Tüketim artışındaki yavaşlama yerini gerilemeye bıraktı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tüketimin nasıl seyrettiğine ilişkin en öncü göstergeye sahip olmak için, Merkez Bankası danışmanlarından Ercan Türkan'ın her ay açıkladığı "ercan türkan tüketim endeksi-ette"yi izlemek gerekiyor. Ercan Türkan, kredi kartlarıyla gerçekleştirilen harcamalardan yola çıkarak bir endeks hesaplıyor ve bu endeksi reele getiriyor. Türkan, bu endeksi bir de kredi kartı kullanılmaksızın yapılan taşıt alımlarını dikkate alarak hesaplıyor.

Söz konusu tüketim endeksinin aylık hareketi çok önemli bir gösterge sayılmayabilir. İlgili ayda fiyat artış hızının çok düşük kalması ya da fiyatların artmak bir yana gerilemesi, tüketim endeksinin veya bir başka ifadeyle piyasadaki canlılığın arttığı sonucunu verebilir. Dolayısıyla, tüketimin gerçek eğilimini görmek için uzun dönemli verileri izlemekte yarar bulunuyor.

Ancak bir bilgi aktarmak adına önce aylık gerçekleşmeleri özetleyelim. ette, kasım ayında ekime göre reel olarak yüzde 1.1, bir önceki yılın kasımına göre ise yüzde 1.4 oranında artış gösterdi. Taşıt dahil ette ise kasımda ekime göre reel olarak yüzde 2.5, geçen yılın kasımına göre yüzde 0.3 arttı.

Ama dedik ya, aylık değişimler bir gösterge olmaktan öte pek anlam taşımıyor. Önemli olan uzun dönemli verilerin yönü...

Tüketim geriliyor

İşte biz de bu yüzden tüketimdeki eğilimi daha sağlıklı izleyebilmek için ilk 11 aylık dönem ortalamalarından yola çıkmayı tercih ettik. 

Ercan Türkan'ın hesaplamalarına göre, 2011 yılının ocak-kasım dönemindeki taşıt hariç tüketim harcaması bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 7 artmıştı. Bir önceki yıla göre olmak üzere taşıt hariç harcamadaki reel artış 2012'de yüzde 4.90'a, 2013'te yüzde 0.70'e indi. Bu yıla geldik, 2013'e göre reel artış değil, yüzde 1.20'lik reel bir gerilemeyle karşılaştık. 

Taşıt dahil ette de benzer bir grafik çizdi. Taşıt dahil tüketim endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre olmak üzere 2011'in ocak-kasım döneminde yüzde 7.80, 2012'de yüzde 4.20, 2013'te yüzde 1.80 arttı, bu yıl ise geçen yıla göre yüzde 2.10'luk gerileme görüldü. 

Grafikte de çok belirgin bir şekilde izlenebildiği gibi tüketimdeki artış hızı her yıl belirgin olarak gerilerken, bu yıl artık artış hızının azalmasından değil, reel gerilemeden söz ediyoruz.

Gerilemenin nedenleri

Yılın ilk 11 ayındaki tüketimin reel olarak geçen yılın altında kalmasının bir dizi nedeni var. En başta gelen neden belli ki, gelirlerin az artıyor olması. Gelir, örneğin 100'den 105'e çıkarken, mal ve hizmet fiyatlarının daha yüksek artış göstermesi ve yaklaşık yüzde 9 artması, doğal olarak daha az tüketim yapılması demek. Geçen yıl 100 birimlik mal ve hizmet bedeline ayrılabilecek 100 birimlik gelir varken, bu yıl 109 birimlik mal ve hizmet bedeline ancak 105 birim gelir ayrılabiliyor. Dolayısıyla satın alma gücü 1'den 0.96'ya  (105/109) düşüyor.

Gelirleri fiyatlardan az arttığı için bazı kesimlerin harcama yapabilme kapasitesi geriliyor, bazı kesimler için ise işsizlik yüzünden harcama adeta dip yapıyor. İşsizliğin geldiği düzey ortada. İşsiz birinin öncelikle zorunlu olmayanlardan başlayarak tüketimini kısmasından daha doğal ne olabilir ki...

Aslında hükümet de, zaman zaman adeta bir koalisyonmuş gibi aksi görüşler dile getirilse de, bir politika olarak tüketimin yavaşlatılması için adımlar atıyor. Kredi kartlarına taksit sınırlaması getirilmesi, kredi kartı almak isteyenlerin gelirlerinin göz önünde bulundurulması gibi uygulamalar tümüyle harcamaları kısmaya dönük çabanın parçası. 

Dolayısıyla, tüketimin gerileme eğilimi içine girmesi bir sonuç olmaya sonuç, ama bu zaten ulaşılmak istenen bir sonuç.

Ekonomiye, tüketimi yavaşlatacak bir tedavi uygulanmaya çalışılıyor. Bunda başarılı da olunuyor. Ama biliniyor ki, her tedavinin bir yan etkisi var. Bu yan etkilerin ortaya çıkmadığını kim söyleyebilir ki. Piyasalar, klasik yakınmanın ötesine geçmiş bir şekilde işlerin kesat gittiğinden, piyasada para olmadığından, alacakların tahsil edilemediğinden yakınıp duruyor. 


 

Tüm yazılarını göster