Ucuz döviz dış ticaret açığını büyütüyor. Dış ticaret açığı sorunu kısa sürede çözülebilecek sorundur. Fakat ucuz dövizin daha kötü bir zararı var. Ucuz döviz içeride üretimi caydırıyor. Ucuz ithalat karşısında yatırımlar yavaşlıyor. Tarımda, sanayide üretim duruyor.
Türk ekonomisi başkalarına istihdam ve iş yaratıyor.
Ocak-Nisan döneminde ihracat artışı yüzde 11.3 olarak gerçekleşirken, ithalat yüzde 36.6 oranında arttı.
Dört ayın dış ticaret açığı 17.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Demekki yılı 50 milyar dolar dolayında bir dış ticaret açığı ile kapatacağız.
Dış ticaret açığı demek cari açık demektir. Cari açığı şimdilerde borçlanarak kapatıyoruz.
Dört aylık ithalatta ara malların ve hammaddelerin payı yüzde 72.4 oranında. Yatırım mallarının payı yüzde 14.1 oranında. Bu tablo üretimdeki ithal girdi oranının büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Ocak-Nisan döneminde Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracatdaki payı yüzde 47.4 oldu. Bir yıl önce aynı dönemde bu oran yüzde 41.7 idi. Görülüyor ki, AB ülkelerinde kriz sonu açılan piyasalar nedeniyle ihracatçılarınız gene AB pazarına yönelmiş durumda.
Nisan ayında en fazla ihracat yapılan ülkenin Almanya olması da ilginç. Almanya'yı Fransa, İngiltere ve İtalya izliyor.
Bu pazarlar büyük pazarlar. Türk ihracatçılarının bu pazarlara yönelmesi alkışlanacak gelişme. Ancak Yunanistan krizi sonu euro bölgesinde başlayan karışıklığın yılın kalan döneminde ihracatçıları zorlama ihtimali de yüksek.
İhracatta motorlu kara nakil taşıtları ön sırada. Bu durumu da iyi değerlendirmek gerekir. Biz ihraç edilen motorlu kara nakil taşıtlarını fason üretiyoruz. Ucuz işcilik nedeniyle bize ürettiriyorlar. Eğer bunlara yeterli ölçüde yerli katkı sağlayamaz ise, bu ürünlerin ihracatı ihracat rakamlarını şişirmekten başka işe yaramaz.
Eğer bir ihraç edilen araçlara kendi lastiğimizi, camımızı, kapı kolunumızu, döşememizi, yan sanayi parçalarını takabiliyor isek bu tür ihracat bize yarar sağlar. Fakat ucuz döviz nedeniyle girdilerin tamamına yakını dışarıdan geliyor ve biz sadece onları bir araya getiriyor isek, istihdam artırıcı etkisi ile yetinmek durumundayız demektir.
Unutmayalım her şeyin başı üretim. Ama sağlıklı üretim ancak gerçekçi döviz kuru ile gerçekleşebilir ve artabilir.