Türkiye, riskler dünyasındaki sekiz sığınak bölgesinden biri

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Küresel ekonomilerde risk unsurları artarken, sekiz ülke güvenli sığınak bölgesi olarak ön plana çıkıyor. Bu ülkeler, Türkiye, Kanada, Endonezya, Güney Kore, Almanya, Hollanda, Norveç ve İsveç.

Zengin ülkelerde subprime krizinin yerini kamu borçları krizi almasının ardından, sermaye büyük ölçüde gelişen piyasalara kaydı. Bu piyasaların büyük bir bölümünde aşırı ısınma sorunu yaşanıyor. Diğerleri ise, ortaya çıkan dengesizlikler orta vadede tehlikeli sonuçlara yol açabilecek nitelikte.

Fransız Le Nouvel Observateur dergisi, dünya genelindeki ülkeleri IMF öngörüleri doğrultusunda risk bölgelerine ayırmış.

Şu anda riski kesinleşmiş tek ülke Yunanistan. Arjantin, Meksika, İngiltere, İrlanda, İspanya, Portekiz, İtalya, Belçika, Slovakya gibi ülkeler "Riskli" ekonomiler olarak değerlendiriliyor. ABD, Brezilya, Güney Afrika, Rusya, Avustralya, Japonya, Çin, Hindistan, Fransa ve Avusturya ise "Düşük riskli" ülkeler arasında.

Dünya genelinde riskli olmayan; piyasalarında sorun yaşamayan; genel krizden etkilenmeyen ve "sığınak bölgesi" olarak tanımlanan sekiz ülke ise Kanada, Endonezya, Güney Kore, İsveç, Almanya, Hollanda, Norveç ve Türkiye olarak ön plana çıkıyor. Bu ülkelerin başarılı bir tablo çizmelerinin temel unsurları ekonomik temellerinin ve finans sektörlerinin güçlü olması. Bazı ülkelere yönelik değerlendirmelere bakacak olursak:

Rio'da satılan Coca-Cola, New York'ta satılandan daha  pahalı

Büyüme oranı 2010 yılında yüzde  7.5 olan Brezilya'nın 2011 için büyüme beklentisi yüzde 3.8; 2012 için ise yüzde 3.6.  Ülkenin "düşük riskli" olarak değerlendirilmesinin temel nedeni ekonomideki aşırı ısınma. 2011 yılının ilk çeyreğinde, ülkeye giren sermaye miktarı 35 milyar dolara ulaştı. Bu, 2010 yılında gelen sermayenin toplamında daha fazla. Brezilya para birimi real, 2009 yılından bu yana dolar karşısında yüzde 40 değer kazandı. Bugün Rio'da satın bir Coca-Cola, New York'ta satılan bir Coca-Cola'dan daha pahalı. Yerel bankalar, tüketime yönelik kredi oranını ciddi bir şekilde artırdılar. Öte yandan konut sektöründe yaşanan spekülasyonlarda da ciddi bir artış izleniyor. Ülkede enflasyon yüzde 7 seviyesinde. Sao Paulo Borsa'sı düşük bir performans sergiliyor. Büyüme yavaşlamış durumda. Bu da Brezilya'ya yönelik güvensizlik yaratıyor.

Çin atasözü der ki: "Ağaçlar gökyüzüne kadar yükselmez"

Büyüme oranı 2010 yılında yüzde 10.3 olan Çin'in 2011 için büyüme beklentisi yüzde 9.5; 2012 için yüzde 9. Eski bir Çin atasözü, "Ağaçlar gökyüzüne kadar yükselmez" der. Çin, yüzde 9 üzerinde büyüme hızına ne kadar devam edebilir? Riskler, Pekin gökyüzünü kaplamaya başladı. İhracat makinesi Çin, euro bölgesinde yaşanan krizden ve ABD ekonomisindeki yavaşlamadan etkilenmeye başladı. Son üç yılın en yüksek enflasyon oranı ve yüksek borçlanma, Çin hükümetinin elini kolunu bağlıyor. Öte yandan, ABD'nin baskıları karşısında, Pekin yuanı yükseltmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Ekonomik yavaşlama ile birlikte, sosyal ayaklanmalar da hız kazanmış durumda.

