Üniversitelerin gücü

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Eskişehir'de Osmangazi Üniversitesin'den "üretim ve üniversite" konusunu işleyen bir sunuş yapmam istenince önce tedirgin oldum; sonra "vesile olmadan dost bağına girilmez" diyen atasözünü anımsayarak öneriyi kabul ettim.

Ulaşabildiğim kaynakları tarayarak konuşma metnini hazırladım.

Sunuş içeriğini hazırlarken gördüm ki, "güç" olgusu dört temel kavramla anlatılıyor: Kaba güç, yumuşak güç, akıl gücü ve kabul edilebilir güç.

Kaba gücün en somut aracı ordular. Yumuşak gücün örgütlü temsilcisi diplomatik çalışmayı yapan kurumlar. Akıl gücünün ortak bir kurumu yok; bütün kurumların ortak iradesi ile oluşuyor; açıklık ve koordinasyon mayasını oluşturuyor. Kabul edilebilir güç, diğerlerinin olamayacağı ve istemediği bir üstün güce erişme olarak tanımlanıyor.

Ülkelerin gücü

Güç üzerinde çalışanlar, gücü kullanmanın üç ilkesine gönderme yapıyor: Gücünüzün sınırlarını iyi bileceksiniz bu ilk adım. İkincisi, gücünüzü kullanma zamanını iyi belirleyeceksiniz. Üçüncüsü ise en zoru, gücünüzü kullandıktan sonra size nasıl geri döneceğini iyi hesaplayacaksınız.

Tıpkı 'söz' gibi: "Söz ağzınızdan çıkana kadar sizin esirinizdir; çıktıktan sonra sizi esir edebilir" diyen özdeyişte saklı anlatım gibi.

Bu ilkeleri dikkate alarak ülkelerin gücü üzerine araştırma yapanlar beş noktaya dikkat çekiyor:

1.Gücün kaynağı ekonomide saklıdır. Örneğin, ABD 14.2 trilyon dolarlık GSMH ile gücünü ortaya koyması gibi. En yakındaki ülke Japonya'nın üç katı bir güç bu. Kişi başına yaratılan GSMH gücün en önemli sentetik göstergesi.

2. Nüfusun büyüklüğü ve niteliği. Çin 1.3 milyar nüfusu ile belirleyici bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Hem ekonomisini yüksek oranda büyütüyor, hem de insanını eğitiyor.

3.Ekonominin gelişme düzeyi ve örgütlenme derinliği. Hollanda nüfus bakımından çok küçük bir ülke ama insan niteliği, ülkenin ilkeli yönetimi her zaman en etkili on ülke arasına girmesini sağlıyor.

4.Orduların gücü.. Dünyanın her yerine erişilebilir bir orduya sahip olmak da güç göstergelerinden bir diğeri.

5.Beşincisi ve en önemlisi "üniversiteler" eğitim-öğretim kurumlarının yapısı, işleyişi temel belirleyici. Örneğin, ABD'de 4 bin üniversitenin yarısının araştırma üniversitesi olması, bütün dünyanın değerli insanlarını kendisine çekmesi, kurumsal esneklikleri, medya üzerinde kendi hayat tarzını tüm dünyaya sunabilmeleri ve bağımsız düşünen cüretkar insanları bünyelerinde barındırmaları.

Doğru hedefe nişan almalıyız

Günlük yaşamın hay huyu içinde üniversitelerle ilgili gelişmeler ilgi menzilimize fazla girmiyor. Oysa, kalkınma sorunlarını irdeleyen hangi çalışmayı incelerseniz inceleyin, varılan sonuç şudur: Üniversiteler proje-odaklı çalışmaların odağında yer almıyorsa, sürdürülebilir gelişme yaratılamıyor.

Almanya "elit üniversite" yaratmak için onca kaynağı ayırıyor; emek ve zaman harcıyorsa bunun bir nedeni olmalı.

Harvard, 35 milyar dolarlık bütçesini az buluyorsa, bu bizi kara kara düşündürmeli.

Oxford, 15 milyarlık bütçe ile gelişmesini tehlikede görüyorsa, bu bize nerede olduğumuzu sorgulama konusunda sağlam bir ölçü olmalı.

Doğru hedefe nişan almalıyız ki, hedefe isabetli bir varış olsun…

Ne dersiniz, haksız miyim?

Tüm yazılarını göster