Tüm kupaları zengin takımlar mı kazanır?

Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Futbolda çok tartışılan bir konudur. Zengin takımlar tüm kupaları kazanabilir mi? Ya da daha açık ifadeyle sportif başarıya ulaşmak için para birinci faktör müdür? Takımımızın bütçesi büyükse, zenginse tüm kupalar sizin ambargonuzda mıdır? Parasal olanaklar ne ölçüde futbolda başarıyı belirliyor? Eğer gerçekten böyle olsaydı futbol ne kadar sıkıcı bir oyun olurdu. Daha maçın başından kimin galip geleceğinin belli olduğu bir maçı da sanırım hiç birimiz oturup izlemezdik. Ne bu maçları televizyonlar yayınlar, ne insanlar heyecanla tribünleri doldururdu. O zaman da tatsız tuzsuz sıradanlaşan maçların keyifsizliğine doksan dakika tahammül edebilir miydik bilmiyorum.

Aslında bu hafta bu konuya nereden geldiğimizi kısaca anlatmalıyım. Bildiğiniz üzere Dünya Kupası biteli neredeyse on beş gün olacak, son şampiyon bir nevi Bursasporvari bir performans ortaya koyarak daha baştan favori takımları turnuva dışına atarak ilk şampiyonluğuna ulaştı. Bir ilki gerçekleştirdi ve bugüne kadar 70'li yıllardan itibaren Almanya, Brezilya, İtalya, Fransa, Arjantin'in tekelinde devam edip giden şampiyonluğu deyim yerindeyse bileğinin hakkıyla söküp aldı ve ilk şampiyonluğuna ulaştı. Bu Dünya Kupası organizasyonları açısından da çok önemliydi. Dünya Kupası turnuvalarında bugüne kadar en büyük başarısı yarı final oynamak olan bir ülke bu kupayı kazanıyordu. Olaya bu açıdan bakıldığında çok heyecan verici bir sonuç. Ancak İspanyol'ların zaten Avrupa futbolundaki egemenliği göz önüne alındığında hiç de şaşırtıcı bir sonuç değil. Hatta çoğu yorumcu, futbolsever İspanya'yı turnuvanın favorisi olarak ta görüyordu. Beklenen oldu ve sonuçta İspanya tarihinde ilk kez Dünya Kupası'nı evine götürme başarısı gösterdi.

Geçen hafta www.futbolekonomi.com < da Neville Wells tarafından "Does Market Value Equal Value for Money?" başlıklı çok enteresan bir yazı kalem alındı. Türkiye'de yaşayan bir "expat"in gözünden Dünya Kupası'nda mücadele eden takımların sportif performansları ile onları piyasa değerleri ve FIFA sıralamaları arasında bir korelasyon olup olamayacağını irdeleyen analiz eden nefis bir yazıydı. Neville ile bu yazıyı da uzun uzadıya tartıştık. Gerçekten çok ilginç yaklaşımları ve gözlemleri vardı. www.futbolekonomi.com < da yayınlanan ve tartıştığımız bu makaleden sonra  böylesi bir yazıyı kaleme almaya karar verdim. Aslında Doç.Dr.Kutlu Merih ile birlikte kaleme alıp yayınladığımız kitaplarımızda ve çoğu makalemizde  bu konuda daha önceden değerlendirmelerimiz ve analizlerimiz mevcut. Ancak Dünya Kupası özelinde bu konuya yaklaşmak bana ilginç geldi. Bu nedenle bu konuyu Dünya Kupası çerçevesinde değerlendirmeye ve bazı analizler yapmaya çalışacağız.

Dünya Kupası'nda Takımların Piyasa Değerleri ile Başarıları Arasında Bir Korelasyon Var mı?

Neville Wells'in çalışmasına göre Dünya Kupası'na katılan takımların bonservis bedelleri üzerinden takım değerleri ile onların FIFA sıralamasındaki yerleri turnuva öncesi bu takımların turnuvadaki favorilikleri ile bahis oranlarını da belirledi. Neville'a göre futbol ile para arasında performansa yönelik bire bir ilişki belirlemek çok kolay olmasa da takımların bonservis bedelleri ile sahadaki performansları arasında bir ilişkinin olduğu konusunda hemen hemen herkes hemfikir.

Biz de şimdi bu konuya bir bakalım. Öncelikle Neville'ın yaptığı gibi takımların FIFA sıralamasını ve takım değerlerini Alman Transfermarkt verilerine göre birlikte değerlendirmeye çalışalım.

Dünya Kupası'na Katılan Takımların Değeri ile FIFA Sıralamaları Arasındaki İlişki

Dünya Kupası'na katılan takımların FIFA sıralamasındaki yerlerine göre ilk 10'da yer alan ülkeler ve bunlara ilişkin takım değerleri aşağıdaki tabloyla gösteriliyor. Tablo çok sürprizler içeriyor. Gördüğünüz üzere aşağıdaki tabloda Avrupa futbolunda çok önemli yeri olan ve toplan Avrupa futbol büyüklüğünün parasal olarak %17'sini oluşturan iki lig Fransız ve İtalyan ligleri yer almıyor. 14.6 milyar Euro büyüklüğündeki Avrupa futbol pazarından İtalyan Serie-A yıllık yarattığı 1.4 milyar Euro'luk parasal değer ile %10, beş büyük lig içinde de %19'luk bir pay alıyor. Yine Fransız Lig 1 de Avrupa futbol pastasından yarattığı 990 milyon Euro'luk değeriyle %7'e yakın; beş büyük lig içinde de %13'lük bir paya sahip görünüyor. 

