Tümevarım metoduyla şike tespiti

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Şike soruşturması ilk günlerdeki sıcaklığını kaybetmiş görünüyor. Bu ana kadar yaşanan gelişmelerin muhasebesini yapacak olursak, ilk dalgada Aziz Yıldırım başta olmak üzere pek çok ünlü ismin önce gözaltına alınması sonrasında cezaevine yollanması tam bir deprem etkisi yaratmışken, ikinci dalganın etkisi Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu tutuklanmasına rağmen "artçı" olmaktan öteye gidemedi. Bu ikincil etkiyi "artçı" olarak değerlendirmemizde iki ana sebep var. Bir tanesi su götürmez bir gerçek olan, ülkedeki ve medyadaki Fenerbahçe taraftarının -dolayısıyla gücünün- daha fazla oluşu. İkinci sebep ise bizzat Beşiktaş camiasının takındığı "arındırıcı" tavır. Eğer Beşiktaşlılar da "üzerinize düşen gölgeden aydınlığa çıkın öyle gelin" tavrını benimsememiş olsaydı belki ülkenin spor gündemi bugün çok farklı yerlere kayabilirdi. Ben yine de gelecek tüm eleştirilere peşinen göğüs gererek, aslında depremi yaratması gereken gelişmenin ikinci dalga olduğunu düşünüyorum. İlk dalgada gazete sayfalarından ve televizyon ekranlarından "delil" olarak gösterilen belgelerin bir kısmına ulaşma fırsatımız oldu. Soruşturmadaki "gizlilik" uygulamasına rağmen bu belgelerin nasıl kamuoyuna ulaştığı tamamen ayrı bir konu ancak içinde para olduğu iddia edilen Fenerium poşetlerini, dar gelirlinin kasaptaki halini andıran "250 gram mı, 500 gram mı?" tartışmalarını, otel ve restoranlarda gerçekleşen buluşmaları gördük. Mahkeme bu ve benzeri görüntüleri "delil" kabul edecek mi yoksa iddialar çürütülecek mi buna hep birlikte şahit olacağız ancak "Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu'nun bu tip görüntülerinin yayınlanmayışı acaba var olmadığı için mi?" diye de düşünüyor insan. Ortada menajerlerinin oyunculara yaptığı telkini gösterir konuşma kayıtlarından başka bir şey de yok. Peki, bu telkinin orijini olarak Serdal Adalı-Tayfur Havutçu ikilisinin gösterilmesi neden? Hatırlayacaksınız, soruşturmanın ilk gününde haber kanalları "Beşiktaş kulübünde arama yapılıyor" şeklinde haber geçmiş ancak akabinde "Polis sadece Serdal Adalı'nın bürosu olup olmadığını sordu" diyerek düzeltme yapmışlardı. Bu bilgiden günler sonra Adalı'nın menajer Yusuf Turanlı ile Milliyet Gazetesi'nde görüştüğü iddia edildi. Anlaşılan Aziz Yıldırım'ın gözaltında olduğu günlerde iddia makamı Adalı'ya ait puzzle'ın parçalarını birleştirmeye çalışıyordu. Bugün bittiği söylenen puzzle'ın doğru resmi gösterip göstermediği ise mahkeme safhasında belli olacak. Öğrendiğimiz kadarıyla Adalı, bu isimle görüştüğünü kabul edince, kendisine sorulan soru neden yalnız görüştüğü olmuş. "İki kişi baş başa fiskos yapıyorsa kesin bir şeyler karıştırıyorlardır" genellemesinden tümevarmak dolayısıyla bu görüşmeyi şikenin bir işareti olarak algılamak bizim kamuoyuna has. Dahası Adalı tarafından İbrahim Akın'a "Sedo One" isimli 2 yaşında bir İngiliz tayı hediye edildiği haberleri kamuoyunda "Vay canına!" nidalarına sebep oluyor ama TJK kayıtlarında atın sahibi olarak halen Adalı'nın gözüktüğü bir başka deyişle tayın el değiştirmediği bilgisi pek çoklarınca haber değeri bile taşımıyor. Ortada görünen bir de gerçek var: Beşiktaş'ın üzerlerinden şike yaptığı iddia edilen futbolculardan biri 105 dakika, diğeri 83 dakika sahada kalıyorlar. İskender penaltı yaptırıyor bu penaltıyı diğer şikeci(!) İbrahim Akın gole çeviriyor. Bunun dışında İskender'in iptal edilen bir golü, İbrahim'in ise bir asisti var. Açıkçası ortaya konulan iddialarla bizim izlediğimiz maç farklı tellerden çalıyor.

