Türk halkı altından niye mi vazgeçmiyor; yanıtı işte bu oranlarda

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bazı rakamlara, özellikle de yatırım araçlarının getirisine ilişkin rakamlara, öyle çok kısa bir sürede oluşturduğu kar-zarar yönüyle değil, gerçekten "yatırım" mantığı ile yaklaşıyorsak geniş bir zaman dilimi çerçevesinde bakmak durumundayız. Yıllık, aylık, haftalık, günlük, hatta artık zaman zaman saatlik getiri hesaplamak da mümkün. Hem zaten günümüzde insanlar hiç görmedikleri hisse senetlerini de alıp satıyor, iç borçlanma senetlerini de, bankaya gitmeden hesap da açıyor, döviz alım satımı da yapıyor. Finansal olmayan araçlarla da, yani emtia ile de çok büyük bir ticaret hacmine ulaşılıyor. Geçenlerde bir bürokrat dostumun dediği gibi, insanlar gördüklerinde çamur zannedecekleri petrolün ticaretiyle milyonlarca dolarlık iş hacmine ulaşabiliyor.

Bizde finansal yatırım araçları olarak altın, devlet iç borçlanma senedi, hisse senedi, mevduat, dolar ve euronun getirisi her ay TÜİK tarafından nominal ve reel bazda açıklanıyor. Biz, 2015 sonu itibariyle açıklanan ve TÜFE esas alınarak reele getirilen rakamları olabildiğince geri götürdük ve son 11 yıllık tabloyu çıkardık. Bunu yaparken, bir okuyucumuzun uyarısını da dikkate aldık. Daha önce bu tür hesaplamalarda dolar ve euro için yalnızca değer değişimine dayalı bir getiri oranı ortaya çıkıyordu. Okurumuz, dövizde faiz getirisi olduğunu ve uzun bir dönem için bu getirinin önem taşıyacağını dile getirince, bu kez dolar ve euro için faizli getiriyi de hesapladık. Faiz oranı olarak, bankaların bir yıl vadeli döviz hesaplarına uyguladıkları oranın ortalamasını aldık. Brüt faizi gösteren bu ortalamayı Merkez Bankası'nın açıkladığını da belirtelim.

Altın fark atıyor 

2005 yılı başından 2015 yılı sonuna kadar olan 11 yıllık dönemin hesaplaması bize şunu gösterdi. Türk halkı uzun vadede altın tutmakla hep kazançlı çıkıyor. Bu 11 yılda altın enflasyondan arındırılmış haliyle net yüzde 113 kazanç sağladı. 

Ancak, şu ayrıntıyı gözden uzak tutmamalı. Biz, tüm verileri 2005 yılından başlatabildiğimiz için bu kadar geri gittik. Ama örneğin başlangıç yılını 2011 olarak alsaydık, bu kez altında öyle rekor düzeyde kazanç bir yana, 2011-2015 dönemi için yüzde 24 zarar oluşacaktı. 

Yani, başlangıç olarak hangi yılı aldığınıza göre durum çok değişebiliyor. Biz, tüm rakamlarda en geniş zaman dilimini gösterdiği için 2005-2015'i aldık. Dileyen, daha dar kapsamlı hesap yapabilir ve böylece daha farklı oranlara da ulaşabilir. O yüzden de finansal yatırım araçlarının hem yıllık, hem de birikimli seyreden getirisine yer verdik.

DİBS ikinci sırada 

Söz konusu 11 yıllık dönem itibariyle en yüksek ikinci getiriyi sağlayan finansal yatırım aracı yüzde 61 ile devlet iç borçlanma senetleri oldu. İç borçlanma senetlerinin getirisi olarak Hazine'nin borçlanma faizinin değil, bu senetlerin ikinci eldeki getirisinin esas alındığını belirtelim. Çünkü bazı dönemler, iç borçlanma senetlerinin nominal getirisinde bile negatif oranlar görülebiliyor. Bu oranlar Hazine borçlanmasını gösteriyor olsaydı, bu "Hazine'nin eksi faizle borçlandığı" anlamına gelirdi ki, elbette böyle bir durum söz konusu değil. 

TÜİK, iç borçlanma senetlerinin ikinci eldeki getirisini izliyor ve ikinci elde fiyat düşebiliyor, (yani faiz yükselebiliyor) bu da DİBS'te zaman zaman nominalde bile negatif faize yol açabiliyor. Reel oranın ise her zaman için negatif olması zaten mümkün.

BİST hayal kırıklığına uğrattı

Hisse senedi fiyatları geçen yıl reel olarak yüzde 20'ye yakın düştü. Bu, borsada son 11 yılda görülen üçüncü en büyük düşüşe işaret ediyor. Bu gerilemenin etkisiyle, borsada on bir yılın toplam artışı yüzde 31'e indi. 

Mevduatta da geçen yıl yüzde 3.5'lik reel bir kayıp söz konusu oldu. Üstelik, mevduatın getirisi brüt faiz dikkate alınarak hesaplanıyor. Faizdeki stopaj düşüldüğünde, kayıp daha da büyüyor. Mevduatın 2005-2015 dönemindeki reel getirisi ise yine brüt faize göre yüzde 27 olarak gerçekleşti.

Dövizde durum

Geçen yıl en yüksek getiri yüzde 17 ile dolarda oluştu. Euro ise yüzde 3.3 artış gösterdi. Ancak bu oranlar, faiz dikkate alınmadan hesaplanan oranlar. Biraz önce belirttiğimiz gibi, bankaların ortalama faiz oranları dikkate alındığında doların faizli getirisi 2015 yılında yüzde 19'u, euronun faizli getirisi ise yüzde 5'i buluyor.

Son 11 yıl itibariyle dolar ve euronun görünür, yani faizsiz getirisi, geçen yılki artışa rağmen hala negatif. Hele hele doların geçen yıl yüzde 17 artış göstermesine rağmen, 11 yıldaki getirisinin  negatif yüzde 11 olması dikkat çekici. Euronun getirisi ise negatif yüzde 7 düzeyinde.

Ancak, bu 11 yıl için faiz dikkate alındığında doların toplam getirisi pozitif yüzde 28'i, euronun getirisi yüzde 31'i buluyor.

Tüm yazılarını göster