FIFA Ülke Sıralaması ve  14.07.2010 İtibariyle Takımların Transfermarkt Değerleri

Sıra   Ulus Oyuncu sayısı Takımın Toplam değeri

1   İspanya23£585,000,000    

2   Hollanda23£226,620,000    

3   Brezilya23£319,770,000    

4   Almanya23£263,250,000    

5   Arjantin 23£317,970,000    

6   Uruguay23£125,775,000    

7   İngiltere23£403,650,000    

8   Portekiz23£261,540,000    

9   Mısır24£30,420,000      

10   Şili23£73,125,000    

Tablo Neville Wells'in "Does Market Value Equal Value for Money?" isimli yazısından www.futbolekonomi.com < alınmıştır.

Yukarıdaki tabloda sizin de görebileceğiniz üzere İtalya ve Fransa yer almıyor. İlk 10'un dışında kalan İtalyan ve Fransızların FIFA sıralamaları sırasıyla 11 ve 21.  Oysa bu takımların bonservis bedelleri üzerinden yapılan sıralamadaki yerleri ise 4 ve 3. Yani büyük bir sürprizle karşı karşıyayız.

Bonservis bedelleri üzerinden tekrar bu ülkeleri de kapsayan yeni bir sıralama yapıldığında aşağıdaki tabloyla karşılaşıyoruz. Aşağıdaki tabloya göre takım değeri sıralaması en yüksek ülkelerden (Dünya Kupasına katılmayan ülkeler dahil) sadece yedi ülke FIFA sıralamasında ilk 10'da yer alıyor. Bu ülkeler, (İspanya, İngiltere, Brezilya, Arjantin, Almanya, Portekiz ve Hollanda).

Takım değeri yüksek olup, takım değeri sıralamasına göre ilk 15'te yer alan içinde ülkemizin de bulunduğu ülkelerin FIFA sıralamasına bakıldığında yedi ülkenin dışındaki kalan sekiz ülkenin sıralamalarının 13. ile 40. sıra arasında değiştiği görülüyor.

Takım değeri Sıralaması FIFA Sıralaması Ulus Takımın Toplam Değeri (Bin Sterlin)

1 1  İspanya £585,000

2 7   İngiltere £403,650

3 21 Fransa £334,125

4 3   Brezilya £319,770

5 5   Arjantin £317,970

6 11 Italya £287,550

7 4   Almanya £263,250

8 8   Portekiz £261,540

9 2   Hollanda £226,620

10 17 Rusya £185,000

11 13 Sırbistan £170,955

12 15 Hırvatistan £165,015

13 26 Fildişi Sahilleri £156,712

14 28 Türkiye £147,960

15 40 Kamerun £132,840

Tablo Neville Wells'in "Does Market Value Equal Value for Money?" isimli yazısından www.futbolekonomi.com <http://www.futbolekonomi.com> dan alınmıştır.

Aslında buradan çıkan sonuçları kısaca sıralarsak;

Takım değeri en yüksek 15 ülkeden sadece yedi tanesi FIFA sıralamasında ilk 15'te yer alıyor. (İspanya, İngiltere, Brezilya, Arjantin, Almanya, Portekiz ve Hollanda).

FIFA sıralamasında ilk 10'da yer alan Uruguay, Mısır ve Şili takım değerleri sıralamasında ne yazık ki, ilk 15'te bile yer alamıyorlar.

FIFA sıralamasında ilk 10'da Avrupa'dan 6; Latin Amerika'dan 3 ve Afrika'dan sadece 1 ülke yer alıyor.

Takım değerleri sıralamasında ise ilk 10'da Avrupa'dan beş takım yer alırken; bu takımların toplam parasal değeri ilk 10'un %82'sine karşılık geliyor. Diğer beş takımın değeri ise toplamın sadece %18'ini oluşturuyor.

Yukarıdaki verilerin ışığında şunu söyleyebiliriz. Takımların parasal değerleri ile (FIFA sıralaması tamamen sportif performansa göre yapıldığı için) sportif performansları arasındaki ilişkinin yüzdesi çok yüksek değil. Bu korelasyon yüzde elli civarlarında.  Ancak Avrupa futbol pazarının önemli devleri olan İtalya ve Fransa'nın bu ilişki dışında kalması para ve sportif performans arasındaki ilişkinin sorgulanmasını gerektiriyor.

