Türkiye'nin hinterlandı

Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

KİRESEL BAKIŞ / Murat Yülek myulek@aya.yale.edu Hangi takımı tutuyorsun sorusuna "(sadece) milli takım" diye cevap veren iktisatçı köşe yazarı, yıllardır tuttuğu takım böyle bir başarı kazanınca, konuyu köşesine iğreti kalsa da taşımak zorunda hisseder kendini. Ben de, "sanat ekonomisi" gibi ilginç görülen bir saha olan "spor ekonomisiyle" ilgili hazırlık yapmaya başlamıştım. Ancak, Hırvatistan maçının öncesi ve sonrasında Bosna'dan aldığım telefonlar, Almanya maçından önce de Suudi Arabistan, Bahreyn ve Azerbaycan'dan aldığım SMS mesajları, pek de ihtisasım olmayan bu sahada ahkam kesmekten beni kurtardı. Türkiye'nin umulmayan zaferleri, ülkenin etrafındaki halklar nezindeki hinterlandını ortaya koydu çünkü. Hırvatistan maçından önce, Saraybosna'dan arayan Boşnak bankacı arkadaşımın sesi heyecandan titriyordu... Telefonda çok kısa konuştu: "Dört yaşındaki oğlum Türkiye için dua ediyor. Mostar'da polis Hırvatlar'la Boşnaklar arasında kavga çıkmaması için önlem aldı. İnşallah kazanırsınız." Maçtan sonra aradığında yine kısa konuştu: "Bu galibiyet sizin kadar bizim de..." Ertesi gün gazetelerde Mostar'da sevinç gösterileri yapan Boşnaklar'la Hırvatlar arasında olay çıktığını okuduk. Galatasaray-Arsenal maçını da birlikte seyretmiştik. Penaltılara gelindiğinde, Boşnak arkadaşımın yüzünün heyecandan sarardığını fark etmiştim. Akabinde, Galatasaray'ın UEFA Şampiyonluğu'nu birlikte kutlamıştık. Türkiye'nin Bosna'yı yenip şampiyonaya katılma şansını artırdığı maçın ardından arayarak, Bosnalılar'ın çok mutlu olduğunu ve yenilgiyi sokaklarda kutladığını (!) söyleyen de oydu... Bir resim: Almanya maçından önce, yine Suudi Arabistanlı bankacı bir arkadaşım SMS atıyor: "Bütün Suudi Arabistan, Türkiye için dua ediyor." Benzer bir mesajı, Bahreyn'de bankacılık yapan Tunuslu arkadaşımdan da alıyorum. Ardından da Azerbaycan'dan... Sizlere de gelmiş olabilecek bu mesajlar, basit "iyi şanslar" mesajları değil. Kalpten gelen samimi duygular... O yüzden değerli ve üzerinde durulması gerekiyor. Şimdi sorular: "Türkiye'yi geniş bir coğrafyada ve daha önemlisi, halk bazında, bu kadar sevdiren şey nedir? "Türkiye bu ülkelere halkıyla, devletiyle, işadamıyla, askeri ve siviliyle kollarını açıyor mu? "Türkiye bu "sermayeyi" daha da güçlendirici bir şey yapıyor mu? Örneğin, herhangi bir ülkede kültür merkezi var mı? Özel politikalar uyguluyor mu? Ya da Bosna'ya ne kadar Türk yatırımı gidiyor? "Türkiye, bu sermayeyi kendisine faydalı olacak şekilde kullanabiliyor mu? Örneğin, Arap ülkelerinden Türkiye'ye kayda değer sayıda turist ya da yatırım geliyor mu? Geldiklerinde kendilerini rahat hissediyorlar mı?

Tüm yazılarını göster