Türkiye’de yolsuzlukla mücadele yetersiz

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Transparency International (Uluslararası Şeffaflık Örgütü) dünya çapında yolsuzlukla mücadele etmek üzere kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Örgüt, yolsuzluğun kadın, erkek, çocuk tüm insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmak üzere 90’dan fazla ülkede kurulu olan şube ve kollarıyla küresel düzeyde faaliyet gösteriyor. 

OECD ve Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi gibi uluslarası önemli antlaşmaların hazırlanmasında aktif görev alan örgüt, aynı zamanda G8 ülkelerinin sivil toplum diyalog çalışması sırasında görüşülen 4 sivil toplum kuruluşundan birisi konumunda. 

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, “Paravan Şirketler Küresel Raporu” adlı küresel araştırmasını G20 Zirvesi öncesinde açıkladı. 

Raporda, küresel kara para trafiğinin nasıl gizlendiği, yolsuzluk, vergi kaçakçılığı, zimmete para geçirme gibi suçların önlenmesinde karşılaşılan zorlukların aşılması amacıyla G20 ülkeleri ve Türkiye’nin bu konuda atabileceği adımlar, alabileceği önlemler değerlendiriliyor. Bugün yolsuzluk yapanların, şirketlerin kalın duvarları arkasına saklanabilmeleri hala çok kolay. Finans sistemi Arap Baharı sırasında Ortadoğu’dan çok miktarda paranın akmasına izin verdi. Bugün küresel anlamda hareket halinde olan yasadışı paranın sadece yüzde 1’i izleniyor. Yani yolsuzluk yapanlar son derece rahat bir şekilde bunu yapmaya devam ediyorlar. G20 ülkeleri geçtiğimiz sene gizli bankacılık konusunda harekete geçme kararı aldı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre, G20 ülkeleri söz vermekte başarılılar ama bu sözleri tutmuyorlar. Sadece İngiltere’de yolsuzluk karşıtı güçlü bir çerçeve oluşturuldu. Fakat diğer ülkelerde yolsuzlukla mücadele önlemleri oldukça zayıf düzeyde. G20 ülkelerinin şirketler, bankalar ve yolsuzluk yapan bireyler üzerinde daha etkili bir izleme sistemi oluşturması gerekiyor.

Örgüte göre Türkiye finansal gizlilik konusunda bazı ilerlemeler kaydetti. Fakat son üç yıldır bankalara yönelik bir risk değerlendirmesi bile gerçekleştirilmedi. Mevcut kara para aklama yasalarının güçlendirilmesi gerekiyor. 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de halkın yüzde 53’ü yolsuzluğun son iki yılda arttığını düşünüyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü ise Türkiye’nin OECD Yolsuzluk Sözleşmesi'nin uygulanması adına “az ya da hiçbir şey” yapmadığını ortaya koyuyor.

Raporun açıklanmasından önce Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı Cobus de Swardt ile sohbet ettik. Cobus de Sward’ın yorumlarından bazı satır başları şöyle:

Siyasi sistemlere güven düşük

-Bundan 10-20 sene öncesinde, genç aktivistler iktidarlara doğruları söylerdi; bugün iktidarlardan bize doğruyu söylemelerini talep ediyoruz. Artık hesap soranlar birkaç aktivist değil, milyonlarca insan. Tüm dünyada şeffaflık talebi arttı. Ekonomik istikrar ve kalkınma için şeffaflık vazgeçilmez önem taşıyor.

-Dünya genelinde siyasi sistemlere güven çok düşük seviyelerde. Özellikle de 40 yaş altı nüfus ciddi bir güven sorunu yaşıyor; daha fazla açıklık istiyor. Bu durum gelişmiş demokrasilerde de böyle, gelişmekte olan ülkelerde de.

-Sivil toplum sosyal olaylara ciddi bir katılım gösteriyor. Amaç hükümetlerin işini zorlaştırmak değil; halkın talebini yansıtmak. Sivil toplum birçok alanda baskı altında. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü birçok ülkede tehdit altında. Türkiye de bu konuda iyi durumda değil.

-Finansal konularda da şeffaflık çok önemli. Devletin cüzdanına giden her kuruşun hesabı verilmeli. Şirketlerin gerçek sahipleri herkes tarafından bilinmeli. Türkiye bu konuda da ortalama bir performans sergiliyor. Türkiye’nin ekonomik açıdan zorluklar yaşadığı bir dönemde, şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele konusunda iyi performans gösterememesi, oldukça hayal kırıklığı yaratıyor. Bu kapsamda iş dünyası kendi sorumluluklarını üstlenip, daha iyi bir performans sergileyebilir.

