Türkiye Ortadoğu'dan daha fazla sermaye çekebilir

Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Batıdaki finansal kriz ve ekonomik yavaşlama Türkiye açısından tehdit olduğu kadar fırsatları da içeriyor. Körfez sermayesinin Türkiye'ye çekilmesi bu fırsatların içinde en önemlilerinden birisi. Ancak, avantajları ve çekiciliğine rağmen Türkiye'nin çekebildiği sermaye, çekebileceğinin çok altında kalıyor.

Petrol fiyatlarının düşüşü, Ortadoğu'daki servet birikimini etkilese de, rakamların büyüklüğü, Türkiye ve diğer yatırım çekmeye çabalayan ülkeler açısından cazibesini fazlasıyla koruyor.

Ortadoğu'da bilinen petrol rezervleri 750 milyar varil olarak tahmin ediliyor. Petrol fiyatlarının orta vadede 100 dolar civarında kalması durumunda bölgede 80 trilyon dolar civarında bir servet potansiyeline işaret ediyor. Petrol fiyatlarının 2005- 2006 yıllarındaki 55-65 dolar civarındaki ortalamalarını koruması durumunda dahi, rezervlerin servet eşdeğeri 40 trilyon doların üzerinde. Bölgeden yapılan yaklaşık 6,5 milyon varillik varil ham petrol ihracatı 50 dolarlık fiyat üzerinden dahi yılda 300 milyar doların üzerinde  gelir getiriyor. Bir milyon varillik rafine ürün ihracatını da buna eklemek gerekiyor. Özellikle, en önemli üreticilerden olan Körfez ülkelerinin nüfuslarının ve yüzölçümlerinin küçüklüğü, bu servetin ülke içinde yatırılmasını zorlaştırıyor.

Eğer Amerikan ve Avrupa ekonomisinde canlılık ve güven devam etseydi, Ortadoğu'da oluşan servetin çok büyük kısmının yatırım açısından gideceği yer belliydi. Ancak ABD ve Avrupa ekonomilerindeki sıkıntılar buraya akacak fonları yavaşlatıyor. Ortadoğu ile iş ilişkileri de bulunan Bush ailesi Arap sermayesine sıcak bakıyor. Ancak bu George Bush'un ABD'si, dünyaya olduğu gibi Arap yatırımcılara da güven vermiyor. Ayrıca, ABD içindeki bazı kesimler, Çin ve Arap sermayesine sıcak bakmıyor. Bunlara en son olarak Henry Kissinger da eklendi. Dolayısıyla, Arap sermayesi hem ekonomik hem siyasi açıdan Amerika'da kendisini eskisi kadar rahat hissetmiyor. Bu açılardan, ABD yeterince Ortadoğu sermayesi çekemiyor. Bu da, ABD açısından, ekonomisinin sabırlı dış sermayeye ihtiyaç duyduğu bu dönemde önemli bir fırsat kaybına işaret ediyor.

ABD'ye gidemeyen Ortadoğu fonları Avrupa'ya akmada da sıkıntı yaşıyor. Belirsizliklerle boğuşan Avrupa ekonomisinin geleceğinin pek aydınlık görünmemesi Ortadoğu yatırımcısını ürkütüyor. Bununla birlikte, fonlar selektif sektörlere ve ucuzlamış varlıkları da yakından inceliyor. Arap yatırımcıların yakın zamanda yaptıkları Manchester City futbol takımı alımı gibi yatırımlar bunun göstergesi.

Son dönemde, sofistike Körfez yatırımcıları Çin'e yönelmeye başladı. Çin'deki hızlı büyüme ye dayanan bu sürecin, Körfez yatırımcısı Çin'i daha iyi tanıdıkça hızlanma olasılığı var.

Türkiye de  Arap yatırımcı açısından çekici bir ülke. Tarihi, kültürel, dini ve coğrafi yakınlık, ve geçmiş dönemde hızlı büyümesi ve stratejik konumu  Arap yatırımcı gözünde Türkiye'yi yüksek profilli bir ülke haline getirdi.

Bununla birlikte, Türkiye'nin Ortadoğu'da oluşan fon fazlasından yeterince faydalandığını söyleyemiyoruz. Oger Grubu'nun Turktelekom dışında Arap yatırımcıların Türkiye'de bir milyar doların üzerinde yatırımı henüz yok. Dahası, SAMA yatırımı gibi bazı yatırımlar henüz tamamlanamadı. Oysa ABD'deki finansal krizin başlamasından sonra dahi Türkiye ABD ve Avrupa menşeli fonlardan yatırım çekmeyi başardı. Örneğin, hem KKR hem de Carlyle gibi dev Amerikan özel sermaye gruplarının alt fonları Türkiye'de son dönemde yatırımlar yaptı.

Tüm yazılarını göster