Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında son birkaç yıldır yaşanan gerilim hala devam ediyor. Hollanda, İsviçre derken Almanya’yla gerilen ipler kopma noktasına gelmiş durumda. Ancak siyaseti değil de ekonomiyi göz önüne alırsak durumun her iki taraf için iç açıcı olacağını söylemek zor. Örneğin Almanya’nın Türkiye’nin sanayi tarihinde köklü bir geçmişi var. Asırlık yatırımlar söz konusu. Bu kadar derin olan ilişkilerin sayısal yansıması da çok güçlü.
Peki son birkaç aydır hızla kan kaybeden siyasi ilişkiler ekonomiyi etkiliyor mu?
Etkiliyor...
Özellikle Türk üreticileri...
Bu süreçte iyi haberler de geliyor aslında. Örneğin mart ayında Alman milyarder Klaus-Micheal Kühne’nin yönettiği lojistik şirketi Kühne-Nagel’in, Türk lojistik şirketi Zet Farma'yı bünyesine katması, geçtiğimiz ay yapılan milyar dolarlık Türkiye'nin ilk YEKA ihalesini Türkerler ve Kalyon Grubu ile Alman Siemens’in kazanması gibi…
Bu işlemlere iki işbirliği daha eklendi. Almanya’nın önemli ambalajlama şirketlerinden Treofan ve Actega Terra…
Her iki şirkette Türkiye pazarına girme kararı aldı. İki Alman şirketin ortaklık yaptığı firma ise Türk şirketi Köylü Matbaa Makinaları…
Almanya’nın Raunheim merkezli Treofan’ın CEO’su Walter Bickel, firmanın internet sitesinde yaptığı bu işbirliği anlaşmasıyla ilgili olarak “Ortaklığın dinamik Türk pazarındaki büyümemizi daha da teşvik etmesini bekliyoruz" diyor.
40 yıllık geçmişi olan Treofan Group’un Almanya dışında İtalya ve Meksika’da üretim tesisi bulunuyor. Bu tesislerde 1.100 kişi istihdam ediliyor.
Türk şirketi Köylü ile işbirliği alan diğer Alman firma olan Lehrte merkezli Actega Terra’nın ise 200’e yakın çalışanı var. Bu şirket ise 55 milyon euro satış yapıyor. Ürünleri 65 ülkede satılıyor.
Berlin-Ankara arasında havalar soğuk olsa da işadamlarının attığı iş birliği imzaları geçmişteki sıcak günleri hatırlamamızı sağlıyor.
***
Hyundai’den Ford’a, Mercedes’ten Fiat’a dünyanın önde gelen otomotiv firmalarının üretimine ev sahipliği yapıyor Türkiye. Avrupa’nın Detroit’i kabul edilen Türkiye, uzun yıllardır elde ettiği üretim deneyimini şimdilerde kendi markasına taşımayı hedefliyor. Yerli imkanlarla üretilecek olan ve yakın dönemde vitrine çıkacağı ifade edilen milli otomobil hikayesi işte bu birikimin sonucu. Bundan yarım asır önde Devrim markasıyla başlayan bu serüven son birkaç yıldır tekrar diriltmek isteniyor.
Milli imkanlarla hayata geçmesi hedeflenen otomobil üretimi gündeme geldiğinden bu yana yerlilik konusu en fazla tartışılan konuların başını çekiyordu.
Özellikle motor konusu…
Mesan halk arasında çok fazla tanınmasa da iş dünyasının yakından bildiği bir firma. 1979 yılında kurulan şirket, Silivri’deki fabrikasından dünyaya kilit ihraç ediyor. Türkiye’de pazar lideri olan şirket dünyada ise ilk 3’te yer alıyor. Ulusal ve uluslararası anlamda 15 farklı patenti olan firma bu konuda oldukça iddialı. Mertöz’ün verdiği bilgilere göre Mesan, patent konusunda Alman firmalarının önünde yer alıyor.
Silivri'deki üretim tesisini genişleteceklerini söyleyen Mustafa Mertöz, ekim ayında 22 bin metrekarelik ilave tesislerinin devreye gireceği bilgisini veriyor. Mertöz, “Böylelikle Silivri bölgesinde toplamda 35 bin metrekare kapalı alana sahip olacağız. Tesisin inşasına yaklaşık 10 milyon dolar harcadık. Önümüzdeki dönemde ise 5 milyon dolarlık makine ve teçhizat yatırımı daha yapacağız. Toplamda da 35 bin metrekarelik kapalı alanda faaliyet göstermiş olacağız” diyor.
Türkiye’deki projelerinin genellikle telekom ve askeriye gibi devlet kaynaklı olduğunu, en son MOBESE kayıt sistemlerinin kilitlerini yaptıklarını anlatan Mertöz, “Özelliği; hafif vandal dedikleri WK2 adındaki bu sistem ile kilit tornavida, pense, keski tarzı el aletleriyle 15 dakika açılamıyor. Dünyanın birçok yerinde internet alt yapılarıyla ilgili elektronik kilitleme sistemleri de üretiyoruz” diyor. 5 yıllık projeksiyonda yeni ve inovatif çözümlerle kullanıcının karşısına geçeceklerini söyleyen Mertöz, yeni elektromekanik çözümler sunacaklarını ve tasarım güçlerini kullanarak rakiplerinin önüne geçmeyi hedeflediklerini dile getirdi. Yaptıkları ihracatın kilogram değerinin 8,2 dolar civarında olduğunu kaydeden Mertöz, “Bunu 3 yılda 15 dolar seviyelerine çıkarmak istiyoruz” diye konuşuyor.