İtalya, risk açısından Yunanistan'a en yakın ülke

Büyüme oranı 2010 yılında yüzde 1.3 olan İtalya'nın 2011 için büyüme beklentisi yüzde 0.6; 2012 için yüzde 0.3. İtalya, risk açısından Yunanistan'a en yakın ülke olarak değerlendiriliyor. Ülkenin kamu borcu GSMH'nın yüzde 120'ine ulaşıyor. Her sene hükümet gelirlerinin yüzde 10'u borç yüküne gidiyor. Ülkenin geleceğinden endişe duyan yatırımcılar, ekonomik büyüme olmazsa, ülkenin borçları altında ezilmesinden endişe ediyorlar. Yatırımcıların bu endişesi, hükümetin ciddi çabalar göstermesinde etkili oluyor.

Japonya, dünya tarihinin en pahalı faturasını ödüyor

Büyüme oranı 2010 yılında yüzde 4 olan Japonya'nın 2011 için büyüme beklentisi yüzde 0.5; 2012 için yüzde 2.3. Japonya geçtiğimiz mart ayında yaşadığı çifte felaketin yaralarını sarmakta zorlanıyor. Tsunami ve Fukushima nükleer felaketinin faturası 210 milyar doları geçti. Bu dünya tarihinde görülen en pahalı fatura. Altyapının yeninde inşaası ve şirketlerin desteklenmesi için 76 milyar dolarlık iki plan devreye sokuldu. Aslında Japon ekonomisi, bu felaketler öncesinde de çok iyi bir durumda değildi. Ülke, 1990'lı yılların başında yaşadığı emlak balonu sonrasında, hiçbir zaman eski gücüne kavuşamadı. Kamu borcu GSMH'nın yüzde 200'ünü aşıyor. IMF'ye göre Japonya'nın ihtiyacı olan, tüketim vergilerinde ciddi bir artışa neden olacak bir vergi reformu.

Kanada, komşusundan etkilendi ama gücünü kaybetmedi

Büyüme oranı 2010 yılında yüzde 4 olan Japonya'nın 2011 için büyüme beklentisi yüzde 0.5; 2012 için yüzde 2.3. Bankalarını sıkı bir denetimde tutan Kanada, 2008 krizini güçlü atlatmayı başardı. 2009'da yaşanan ekonomik durgunluktan, diğer ülkelere oranla daha az etkilendi; 2010 yılında ise daha güçlü bir sıçrama sergiledi. Sağlam ekonomik temelleri ve Çin talebi sayesinde hammadde fiyatlarının yüksek kalması, Kanada ekonomisini olumlu etkileyen unsurların başında geldi. Fakat güçlü Kanada dolarının olumsuzluklarından etkilenen ülke, komşusu ABD'deki ekonomik durgunluktan da kaçmayı tam anlamıyla başaramadı.

ABD, sosyal güvenlikte 3. dünya ülkesi, liderlikte Avrupa olmak üzere

Dünyanın gerçek "hasta adamı" ABD mi? Uzmanlara göre, ABD ekonomisi piyasaların saldırısına uğramadı; S&P tarafından notu düşürülse de, yatırımcılar dolara olan güvenlerini kaybetmediler. Fakat yine de ülkede risk belirtileri oldukça yüksek. Federal hükümetin borcu oldukça yüksek seviyelere ulaşıyor. Birçok eyaletin iflasın eşiğinde. Borsa cansız, ekonomik büyüme oldukça zayıf, işsizlik ise yüzde 9.1 gibi oldukça yüksek bir seviyede. Daha da kötüsü, emlak fiyatlarında herhangi bir istikrar işareti yok. Bireysel borç oranlarının yüksek olması, tüketimin düşük boyutlarda kalmasına yol açıyor. Analistlere göre, ABD, altyapı ve sosyal güvenlik açısından üçüncü dünya ülkesi; liderlik açısından ise Avrupa olma yolunda.  

Tüm yazılarını göster