Yine FIFA sıralamasına göre Şili, Uruguay, Mısır gibi ülkelerin ilk 10'da yer alması lokal rekabetin kalitesi ve gücü açısından da sorgulanmalı. Zira Afrika ve Latin Amerika futbolundaki rekabetin kalitesi ve yüksekliği ülkelerin sportif performansına doğrudan etki ediyor. Nitekim, 2010 Dünya Kupası'nda çeyrek finale Avrupa'dan dört, yarı finale 3, finale ise 2 Avrupalı ülkenin yükselmesi bu dediğimizi doğruluyor.  Ya da daha açık ifadeyle Avrupa futbolu hem parasal hem de sportif olarak Dünya futbolunu domine ediyor.

Pahalı Oyuncu Fiyaskosu

Bu dünya kupası aslında pahalı yıldızlar için tam bir fiyaskoydu.

Bu bağlamda, 318 milyon Sterlinlik Arjantin takımının parasal değerinin %23'ünü tek başına oluşturan 63 milyon Sterlinlik Messi; yaklaşık 320 milyon Sterlinlik Brezilya takımının parasal değerinin %11'ini oluşturan 40 milyon Sterlinlik Kaka ve yine takımın parasal değerinin %18'ini oluşturan 59 milyon Sterlinlik Ronaldo; 403 milyon Sterlinlik parasal değeri ile Turnuvanın en değerli takımlarından İngiltere'nin %12'sini tek başına oluşturan 48 milyon Sterlinlik Rooney; 334 milyon Sterlinlik yıldızlar topluluğu Fransız milli takımının %13'ünü oluşturan 45 milyon Sterlinlik Ribbery ve %8'ini oluşturan 27 milyon Sterlinlik Anelka ilk akla gelen örnek olarak verilebilir.

Takım Değerleri İçinde Oyuncuların Ağırlıkları Nasıl?

Neville Wells ilginç bir konuyu daha saptamış. O da bazı oyuncuların takım değerleri içinde çok önemli bir ağırlığa sahip olmaları. Örneğin,  Fildişi Sahilleri'nin kadrosunda yer alan Drogba, Kolo Toure ve Yaya Toure milli takımın parasal değerinin yaklaşık %40'ını; Kamerun takımının as oyuncularından Eto ise takımın %27'sini tek başına oluşturuyor. Bu turnuvanın en büyük düş kırıklıklarından birisini oluşturan Christian Ronaldo da yine Portekiz Milli takımının %25'ini oluşturuyor. Yine bir diğer önemli hayal kırıklığı yaratan oyunculardan Messi de Arjantin'in parasal değerinin yüzde yirmi beşlik kısmını tek başına oluşturuyor.

Takım içinde ağırlığı parasal anlamda önemli büyüklüğü oluşturan futbolcuların sportif performanslarındaki düşüş, doğal olarak takımın da performansını etkiliyor.

Sonuç

Günümüzde futbolun hızla parasallaşıp endüstriyel bir karaktere bürünmesi bir yandan futbol gelirlerini geometrik artırırken, diğer yandan da kulüpler arasında da giderilmesi mümkün olmayan dengesiz bir rekabeti ortaya çıkarttı. Kulüplerin bütçeleri arasındaki fark giderek açıldı ve denge büyük takımların lehine bozuldu. Bu ise zaman içinde dengesiz rekabetin haksız rekabete dönüşmesine neden oldu. Günümüz modern futbolu için bu, büyük bir paradoksu oluşturuyor ve futbolun sağlığını ve geleceğini tehdit ediyor. Özellikle küçük bütçeli takımların devler karşısında rekabet edemez duruma gelmeleri, rakibin kalitesini olumsuz etkiliyor.

Bütün bu olumsuzluklara karşın hala yel değirmenlerine karşı mücadele eden ve bazen de bu mücadelede başarıya ulaşan Bursaspor gibi takımlarımız bulunuyor. Bu sadece ülkemizde değil tüm dünyada aynı problem yaşanıyor.

Parasız rekabet olmuyor. Burası açık ancak, parayla da saadetin gelmediği futbolda aşikar. Yüz milyonluk bütçeleriyle taraftarın beklediği sportif performansı ortaya koyamayan takımlarda olduğu gibi bu dünya kupasında da bir Gana, bir Uruguay, bir Meksika oynadıkları futbol ve ortaya koydukları performansla parmak ısırttılar. Gerçekten büyük iş başardılar. Ama esas düş kırıklığı İtalya, Fransa ve İngiltere gibi dünya futbolunu sportif ve finansal olarak domine eden takımlardaki düşüştü.

Para ile sportif performans arasında şüphesiz ki önemli bir ilişki bulunuyor ancak bunun pratikteki somutlanmasına bakıldığında FIFA sıralaması bunu çok teyit etmese de bu ilişki varlığını ne yazık ki devam ettiriyor. Günümüzde paranın dediği oluyor. Dünya kupasının finalini de Avrupa'nın ve dünyanın en büyük ekonomilerinden ikisinin oynaması; her yıl Şampiyonlar Ligi finallerine beş büyük ligden takımın yükselmesi, ülkemizde olduğu gibi çoğu Avrupa ülkesinde büyük bütçeli takımların şampiyonluklara ulaşması paranın futbola hakimiyetini gösteriyor.

Tüm yazılarını göster