Türkiye yanlış yöne ilerliyor, karşısındaki fırsatları iyi değerlendirmeli

-Dünya Bankası değerlendirmelerinde, Türkiye iş yapma kolaylığı açısından gerileyen ülkeler arasında yer alıyor. Yabancı yatırımcılar Türkiye’yi tercih etmemeye başlıyorlar. Hatta yerli yatırımcılar da ekonomiye güven duymadıkları için yatırım yapmaktan çekiniyorlar. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin yanlış yöne doğru ilerlediğini söyleyebiliriz. 

-Türkiye’nin önünde önemli fırsatlar var. Öncelikle seçimler sonrasında hükümet kuruldu ve siyasi istikrar sağlandı. Öte yandan Türkiye mülteci krizi konusunda önemli bir rol üstleniyor. Bu rol diğer ülkelerle ilişikilerini olumlu etkileyebilir. Bu süreci doğru değerlendirmesi gerekir. Türkiye aynı zamanda G20’ye ev sahipliği yapıyor. G20 süreci, iyi ev sahipliği, iyi organizasyon, iyi yemek olarak değerlendirilmemeli; siyasi ilişkileri olumlu etkileyecek bir süreç olarak değerlendirilmeli. Top Türk hükümetinde. Türkiye’nin bu olumlu fırsatları görüp, somut harekete dönüştürmesi gerekiyor. Aksi taktirde hiçbir değişiklik olmaz. 

Türkiye G20 ilkelerine uymuyor

Son yıllarda yaşanan büyük yolsuzluk skandallarının temel ortak noktası, skandalların merkezinde bulunan kişilerin yolsuzluk yoluyla elde ettikleri gelirleri farklı ülkelerde bulunan şirketler veya diğer tüzel kişilikler yoluyla gizlemesi ve böylece yolsuzluk yoluyla elde edilen gelirlerin, yasal yollarla elde edilmiş gelirler gibi mali sisteme sokulması.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin verilerine göre, dünyada her sene 800 milyar ile 2 trilyon dolarlık para aklanıyor. Dünya Bankası’na göre, politikacıların para akladığı tespit edilen 200 vakadan yüzde 70’i paravan şirketler üzerinden gerçekleşiyor. G20 liderleri “Gerçek Lehtarlık Şeffaflığı’na İlişkin Üst Düzey İlkeler”i benimsediler ve finansal şeffaflığın yüksek öncelikte bir konu olduğunu dile getirdiler.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, “Paravan Şirketler Küresel Raporu” bütün G20 ülkelerinin yolsuzluk konusunda neler yaptığını sorguluyor. Bulgular üç ana başlıkta toplanıyor:  

1. G20 Liderleri’nin söz vermede başarılı, ama bu sözleri tutmakta o kadar başarılı değiller. Hukuki yapısını güçlendirmek için bir şekilde çaba gösteren tek ülke İngiltere. 15 ülkede ise ortalama veya zayıf bir hukuki yapı bulunuyor.

2. G20 hükümetlerinin, şirketler ve bankalarla ve yolsuzluğa yardımcı olanlarla ilgili kuralları sıkılaştırması gerekiyor. 

3. Hükümetler, yolsuzluk yaptıkları düşünülen kişileri saptayarak, paralarını kabul etmeme konusunda bankalara, muhasebeci, avukat ve diğer iş sahiplerine yeterince yardımcı olmuyorlar.

Türkiye, G20 üst düzey ilkelerinden sadece birine tam uyum sağlıyor.

Raporda Türkiye için yapılan değerlendirme ise şöyle: 

-Türkiye, G20 üst düzey ilkelerinden sadece birine tam uyum sağlıyor.

-Türkiye’de şirketlerin gerçek lehtarlık bilgisini beyan etme zorunluluğu olmadığı için, yetkililerin de bu belgelere ulaşma hakları sınırlı. Türkiye son üç yılda tüzel kişilere ilişkin kara paranın aklanması ile mücadele konusunda herhangi bir değerlendirme gerçekleştirmedi.

-Gerçek lehtarlık bilgisinin resmi kaydı tutulmuyor. 

-Hali hazırda finansal kuruluşların tabi olduğu kara paranın aklanması ile mücadele mevzuatı ise yüksek riskli alanlardaki kişi veya şirketlerin gerçek lehtarlarını bağımsız olarak kanıtlamasını zorunlu kılma veya bir müşterinin ya da lehtarın kamu görevlisi olma durumunda bilgi sağlama zorunluluğu gibi uygulamalar ile geliştirilebilir.

Tüm yazılarını göster