Bu çetrefilli süreçte basına yansıyan bilgilerden bir tanesi de soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Berk'in Fenerbahçe kongresi üyesi ve koyu bir Fenerbahçeli olduğu yönündeydi. Kendisinin kongre üyeliği var mı net olarak bilmemekle birlikte eminim olduğum tek şey her futbolsever gibi futbola ilişkin bilgi sahibi olduğu. Ancak yine basında iddia edildiği gibi Tayfur'a yöneltilen sorulardan biri "İskender senin takımında oynayamaz, neden transfer etmek istedin?" ise adli makamların "Beşiktaş ve transfer" konulu kapsamlı bir brifing almaları gerekir. Çünkü bu ülkede futbolu takip eden herkes Beşiktaş'a Gordon Schildenfeld isimli "nispi görme engelli" bir oyuncunun transfer edildiğini bilir. Hadi onu geçelim, Beşiktaş'ta bir Higuain oynadı ki, Real Madrid'deki kardeşiyle birlikte tıpkı İkizler filminin Arnold Schwarzenegger ve Danny DeVito'su gibiydiler. Yalan mı? Saydıklarımın yabancı futbolcular olduğunu dolayısıyla şikeye konu edilemeyeceklerini biliyorum. O halde geçelim yerlilere. Kendilerinden peşinen özür dilemekle birlikte "Bu ülkede Veysel Cihan'ın, Baki Mercimek'in, Tuna Üzümcü'nün ya da Erhan Güven'in Beşiktaş'ta oynayabilecek kapasitede olduğunu düşünen var mı?" diye sormak isterim. Eğer yapılan yanlış transferleri şikeye yorup ceza verilecek olsaydı Beşiktaş'ın çoktan 2. Lig kırmızı grubu boylaması gerekirdi. Kaldı ki, yukarıda saydığım isimlerin arasına İskender Alın'ı yazıp buradan Beşiktaş'a bir futbolcu seç deseler benim tercihim kesinlikle İskender olurdu. Sözün özü Beşiktaş'ın oyuncu tercihleri üzerinden tümevarayım derseniz varacağınız yer şike değil transfer fiyaskosu olur. Açık ve net!

Daha önce de yazdım, mahkeme iddianameyi kabul edecek olursa ve dosya üzerindeki gizlilik ortadan kalkarsa şu an flu olan resmi çok daha net görme şansına sahip olacağız. Bununla birlikte beraat halinde tutuklu isimlerin "neden aylarını cezaevinde geçirdikleri" sorusu da kamuoyu vicdanını epey meşgul edeceğe benziyor. Çünkü şu an sahip olduğumuz bilgiler futbol üzerine düşünen bizleri çok tatmin etmiş değil. En basitinden gazetelerde "İşte Tayfur hocayı yakan konuşma" manşetiyle verilen haberi okuduğumuzda Havutçu'nun "Bu maçla alakası yok, İbrahim'i ben istiyorum" dediğini gayet net görebiliyoruz. Spor basınında kalem oynatan bizler pek çok kez "Transfer dönemi gelince oyuncu aramaya-görüşmeye başlarsan geç kalırsın. İstediğin oyuncuyu sezon içinde tespit edeceksin" mealinde yazılar yazıp durduk. Bugün görüyoruz ki, oyuncu seçiminden önce "her ihtimale karşı" fikstürü önüne alıp bakmakta fayda var. Şahsi fikrim bu soruşturmada yargılanacak herkes beraat edecek olsa bile kulüplerin önümüzdeki sezondan itibaren transfer görüşmelerinde çekingen davranacağı bir süreç bizleri bekliyor. Açıkçası son haftalarda karşılaşacağı rakibinin flaş futbolcusuna tam da maç yaklaşırken transfer teklif etmek eskiden beri futbolumuzda uygulanan banal bir yöntemdi. Bugüne kadar "şark kurnazlığı" kapsamında sayılan bu uygulamanın ilerleyen dönemde "şike emaresi" olarak görülmesi ise kuvvetle muhtemel. Bu durumda muhtemelen kulüpler görüşmeleri maç sonrasına ya da transfer dönemine erteleyeceklerdir. Anlayacağınız transferde fikstür şansı da bir değişken olacak. Çünkü futbolcu tüm iyi niyetine rağmen formda bir maç çıkaramazsa pirincin taşını ayıklamak hayli zaman ve mesai alabilir. Alın Daniel Güiza'yı koyun bir Anadolu takımına. Kaçırdığı golleri izleyin ve sonrasında bu futbolcunun İspanya gol kralı apoletini taşıdığını anımsayın. Şüpheci yaklaşırsanız işkillenmez misiniz? Demek istediğim şu; futbolda performanslar, yapılan futbolcu tercihleri ya da yönetimsel kararlar üzerinden genel-geçer kabuller yapılamaz. Tümden gelinemez, tüme varılamaz…

Dünya liglerinde transfer

· Manchester United'ın başarılı orta saha oyuncusu Park-Ji Sung, son haftalarda hakkında çıkan takımdan ayrılmak istediği yönündeki haberleri kesin bir dille yalanladı. 30 yaşındaki futbolcu 2005 yılında PSV Eindhoven'dan transfer edilmişti.

· Arsenal, Saprissa forması giyen Joel Campbell için oyuncunun kulübüyle prensip anlaşmasına vardı. Joel Campbell'ın Premier Lig'den çalışma izni almasının problem teşkil edebileceği belirtilirken, kulübün oyuncu için "Özel Yetenek Vizesi" alması gerekeceği iddia edildi.

