TÜFE gıda sayesinde geriledi, ama gidişat yine de yüzde 9'a doğru

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tüketici fiyatlarının temmuzdaki yüzde 1.16'lık artışı ne kadar sürpriz ise, ağustostaki yüzde 0.29'luk düşüş de o kadar sürpriz oldu. Temmuz aylarında normalde hiç o ölçüde bir artış yaşanmamıştı. Ancak bu temmuzun kendine özgü çok önemli bir yönü vardı. Her ne kadar darbe girişimi ekonomik aktiviteleri harcama yönüyle biraz kısmış gibi görünüyorduysa da, bu durum belli ki fiyatları kötü etkilemiş ve özellikle gıda maddelerinin fiyatından kaynaklanmak üzere hızlı bir artış yaşanmıştı.

Ağustosa geldik, bu sefer de tersi oldu. Gıda maddelerinin fiyatı yüzde 1.92 gibi yüksek bir oranda düştü. Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki bu düşüş, TÜFE toplamına 0.40 puan olarak yansıdı. Bir başka ifadeyle, gıdada fiyatlar gerilememiş olsa ve sabit kalsaydı, TÜFE yüzde 0.29 düşmeyecek, tersine yüzde 0.11 düzeyinde artış görülecekti. Gıdada fiyatlar yüzde 2'ye yakın bir artış gösterse, bu kez de diğer mal ve hizmetlerden gelen 0.11 puanlık etkiye 0.40 puanlık gıda etkisi eklenecek ve TÜFE artışı yüzde 0.50'yi aşacaktı. Yani bu ağustostaki fiyat gerilemesinde gıda çok belirgin bir etki yaptı.

Yeri gelmişken belirtelim, geçen yılın ağustos ayında gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 1.31'lik bir artış olmuştu.

Gıda maddelerinin fiyatının ağustos ayında bu ölçüde gerileme göstermesinde, kuşkusuz temmuzdaki yüksek artışın da baz etkisi yönüyle bir rolü var. Temmuzda yüksek bir düzeye çıkan fiyatların normale dönmesi bile bir gerileme yaratmışa benziyor.

Fiyatlar ağustosta geriledi gerilemesine ama, bu tablo acaba bizi yılı öngördüğümüz yüzde 7.50'de kapatmaya götürebilecek mi? İşte bu pek mümkün görünmüyor...

Yüzde 9'a doğru...

Tüketici fiyatları ilk sekiz ayda yüzde 4.53 arttı. Yılı, öngördüğümüz yüzde 7.50'de kapatabilmek, kalan dört aydaki artışı yüzde 2.84'te tutmakla mümkün. Eylül-aralık artışı kuşkusuz yüzde 2.84'te tutulabilir, ne var ki bu hiç kolay değil.

Son 12 yılın verileri, ilk sekiz aydaki ortalama artışın yüzde 4.08, son dört aydaki ortalama artışın ise yüzde 4.02 olduğunu gösteriyor. Yıllık artış ortalaması da yüzde 8.26.

Bu yılın ilk sekiz ayındaki yüzde 4.53'lük artışa, geride kalan 12 yılın son dört ay artışı olan yüzde 4.02'yi uygularsak yıllık oran yüzde 8.73'e çıkıyor.

Geride kalan 12 yılda ilk sekiz ay ve son dört ay ortalaması birbirine neredeyse eşit. Aynı mantıktan hareketle bu yılın son dört ayında da ilk sekiz aydaki kadar bir artış olacağını varsaydığımızda ise yıllık oran yüzde 9.20'yi buluyor.

Bu iki varsayımın ortalaması da zaten bizi yüzde 9'a götürüyor.

Bu yıla ilişkin bir dezavantajımız da şu. Geçen yılın ilk sekiz ayında yüzde 5.27, son dört ayında yüzde 3.36 artış olmuştu. Oysa bu yıl ilk sekiz ayda geçen yılın aynı dönemindeki görece yüksek orana kıyasla daha düşük bir artış söz konusu. Bu yıl sekiz aydaki artış yüzde 4.53. Ama geçen yılın son dört ayındaki artış düşük baz etkisi doğuracağı için bu yıl daha yüksek bir oran görme durumumuz var. Bu hareketi aylıkta değil, yıllık değişimde görürüz elbette.

Yüzde 8.50'nin altı iyi

Kabul edelim yüzde 7.50'yi tutturma şansımız neredeyse hiç yok. Hatta yüzde 8'in altı bile mümkün görünmüyor. Olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı takdirde 2016'yı yüzde 8 ile yüzde 9 arasında kapatacağa benziyoruz.

Bu gidişle yüzde 9'a da ulaşabilir, hatta bir miktar aşabiliriz. Marjı biraz daraltalım, yüzde 8.50 ile yüzde 9.00 arası bir gerçekleşme makul görünüyor. Hatta yüzde 8.50'nin altında kalmayı başarı olarak bile değerlendirebiliriz.

Tüm yazılarını göster