“Ufuktaki kentimi istiyorum!..”

Mahmut SABAH KAYSERİ'den kayseri@dunya.com

“Bir turist Türkiye’ye gelse. Üç gün boyunca gazeteleri okutsak, televizyonlarda haberleri izletsek, başka hiçbir şey yapmasına izin vermeden izlenimini sorsak, "bu ülkeden hemen gitmek isterim’ yanıtını alırız. Çünkü bu ülkede maalesef olumsuzluklar yaşanıyor.” 

Tarih ve kültür mirasını ayakta tutmanın, ülke turizmi açısından önemine vurgu yapan bu sözler, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye ait. Kent halkı, Özhaseki’yi 30 Martta 4’ncü kez başkanlık koltuğuna oturttu. Bunu yaparken de onun her ortamda sözünü ettiği “Ufuktaki Kent Kayseri” vizyonundan yola çıkarak, “Ufuktaki kentimi istiyorum” der gibiydi. 

Madem söz verilmişti; madem planlar, programlar yapılmıştı; o halde halka verilen sözler yerine getirilmeli, kenti daha çağdaş bir geleceğe taşıyacak o projenin gereği yerine getirilmeliydi… 

Özhaseki kıpır kıpır… Söylendiğine göre hem yenilere, hem de uygulama safh asındaki turizm projelerine ayırmış mesaisinin çoğunu. Anlaşılan, bir yanda yeni dönem projelerine kafa yorulurken, diğer yanda da henüz bitmemiş turizm projelerini sonlandırmak için çaba harcanıyor. 

Şu sıralar üzerine odaklanılan projeler, Hava İkmal arazisini ‘şehir parkı’na, eski sanayi sitesini ‘yaşam alanı’na, Sahabiye’yi ‘finans ve iş merkezi’ne dönüştürmeyi amaçlayan devasa projeler… Kültürel dokuya yeni imajlar eklenmesini öngören bu yatırımlar, sadece Özhaseki’nin değil, kent insanının da düşlerini süsleyen projeler… Tabii, sosyal yaşantıya renk katarak, hizmet sektörünün önünü açacak Kaleiçi Kültür Merkezi ve Eski Kayseri Mahallesi gibi turizm projeleri de öyle… 

Kent Müzesi açıktı. Selçuklu Müzesi henüz açıldı. İçinde arkeoloji müzesinin de yer alacağı Kale İçi Projesi gün sayıyor. Gün sayanlar arasında, geçmişin kent yaşantısından günümüze kesitler taşımaya hazırlanan taş konaklarıyla ünlü Eski Kayseri Mahallesi de var. 

Kayseri geç de olsa gerek tarihsel mirasa sahiplenme, gerekse kültürel gelişimden yana mutluluk verici bir süreç yaşıyor. Elbet sadece düne göre bugün daha iyi korunan anıtsal yapılarıyla değil; müzeleri, kültür sanat evleri, konservatuarı, konser salonları ve tiyatrosuyla da… Daha ne olsun ki? Hele bir de, kent halkına ‘şehirli olma’ bilincinin incelikleri artık daha iyi anlatılıyorsa…

Tüm yazılarını göster