Türkiye bu defa iki paralı ekonomiye sahip olmanın yararını gördü

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Türkiye'de iki paralı ekonomi var. Esas olan milli para:Türk Lirası. Fakat bunun yanında döviz ile, dolar ve Euro üzerinden yürüyen bir ekonomi var.

Ev kirasından,bankalardaki tasarruf mevduatına, ithal eşyası fiyatından servis ücretine çok mal ve hizmetin değer ölçüsü dolar ve Euro.

Döviz işlemlerinin serbestliği nedeniyle dövizin giriş çıkışı serbest olduğundan Türk Lirası yerine döviz ile borçlanmak mümkün.Döviz kredilerini Türk bankaları ve yabancı bankalar veriyor. Faizi daha ucuz.

Devletin borç tablosunda, firmaların bilançolarında Türk Lirası ve döviz varlıklar ve yükümlülükler ayrı ayrı yer alıyor.

Bu gelişmeler karşısında sık sık gündeme gelen soru şudur. Acaba Türkiye AB'ye girmeden Euro sistemine girse daha iyi olmaz mı?

Yunanistan'ın başına gelenler iki paralı ekonomi olmanın Türkiye'yi kazadan beladan kurtardığını gösterdi.

Türkiye'nin şansı bütçe açıklarını içeriden Türk Lirası borçlanarak kapayabilme imkanı. İç borcu içeriden gene Türk Lirası borçlanarak çevirme gücü,

Yunanistan ise içeriden de borçlansa Euro ile borçlanıyor. Borcunu çevirebilmek için tekrar Euro ile borçlanıyor.

Euro ile borçlanamayınca da borcunu döndüremez hale geliyor.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) Genişletilmiş Yönetim Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, Yunanistan krizin de Türkiye'nin olumlu bir şekilde ayrıştığını vurguladı.

İşte Türkiye'yi ayrıştıran bu iki paralı ekonomi düzeni oldu.Yunanistan'ı batıran da zararını dikkate almadan erken olarak Euro sistemine girmesi ve Euro borçlarını çevrilemeyecek boyuta getirmesi oldu.

Yabancı basında şimdiye kadar hiç görülmediği kadar Türkiye-Avrupa mukayesesi yapıldığını hatırlatan Babacan, şöyle konuştu: "Biz geleceğimize, ülkemize, ekonomimizin güçlü yapısına güveneceğiz. Türkiye'nin önü açık. Bu yolculuktur. Yolun zor kısımları olur, kar yağar, fırtına olur, yol bazen daralır, bazen genişler, ama Türkiye bu yoluculuğa devam edecek. Hedefi, yönü belli."

Türkiye'nin artık kamu maliyesi ve finans sektörü yapısının dış etkenlere karşı çok daha korunaklı hale geldiğini vurguladı. "Tabii ki fırtına çıktığında, yoğun bir sarsıntı yaşandığında bunları Türkiye'de az çok hissedeceğiz" diyen Babacan, "Önemli olan Türkiye'nin diğer ülkelere karşı pozisyonunu daha iyi korumasıdır" dedi. Yunanistan merkezli krizin Türkiye'ye endirekt etkisinin neler olabileceği konusunda da Babacan, şunları söyledi: "Eğer Euro bölgesinde ekonomik yavaşlama olursa, tüketim azalacağından ihracatımızda olumsuz etkilenme olacaktır. Bizim genel anlamda finans sektörümüzün o ülkelerle çok yoğun ilişkisi yok. Hem finans sektörü hem genel ekonomik finans yapısı açısından nispeten daha izole bir durumdayız. Ama dünya genelinde büyük bir deprem, büyük bir sarsıntı olduğunda tabii dalgaları kuşkusuz hissetmemek mümkün değil."

Şunu da kabul etmek gerekir ki, Türkiye'nin Yunanistan'dan farklı olmasında uygulanan politikaların önemli payı vardır. Hükümetin mali disipline önem vermesi, bütçe açığını ve borç stokunu sınırlaması Türkiye ekonomisinin dış vitrinini süslemektedir.

Her türlü baskıya rağmen bütçe disiplinini sürdürmek ise Babacan'ın başarısıdır.

Tüm yazılarını göster