"Türk'ün beli bükülmez"

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Geçen hafta Merih Demiral’ın bozkurt selamına biraz da Almanya’nın kışkırtmasıyla UEFA’nın verdiği ceza, kimlik-sembol tartışmalarını yukarı çekerken, İran’da reformist Türk aday Mesud Pezeşkiyan zaferini “"Türk'ün beli bükülmez" şarkısı eşliğinde kutluyordu. Pezeşkiyan daha önce yaptığı açıklamalarda evde çocuklarıyla Türkçe konuştuğunu, anne ve babasının Türk olduğunu ve bununla iftihar ettiğini belirtmişti.

İran kitaplardan okunarak anlaşılacak ya da güncel takip edilerek çözülebilecek bir ülke değil. İran halkının yapısını anlamak ve çözümleyebilmek zor. Ülkenin kültürel ve sosyal yapısı karmaşık. Bu nedenle yazıyı yazarken değerli meslektaşım Dr. Mortoza Ojaghlou ile görüş alışverişinde bulundum.

Seçime katılımın yüksekliği Pezeşkiyan’a yaradı. Keza, martta yapılan meclis seçimlerinde katılımın düşüklüğü muhafazakârlara yaramıştı. Pezeşkiyan reformist olarak görülüyor. Ancak İran’da ne kadar reformist olduğunun bir sınırı var ve bu sınır Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından belirleniyor.

Eski Cumhurbaşkanları Muhammed Hatemi ve Hasan Ruhani gibi isimlerin desteğini alan Pezeşkiyan, seçim kampanyalarında, iç politikaya dönük olarak ekonomi ile adalet sorunlarını çözeceğine, internet yasaklarını büyük oranda kaldıracağına, ülkede yaşanan etnik ve mezhebi ayrımcılığı bitireceğine sürekli vurgu yaptı. Dış politikada ise Batı ile daha iyi ilişkilerin kurulması gerektiğini belirtti.

Pezeşkiyan’ın zaferini iç ve dış politika açısından değerlendirmek gerekiyor. İç politikada oluşabilecek sonuçların İran siyasetinde farklılaşma yaratıp, yaratamayacağı için en önemli aktör dini lider Ali Hamaney. Hamaney’in seçim döneminde muhafazakâr Said Celili’den yana görülse de ortada bir siyaset izlediği kanısı yüksek. Bu konuda Dr. Mortoza, özellikle kırsal kesimde Devrim Muhafızları’nın Celili’yi neden desteklemediklerinin araştırılması gerektiği konusunda ısrarcı. Keza Devrim Muhafızları Ordusu’nun desteği siyasi otoritenin tesisi için olmazsa olmaz şart.

Meclis’te muhafazakârların sayısının yüksekliği Pezeşkiyan’ın işini zorlaştıracak diğer bir faktör. Gelecekte yasama ve yürütme arasında gerilimli bir siyasi rekabet önemli bir risk olacak. Keza, Pezeşkiyan’ın seçim döneminde üzerinde durduğu konular yalnızca kendi iradesiyle çözebileceği küçük değişimler değil. Hamaney’in ne kadar desteğini alacağı da vaatlerini yerine getirmek için önemli.

Diğer yandan muhafazakârların yönetiminde bir türlü düzeltilemeyen ekonomiye en büyük tepki reformistlerden gelmekteydi. Şimdi iktidarda kendileri olacak. Ekonomi konusunda neo-liberallerin desteği şart oldu.

Mevcut düzen içerisinde Türk kökenli bir reformist adaya izin verilmesi İran’ın asli unsuru olan Türkleri sistemde tutmak için doğru bir karar oldu. Pezeşkiyan’ın söylemlerine bakıldığında, yeni dönemde daha milliyetçi bir İran kimliği yaratarak Fars, Türk, Arap, Kürt, Sünni-Şii vs. ayrımcılığından derinleşen fay hatlarını ortadan kaldırmak istediği düşünülebilir. Bu düşünce ülkede pantürkist bir yapının gelişebileceğini düşünenler için büyük hayal kırıklığı olacak.

Pezeşkiyan’ın reformist yapısı Batı için müzakere edilebilecek bir aday olarak görülmesini sağlayacak. Bu durum Pezeşkiyan’ın nükleer müzakere sürecini yeniden canlandırmak istemesi halinde elini güçlendirecek bir unsur. ABD seçimlerini Joe Biden’ın kazanması bu isteğin olabilme olasılığını artıracaktır. Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi, İran iç siyasetinde reformistlere büyük bir darbe olmuştu. Trump’ın son açıklamaları İran’la bir nükleer müzakere süreci başlatmak istediği izlenimi verse de başkan seçilmesi Pezeşkiyan’ın Batıcı yaklaşımını zorlayacaktır.

İran yalnızca kendi ülke sınırları içerisinde değerlendirilebilecek bir devlet değildir. Ortadoğu’daki birçok ülkede vekil güçleriyle büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle İran’da yaşanabilecek siyasi değişimler Ortadoğu'nun dengelerini ve hatta küresel düzeydeki güç dengelerini etkileyecektir.

Tüm yazılarını göster