Unutulanları hatırlatan kriz...

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Başbakan'ın ekonomi ile ilgili açıklamaları sırasında, moralin reel sektöre etkisine vurgu yapması dikkat çekiciydi.

 * * *

Şöyle diyor Başbakan: "Ekonomide morallerin yüksek, beklentilerin iyimser yönde olması son derece önemli. Ekonominin son 6 yıldaki başarısı yüksek morale bağlıdır.

Moralin ve beklentilerin kötü seyrettiği bir ortamda yatırım, üretim, ihracat ve istihdam artışı olmaz."

 * * *

Son iki yılda piyasaların moralini bozan olaylara bakalım:

Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Üniversitelerde türban serbestisine yönelik hazırlanan yasa.

AK Parti'nin kapatılmasına yönelik açılan dava.

 * * *

İkincisi ise yatırımları, üretimi, istihdamı ve ihracatı artıracak reel sektör için son 6 yılda yapılanlar.

Bu konuyu irdelemek için makro ve mikro ekonomik gerçekleşmelere bakmamız gerekiyor.

2006 yılı sonunda yazdığım bir yazıda da değinmişim bu ikili arasındaki ilişkiye:

"İktisat derslerinde öğrendiğimiz ilk konulardandı 'makro iktisat' ile 'mikro iktisat' arasındaki ilişki.

Genç beyinlerimizin bu ilişkiyi anlamasını sağlayan en çarpıcı örnek ise, mikroyu temsil eden 'ağaç' ile makroyu temsil eden 'orman' arasında kurulan bağdı.

İlişkiyi anlatmamızı isteyen soruların cevabını ise tanımlamaları yaptıktan sonra, "ağaçsız orman, mikro ekonomisiz ise makro ekonomi olmaz" diye bağlardık.

Makro düşüncelere bürünen, mikro düşüncelerden arınmış bir insan modelinin gelişimini ve sayısındaki artışı anlayamamamın nedeni bundandır.

 * * *

Güçlü bir ormanın sadece ve sadece güçlü ağaçlardan oluşabileceği gerçeğini görmek zor olmasa gerek.

Başka ormanlardan sökülüp getirilen ve kök vermemiş ağaçlardan oluşturulan ormanların görevini tam olarak yapamayacağını, 'kuruma' ihtimalinin yüksek olduğunu görebilmekte zor olmasa gerek.

 * * *

Türkiye son yıllarda, bu denklemi göremeyenler arasında yerini almıştı.

Son 4 yılda uygulanan tüm politikalar makro hedeflerin tutturulmasına yönelikti. Dış konjonktürün de yardımıyla hedefler tutturuldu ama mikro ekonomi unutuldu.

Burada sorguladığım özelleştirme, enflasyon, faiz, kur gibi makro göstergelerin ülke ekonomisi için ne anlam ifade ettiği değil. Bu göstergelerin 'gelişmişliğin göstergesi' olduğunu sorgulamaya gerek yok. 

Sorguladığım ve artık sorgulanması gereken şu: Güçlü makro göstergelerin, güçlü mikro göstergeleri getirmesi mi; yoksa güçlü mikro göstergelerin güçlü makro göstergeleri getirmesi mi daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir?

 * * *

2007 Temmuz ayında başlayan ve bugünde etkisini göstermeye devam eden küresel kriz, reel sektör öncelikli mikro politikaların ertelenmesinin nelere mal olacağını gösterdi.

 * * * 

Başbakan dünkü konuşmasında kayıtdışılığa önlem paketinin kısa zamanda açıklanacağına, tasarrufların artırılması için yeni çalışmaların başlatılacağına, enerji ve gıda üretiminde çeşitli projelerle somut adımlar atılacağına vurgu yaptı.

Tüm bunların en kısa sürede hayata geçireleceğine dikkat çekti.

Yeni süreçte mikro hedeflere ağırlık verileceğinin sinyalini verdi.

 * * *

Kriz, reel sektörün önemini hatırlattı.

Başbakan'ın "fırsat" dediği şey, "unutulanları hatırlatan kriz" olsa gerek...

Tüm yazılarını göster