Tüketici güveni ve iktidar yolu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Lokomotif, tüketicidir. Tüketiciyi harekete geçirecek olan da ekonomiye güvenme duygusudur. Ekonominin geleceğine güvenmeyen, dolayısıyla geleceğinden kaygı duyan bir tüketici, artık klasik anlamda bir tüketici değildir; ekonomiyi sürükleyecek bir lokomotif olma durumu kesinlikle yoktur. O yüzden de, tüketicinin ekonomiye ne ölçüde güven duyduğunu belirleyen çalışmalar büyük önem taşımaktadır.

Türk tüketicisi ekonomiye halen çok fazla güven duymuyor. Ama, güvensizlik duygusu yavaş yavaş da olsa azalıyor. Özellikle şubat ayında önceki aylara göre belirgin bir azalış, farklı kurgularsak güvende artış yaşandı. Merkez Bankası ile Türkiye İstatistik Kurumu'nun ortaklaşa gerçekleştirdiği tüketici eğilim anketine göre, tüketici güven endeksi şubat ayında yüzde 3.3 artarak 81.85 düzeyine çıktı. Tüketicinin ekonomiye güven duyduğu düzeyin 100'ün üstü olduğu dikkate alındığında, 81.85 halen güvensizliğe, karamsarlığa işaret ediyor. Ancak dedik ya, güvensizlikte bir azalma var.

2008 yılının kasım ayında 68.9 ile tarihi dip noktaya inen tüketici güven endeksi, daha sonra yükselmeye başladı ve geçen yılın haziran ayında 85.3'e çıktı. Tüketicinin güveni daha sonra inişe geçti ve kasım ayında 78.4'e düştü, daha sonra yeniden ılımlı da olsa bir yükseliş başladı. Şubat ayı ise endeksin son dönemde en hızlı artışı gösterdiği ay oldu.

Geçen yılın haziran ayı son dönemin zirve noktası, kasım ise dip nokta. Geçen hazirandan bu yılın şubatına kadar olan dönemdeki grafik ise, tam bir çanak eğrisi çiziyor.

Tüketicinin kriz algılaması

Tüketici güven endeksi 2003 yılı sonundan bu yana oluşturuluyor. Dikkati çeken, tüketici güveninin o tarihten başlayarak 2008 sonuna kadar sürekli azaldığı. Anlaşılan tüketicinin ekonomiye güveni zaten yıllardır azalmakta. Buna bir de küresel kriz eklenince güven iyice aşınmış görünüyor.

Tüketici güven endeksinde 2003 yılında 110.3 olan düzey, 2004'te 106.7'ye, 2005'te 100.1'e indi. Endeks gerilemekle birlikte 100'ün üstünde kaldı, yani bu üç yıl boyunca tüketicinin ekonomiye bakışı olumluydu.

2006 yılıyla birlikte güvensizlik konumuna düşüldü. Tüketici güven endeksi söz konusu yılın ortalamasında 95.6'ya indi. Ortalama endeks, 2007'de 94.4 geriledi. 2008'deki 78.2, yıllık bazdaki en düşük düzeye işaret ediyor. Geçen yılın ortalamasında ise 2008'e göre bir miktar artış kaydedildi ve ortalama endeks 79.4'e çıktı. Bu yılın ilk iki ayı ise 80.6'lık ortalamayla geçildi.

2009 ve 2010'da ekonomiye duyulan güvende artış görünüyor olması yanıltmamalı. 2008'de baz öylesine düşmüştü ki, bir artış yaşanması neredeyse kaçınılmaz görünüyordu; 2009'daki gerçekleşme ve 2010'daki gidişat da onu yansıtıyor. Yoksa halen 2007'nin bile gerisindeyiz ve bu yıl o noktaya, yani 2007'deki 94'lük endeks düzeyine ulaşmak bile çok zor olacak.

2003-2007 döneminde küresel krizle ilgili hiçbir emare yok; ama, vatandaşın ekonomiye duyduğu güvende belirgin bir azalma söz konusu. Bu tabloyu, özellikle siyasilerin çok iyi okuması gerekiyor. Vatandaş ekonomiye güven duymuyor, dolayısıyla ekonomik geleceği adına kaygılı; ama bu kaygısını sandığa gittiğinde belli etmiyor, edemiyor.

Vatandaş, mevcut iktidarı, "yerine daha iyisini koymam şimdilik söz konusu değil" diye tercih etmeyi sürdürüyorsa, ki öyle görünüyor, iktidar bundan ders çıkarmalı. İyi bir ekonomik gelecek vaat edebilen yeni bir oluşum, mevcut iktidarı alaşağı eder. Muhalefet de ders çıkarmalı; iyi ve inandırıcı bir ekonomi politikası iktidarın yolunu açacak, bu da çok açık görünüyor.

Tüketicinin ekonomiye duyduğu güven ya da güvensizlik… İyi irdelendiğinde, gerçekçi değerlendirildiğinde iktidara nasıl uzanmanın mümkün olacağının işaretlerini taşıyor.

Tüm yazılarını göster