sitem de "Madem ithalattan bahsedilmiyor o zaman neden haziran ayından beri ithalatı azaltıcı önlemler alınıyor. Bunu bir sorun olarak görmesek, neden Merkez Bankamız, BDDK ve hükümet ithalatı azaltıcı önlemler alalım" görüşüyle dile getirildi.

İyi de, bu önlemler alınırken ithalat artışını yavaşlatmaktan söz edildiğini pek hatırlamıyoruz, hep ekonomideki aşırı ısınmanın önüne geçmekten dem vuruldu. Elbette ekonomiyi soğutmak ithalatı azaltacaktı, amaç buydu; ama bir gün de "İthalattaki bu hızlı artış sorun olacak" denildiğini duymadık.

Konunun sitem kısmına burada bir nokta koyalım... Bakan Çağlayan, basın toplantısında ithalatın ağırlıkla hangi mallardan oluştuğunu açıkladı. Türkiye'nin ithalatında ağırlığın ara mallar ve yatırım mallarından oluştuğu zaten biliniyor. Çağlayan, 2011 için bu rakamları da verdi. 2011 ithalatının yüzde 71.9 payla 173.1 milyar doları ara mal, yüzde 15.5 payla 37.3 milyar doları yatırım malları, yüzde 29.7 payla 12.3 milyarı ise tüketim malları ithalatından oluşmuştu. Mutlak değerler değişiyordu tabii ki, ama mal grupları sıralaması tüm yıllarda sabitti, paylar da yaklaşık olarak hep bu düzeyde gerçekleşiyordu.

Çağlayan, enerji faturasının büyüdüğünü, ayrıca emtia fiyatlarındaki artışın ithalatın yükselmesine yol açtığını söyledi. Bütün bunlar zaten bilinen gerçeklerdi, ama temel sorun başkaydı...

İthalata bağımlılık oranı yüzde 43

İthalatın yüksek seyretmesine ve bu yüzden Türkiye'nin önemli düzeyde ticaret açığı ve cari açık vermesine yol açan en büyük etken, sanayi üretiminin ithalat bağımlılığı... Türk sanayiinin ithalat bağımlılık oranı geçen yıl yüzde 43 olarak gerçekleşti. Bu oran, 2008'de yüzde 41, 2009'da yüzde 38, 2010'da ise yüzde 40 düzeyindeydi.

Çağlayan, ithalat bağımlılık oranını 36 sektör bazında ayrı ayrı belirlediklerini açıkladı. İthalata bağımlılık oranının en yüksek olduğu sektörler şöyle sıralanıyor:

"Gübre yüzde 72, demir-çelik yüzde 69, kimyasallar yüzde 56, motorlu kara taşıtları yüzde 51, tekstil yüzde 43, beyaz eşya ve tüketici elektroniği yüzde 40, gemi ve tekne imalatı yüzde 34, mücevherat ve değerli taş sektörü yüzde 29, demiryolu araçları ve metal eşya yüzde 27, makine yüzde 25, hazır giyim yüzde 19, mobilya yüzde 11."

 ***

Türkiye bugünden yarına müthiş enerji kaynaklarına sahip olmayacak... Her ne kadar zaman zaman Karadeniz'de çok zengin petrol yatakları bulunursa da, bu genellikle seçimler öncesinde olur!

Türkiye, hiç üretmediği hammaddeleri yarın üretebilir duruma gelmeyecek...

Yani Türkiye olarak "Petrolümüz yok, hammadde yönünden zayıfız" diye hayıflanmanın pek anlamı yok. Bu gerçek bugün de böyle, yarın da böyle olacak.

Dolayısıyla değiştiremeyeceğimiz gerçekler için kafa yormak, enerjimizi böyle harcamak anlamsız. Değiştirebileceğimiz ise belli; ithalata olan bağımlılığımızı azaltmak. Ne yaparız, nasıl yaparız; ama yapmamız gerekenin bu olduğu açık.

Bu yapı içinde üretmek, büyümek, daha fazla refah istiyorsak ithalata katlanmaktan başka çaremiz yok!

Tüm yazılarını göster