· Barcelona, Santos'un parlayan yıldızı Neymar'ı 2012'de transfer etmek için 50 milyon euroluk bir teklif götürmeye hazırlanıyor. Son günlerde Neymar'ı transfer etmek için görüşmelere başladığı bilinen Real Madrid, Brezilyalı yıldız için 45 milyon euroya kadar çıkmış ancak Santos Kulübü, 19 yaşındaki yıldızlarını aralık ayındaki Dünya Kulüpler Kupası'na kadar kadroda tutmak istediklerini açıklamıştı.

· Fiorentina Sportif Direktörü Pantaleo Corvino, Riccardo Montolivo'nun ayrılmak üzere olduğunu, muhtemelen de AC Milan'a gideceğini açıkladı. 26 yaşındaki Montovilo'nun 2012'de biten mevcut sözleşmesini yenilememesinden bu yana Artemio Franchi Stadyumu'ndan ayrılacağı konuşuluyordu.

· Wolfsburg, Bundesliga'da geçtiğimiz sezon küme düşen Eintracht Frankfurt'tan Marco Russ'un transferini tamamladığını resmi internet sitesinden duyurdu. 25 yaşındaki savunmacı, Aşağı Saksonya ekibiyle üç yıllık anlaşmaya imza attı.

· Bundesliga'nın güçlü ekiplerinden Bayer Leverkusen, bonservisi Inter'de bulunan Emiliano Viviano'yu kadrosuna katmak istiyor. Inter'de Julio Cesar'ın arkasında kalan Viviano, 2009-2011 yılları arasında Bologna ve Inter'in ortak bonservisi altındayken Bologna forması giymişti.

· Geçtiğimiz sezon Portekiz ligini ikinci sırada bitiren ve Şampiyonlar Ligi elemelerinde Trabzonspor'la karşılaşacak olan Benfica, Real Madrid'den Ezequiel Garay'ı transfer ederek savunmasını güçlendirdi. Şu an milli takımıyla birlikte Copa America için ülkesinde bulunan oyuncu, turnuva sonunda yeni takımına katılacak.

Süper Lig'de transfer

· Hücum hattına yapacağı takviye ile transfer dönemini kapamayı planlayan Gaziantepspor, Ekvador Ligi'nde forma giyen Carlos Ariel Luna'yı kadrosuna katmayı düşünüyor. Geçen sezon Quito formasıyla sahaya çıktığı 20 maçta 13 gol atan Luna'nın vatandaşı İsmael Sosa'dan kulüp hakkında bilgi aldığı ve transfere olumlu baktığı belirtildi.

· Önümüzdeki sezon Spor Toto Süper Lig'de mücadele edecek Orduspor'un, Bucaspor'da foma giyen orta saha oyuncusu Onur Tuncer ile üç senelik sözleşme imzaladığı öğrenildi. Sivasspor ile Bank Asya 1. Lig şampiyonluğu yaşayan 22 yaşındaki futbolcu, daha sonra Boluspor'a transfer olmuş ve ardından da geçtiğimiz sezonun başında Bucaspor'a gelmişti.

· Kadrosunda ciddi bir revizyona giden Galatasaray, Bursaspor'un iki yıldız oyuncusu Sercan Yıldırım ve Volkan Şen için reddedilmesi zor bir teklif yaptı. İddialara göre iki oyuncu için 7 milyon euro artı Mustafa Sarp ve Juan Pablo Pino teklifini yapan Ünal Aysal, olumlu yanıt aldı.

· Geçtiğimiz sezon Malaga forması giyen İtalyan orta saha oyuncusu Enzo Maresca'nın, Fenerbahçe'ye transfer olacağı iddia edildi. Malaga'da fazla forma şansı bulamayacağının farkında olduğunu belirten Maresca da adını açıklamadığı bir takıma transferinin bitmek üzere olduğunu açıkladı.

· Geçtiğimiz sezon başarılı bir performans sergileyen Kardemir Karabükspor, Türk asıllı Bulgar golcü İsmail İsa'yı kadrosuna kattı. 7 yaşında ayrıldığı Türkiye'ye dönmekten duyduğu mutluluğu anlatan genç oyuncu, Karadeniz temsilcisiyle 3 yıllık sözleşmeye imza koydu.

· Futbolda şike soruşturması nedeniyle teknik direktör Bülent Uygun ile yolları ayıran Eskişehirspor yönetimi, takımı bir dönem Galatasaray'ı da çalıştıran Michael Skibbe'ye emanet etti. Kırmızı-siyahlı ekip daha önce Zico, Mustafa Denizli ve Ersun Yanal gibi isimlere teklif götürdüğünü açıklamıştı.

· Tayfur Havutçu'nun şike soruşturmasının ikinci dalgasında tutuklanıp Metris Cezaevi'ne gönderilmesinin ardından teknik direktörlük koltuğu için adı geçen Christoph Daum, tekliflere açık olduğunu söyledi. Tecrübeli Teknik Direktör Daum daha önce yine Beşiktaş ve iki dönem olmak üzere Fenerbahçe'yi çalıştırmıştı. Daum son olarak E. Frankfurt'un başında yer almıştı.

Tüm yazılarını göster