“Türkiye, şehirleşme konusunda benzersiz bir gelişim sergiliyor”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Birleşmiş Milletler raporuna göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 66’sının şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Bu yüzden yaşanabilir şehirler kurmak büyük önem taşıyor. 

İstanbul Fransız Uluslararası İş Geliştirme Ajansı (UBIFRANCE) tarafından düzenlenen “Türk-Fransız Sürdürülebilir Şehircilik Sempozyumu / VIVAPOLIS” sürdürülebilir şehirleşme konusunda çözüm önerilerini ve Türk ile Fransa arasındaki işbirliği fırsatlarını masaya yatırıyor. 

Konferans hakkında yorumlarını aldığımız Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili, öncelikle karşılıklı ziyaretler sonrasında iki ülke arasındaki ilişkilerin ivme kazandığına dikkat çekerken, özellikle şehirleşme konusunda önemli işbirliği fırsatları bulunduğunu söylüyor. 

İstanbul, ikili ilişkilerimizin kusursuz bir tasviri 

Fransa ve Türkiye arasında şehircilik, mimari ve şehirleşme alanındaki ilişkinin eski zamanlara dayandığını kaydeden Büyükelçi Bili, “İstanbul şehri bu ilişkinin kusursuz bir tasviri” diyor. 

Laurent Bili’nin yorumları şöyle: “19. Yüzyıldan bu yana, mühendislerimiz, şehircilik uzmanlarımız ve mimarlarımız Türk dostlarımızla düzenli olarak teati ve işbirliğinde bulundular. Vatandaşlarımızın bazıları, yaptıkları çalışmalarla, bugün hala gözle görülebilir izler bıraktı. Bunlar arasında, 1860’da Boğaz’ın altından geçmesi planlanan ilk raylı sistem tüneli projesi ile Simon Préault’u ve hatta mimari alanında, İstiklal’e her daim büyülü bir hava katan, Henri Prost ve Alexandre Vallaury’a ait eserler olan Haussman tarzı binaları ve Paris havası estiren pasajları saymadan geçemeyiz. Daha yakın zamana bakacak olursak, Gaziantep’ten İstanbul’a geniş bir alanda görebileceğiniz Alstom Tramvay Araçları, taşımacılık alanında Fransız arzının gelişmişliğini gözler önüne seriyor. Yapım aşaması devam eden ve proje kapsamında birçok Fransız şirketin görev aldığı üçüncü Boğaz köprüsünü de Michel Virlogeux isminde bir Fransız mühendisin tasarladığını unutmayalım. Keza, yapımı devam eden Avrasya Demiryolu Tüneli projesi şantiyesinin de bazı Fransız KOBİ’lerine ev sahipliği yaptığını da hatırlamak gerekir.” 

Yeni işbirliklerine fırsat vermek lazım 

“Şehirlerinin ve kasabalarının güzelliği ve aynı zamanda kültür mirası konusundaki hassasiyetiyle nam salarak takdirlerin odağında yer alan Fransa, şehir planlamacılığı ve şehircilik alanında çağdaş ve yenilikçi çözümler konusunda uzmanlığa sahiptir. Bu uzmanlık, Fransız Hükümeti tarafından, kamuda olduğu kadar özel sektörde de teknolojimizin, bilgi birikim ve tecrübelerimizin en iyilerini vaad eden Vivapolis markası altında bir araya getirildi. Öte yandan Türkiye, şehirleşme konusunda benzersiz bir gelişim sergiliyor. Mimarlarımız, şehirleşme uzmanlarımız, şirketlerimiz ve belediyelerimiz arasındaki teatilerin çoğalması, şehirlerde yaşayan halkın gündelik yaşam kalitesini daha yüksek seviyelere çıkarabilmek için bu alanda yeni işbirliklerine fırsat vermelidir. Son yıllarda, Fransız Hükümeti, Gaziantep şehri tasarım çalışmaları için gerçekleştirilmiş hibeler veya yine İstanbul, Kayseri ve İzmir şehirleri için Fransız Kalkınma Ajansı’nın ayırdığı kaynaklar aracılığıyla, birçok kentsel dönüşüm projesine destek verdi. Bu kolokyumun, Fransız-Türk dostluğunu arttırarak sürdürecek bir vesile ve şehirlerimizin daha çekici ve yaşanası daha güzel yerler haline getirilmesi adına Fransa-Türkiye arasında yeni işbirliklerinin başlangıcı olmasını diliyorum.” 

Saygı ve sağduyu 

Bili’nin yorumlarını, kolokyum için İstanbul’a gelen Fransız mimar Jean-Michel Wilmotte’un sözlerine dikkat çekerek sonlandıralım: “Bir yapının yarattığı etki küçümsenemez. Kötü bir mimariyi, kötü yazılmış bir kitap ya da başarısız bir film gibi rafa kaldıramazsırız. Dolayısıyla, gerek sosyal, gerek kültürel gerekse tarihi açıdan saygıdeğer bir mimari yaratmak çok önemli. Mutlu şehirler yaratmak için iki temel ilkeyi izlemek gerekiyor: Saygı ve sağduyu.”

Tüm yazılarını göster