Türkiye'nin derin gündemi neden öne çıkmaz?

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com



Bir araya geldiğimiz iş insanlarına, sivil toplum örgüt yöneticilerine, siyasi irade temsilcilerine, ülke sorunlarını tartışma istekliliği olan meraklılara, bize göre ülkemizin  "derin gündemi"  olan beş konuyu öne çıkarmanın gereğini anlatıyorum.

"Derin gündem"  konusundaki düşüncelerimi 28 Nisan/5 Mayıs 2012 Cumartesi  günleri iki uzun yazıyla  okuyucu ile  paylaştım. İlgilenenler, dunya.com ve Googol'da  adımı yazıp, "köşe yazılarına" tıkladıklarında erişebilir.

Ülkemizin derin gündemini kavramadan, önümüze serilen 1000 yıllık fırsatı yakalamamızın imkansız olduğunu düşünenlerdenim. Bu düşünceler söz konusu gündemi bir kez daha paylaşma kararına götürdü.

1. İnanç ve düşünce özgürlüğünü net tanımlayarak, ayrışan ve birleşen yönlerini belirlemeli, bu alanda gereksiz tartışmalardan uzak durmalıyız.

2. Kırsal alanda topluluk örgütlenmesi ihtiyaçlarına göre oluşan "inanç sistemimizin" kentsel alandaki yaşamı zenginleştirici katkılarını artırmak için uzman insanların önderliğinde bir  "ortak algı" yaratmalıyız.

3. Ülkenin derinliklerine yayılan ve gelişen üretim örgütlenmesi, işletme ölçeklerini büyütmüş, kayıtlı işlem alanını genişletmiştir. Gelinen aşama ciddi bir  "çatışma alanı"  oluşturmaktadır. Toplum enerjisini boşa harcamamak için, kayıt dışı alanın da ciddi anlamda varlığını sürdürmesinin yarattığı özensizlik, fiyat istikrarsızlığı ve haksız rekabeti önlemeliyiz.

4. Küresel gelişmelerin yarattığı eğilimlerin etkisiyle 1980'lı yıllarda "mikro ekonomik liberalizasyon reformları" ile 2000'lı yıllarda kendi koşullarımızın yarattığı kriz sonrasında uygulamaya konan " makro ekonomik stabilizasyon reformlarını" daha ileri boyutlara taşımak için  "uyum reformlarını" kapsayıcı bir anlayışla hızlandırmalıyız.

5. AB üyelik sürecini vesile ederek hızlanan  "reform iştahındaki azalmayı"   tersine çevirerek 2023 yılı hedefleri kapsamında yeni bir reform dalgası yaratmalıyız.

Bizim zihni modelimize göre öncelikli olan derin gündemi bu 5 madde oluşturuyor. Hayatın çeşitliliği odağından bakıldığında, sizler de bu maddelere yenilerini ekleyebilir; buradakilerini de gerekli bulmayabilirsiniz. Önemli olan, gazete kültürüne dayalı, doğruluğunu ve yanlışlığını kolaylıkla kanıtlayamayacağımız  "siyaset gündemi"  ve  "çerçeve konular"  kadar bu ve benzeri konularla da ilgili olmamızdır.

Tartışma adabı

Bize göre  "derin gündem konuları"  tartışma adabına göre ere alınırsa, tartışmalardan çıkacak sonuçlar maddi ve kültürel zenginliği daha hızlı artırır; işleyen kurumları öne çıkarır; hukuk sistemini yaşamımızda etkin kılar, güven ortamını geliştirir; "temeldeki konulardan sapmaları" azaltarak, toplum olarak verimliliğimizi artırır.

Tartışma adabının ilk adımı, "gerçeklik yoktur, zihni modele göre gerçeklik vardır. Zihni modelinizin varsayımları değişir; gerçekliğiniz de değişir"  ilkesini bilmek, ona saygılı olmaktır. O saygı bizi, tek tip düşünmekten, padişah iradesi gibi buyurmaktan uzaklaştırır; hoşgörü ve uzlaşma kültürünü besler.

İkinci adım, muhalif olanı, karşı duranı yok etmeye yönelik keskin ifadeli tartışma yerine, muhatabın doğru olabileceğini hesaplayan bir esnek söylem seçilmesidir… Üçüncü adım, "başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine" uymanın gereğidir. Tartışmaları  ciddi bin  "öngörme ve önlem alma disiplini" için  yaparsak, konularımızla ilgili dünü, günü ve olası yarını önceden düşünerek "gerekçelerle" ortaya çıkarız… Tartışmanın bu üç adımı olmadan geliştirilen söylemlerin bırakacağı  boşluklar  toplumun enerjisini  gereksiz yere  harcar…

Gelin derin gündemi birlikte yeniden belirleyelim, öne çıkaralım ve  adabına uygun tartışalım…
 

Tüm yazılarını göster