Tünelden önce son çıkış

Önümüzdeki pazartesi günü ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi için son gün. Bu beyannamele­rin özelliği, kurumlar bakımından enflas­yon düzeltmesi uygulamasının vergisel so­nuçlarının ilk defa görülecek olması.

Osman ARIOĞLU BENİM PENCEREMDEN osman.arioglu@dunya.com

Önümüzdeki pazartesi günü ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi için son gün. Bu beyannamele­rin özelliği, kurumlar bakımından enflas­yon düzeltmesi uygulamasının vergisel so­nuçlarının ilk defa görülecek olması.

Enf­lasyon düzeltmesi uygulaması, günümüz yüksek enflasyon koşulları nedeniyle şayet bir değişiklik yapılmaması durumunda, en iyimser ihtimalle bu yıl dahil iki yıl daha de­vam edecektir. Uygulama yeni yeni tam ola­rak anlaşılmaya başlandı ve doğal olarak da bu uygulamanın gerçek mahiyeti anlaşıldık­ça uygulamaya karşı tepkiler de yükselmeye başladı.

Vergileme prensipleri açısından değerlendirme

Öncelikle Türk vergi sisteminde gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında temel pren­sip tahakkuk esasıdır. Tahakkuk, vergiye iliş­kin muamelenin gerçekleşmesi ve bunun so­nucunun yasal kayıtlara ve dolayısıyla de mali tablolara intikal etmesi olarak tanımla­nabilir. Enflasyon düzeltmesi, gelir veya gi­der doğrucu anlamda yeni bir tahakkuk ma­hiyetine gelmiştir.

Farklı olan ne?

Bu aşamada konuyu daha iyi anlatabilmek için örnekle açıklamakta yarar var. İki işletme aynı faaliyete aynı gün başlamış olsunlar. İş­letmelerden biri işletmesi için gerekli olan ya­tırımları sermayesi yanında ortakların şirkete verdiği borç ile karşılasın, diğeri ise tamamını sermaye olarak koysun. Birinci işletme sabit kıymetlerinin enflasyon düzeltesi ile değer­lenmesi sonucu vergi matrahı ve dolayısı ile vergi ödemesi ile karşı karşıya gelecek.

İkin­ci işletme hem sabit kıymetleri hem de ser­mayesi aynı tutarda olduğundan ve enflasyon oranında her ikisi de değerlenmiş olacağın­dan herhangi bir vergi matrahı ve dolayısıyla de vergi ile karşı karşıya kalmayacak. Aynı fa­aliyette bulunan aynı ölçekte sabit kıymet ya­tırım yapmış olan iki işletmenin öz kaynakla veya borç kaynakla yatırım yapma durumuna göre farklı sonuç doğmuş oldu. Bir anlamda, teorik değerleme sonucu oluşturulan tahak­kuk ile vergiye tabi bir matrah söz konusu ol­du.

Hal böyle olunca da, birçok işletme mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde kendisini konumlandırmış olduğu halde yüksek enflas­yonun bedeli olarak ortaya çıkan ve uygulanıp uygulanmayacağı tartışmaları uzun süre de­vam eden enflasyon düzeltmesi nedeniyle ila­ve vergi ödeme durumu ile karşı karşıya gele­bilmektedir.

2004 yılında neden bu kadar tepki olmadı?

Enflasyon düzeltmesinin ilk uygulaması olan 2004 yılında neden bu derece problem olmadı da bugün problem oluyor sorusu soru­labilir. Bu sorunun tek ve net bir cevabı var. O günün koşullarında yüksek enflasyonlu uzun yıllar sonucu işletmelerin mali tabloları ger­çek durumu yansıtmaktan uzak hale gelmiş­ti. İşletmeler mali tablolarını gerçek duruma getirmek anlamında bir defalık mali tablola­rını düzeltme vergisi olarak gördükleri için bu kadar karşı çıkmamışlardı.

Günümüzde ise işletmeler önce %2 vergi ödemek suretiyle, daha sonra da otomatik olarak amortisma­na tabi kıymetlerini değerleme imkanı sağ­layan Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298/Ç maddesi var. Kurumların büyük bölümü za­ten bu düzeltmeden yararlandığı için mali tablolar büyük ölçüde gerçek durumu yan­sıtır vaziyette. Enflasyon düzeltmesi uygu­lamasına hazırlıklı olmayan firmalar bakı­mından herhangi bir faaliyet göstermeksi­zin vergi ödemesi ile karşı karşıya gelmek elbette ağır gelmiş durumda.

Bu nedenle vergileme prensibinin temeli olan tahak­kuk esasına da birebir uygun düşmeyeceğini söyleyebileceğimiz ve arızi bir durum olan enflasyon düzeltmesi uygulamasının vergi­sel sonuç doğurması mali külfet anlamında önemli olmuştur. Sabit kıymetler yanında, stoklar üzerinden de enflasyon değerleme­si sonucu bir vergi matrahı çıkıyor olma­sı işletmelerin rahatsızlık boyutunu daha da artırabilmektedir. Öte yandan enflasyon düzeltmesi uygulaması birçok işletme bakı­mından muhasebe programlarındaki eksik­likler veya aksaklıklar nedeniyle hatalı so­nuçlara da yol açabilecektir.

Önerimiz

Bütün bu durumlar değerlendirilerek en azından yılsonuna kadar daha etraflı değer­lendirme yapılabilmesi bakımından geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamasının bir kez daha değerlendirile­rek ertelenmesi mükellefler ile vergi idaresi arasında gereksiz ihtilafların çıkmaması an­lamında da önemli olacaktır.

Tüm yazılarını göster