Trafikteki sigortasız araçlar mayın gibi

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Kaza tespit tutanağı uygulaması sonrası kolluk kuvvetlerimizin yükü hafifledi. Trafiğin akışını nasıl etkiledi bilemeyeceğim ama sigorta şirketlerinin ödediği hasarlarda ciddi artışlar söz konusu. İki kağıt parçası değil mi? İster otoparkta kaza yaptım de, ister dayının arabasına vur, kaza yaptım de. Uygulamanın başlamasından bu yana trafikteki neredeyse bütün araçlar geriye dönük tüm hasarları bu yolla tamir ettirdi. Bu nedenle oto sigortalarındaki zarar arttıkça artıyor. Şirket yöneticileri bu yükselişin bir yerde doyum noktasına erişeceğini ve ibrenin düşüş eğilimine gireceğini düşlüyor. Ama henüz bu yönde bir işaret görünmüyor.

Bütün kazaları trafik sigortasından ödeten vatandaşlarımız, yavaş yavaş yenilemeleri geldiğinde sürprim, yani zamlı primlerle tanışmaya başladı. 200 TL civarında ödeyeceği primi 300 TL veya daha fazlası olarak ödediklerinde akılları başlarına gelecektir sanırım.

"Trafik sigortasına bakan yok"

Geçtiğimiz hafta içerisinde bir acente dostum ile sohbet ederken trafikteki sigortasız araçlardan konu açıldı. Gerçekten Tramer'in başarılı uygulamaları sonrasında trafikteki sigortasız araç sayısında büyük bir azalma var. Fakat sigortasız birçok araç trafikte tehlike saçmaya devam ediyor. Acente dostumun önerisi ise bu konuda şöyle; Kolluk kuvvetlerinden bu konuda bize bir hayır yok. Çevirmelerde ehliyet, ruhsata bakılıyor. Trafik sigortası var mı? diyene bakana pek rastlamıyorum. Tramer'in kayıtlarından ise hangi araç sigortalı hangi araç sigortasız çok kolay tespit edilebiliyor. Peki o zaman biz neden bu araç sahiplerine birer yazı gönderip sigortalarını yaptırmalarını hatırlatıp, birtakım zorlayıcı önlemler almıyoruz. Çünkü trafikteki EDS uygulamalarında artık evlere kadar sürücülerin yakışıklı fotoğrafları ile cezalar birlikte geliyor. Biz de sektör olarak artık kendi işimizi kendimiz takip etmeliyiz diye düşünüyorum.

"Hem alkollü, hem trafik sigortası yok"

Bu konu ile ilgili bir örnek vermek isterim. Denizli'den Ali Kaplan isimli okurum bir konu iletti bana ben işin içinden çıkamadım. Konu şöyle; Ali Kaplan kendisine yeşil yandığı sırada geçerken yine kırmızı yanan taraftan bir araç gelip otomobiline çarpmış. Kazada yaralanma da var. Ali Kaplan inip bakmış ki karşı taraf alkollü. Hemen polisi aramış. Polis gelmiş evrakları istemiş, karşı tarafın zorunlu trafik sigortası da olmadığı ortaya çıkmış. Polis memuru kimin yeşilde kimin kırmızıda geçtiğini tespit edemeyeceği için rapor tutmuş ve kaza oranlarını yüzde 50-50 yazmış. Ali Kaplan'ın elinde karşı tarafın alkollü olduğu ve trafik sigortasının olmadığını gösteren belgeler var. Doğru sigorta şirketine gitmiş. Sigorta şirketinden aldığı cevap "bizim de yapacağımız bir şey yok mahkemede hakkını arayacaksınız" olmuş. Ama Ali Kaplan'ın sigorta şirketi rapora istinaden karşı tarafın yüzde 50 hasarını ve yaralanmalar ile ilgili hasarı ödemiş. Ama Ali Kaplan'ın otomobilindeki 6.000 TL'lik hasar kimse tarafından karşılanmamış. Mahkemeye başvurmaya kalktığında da aracın üzerinde birçok ipotek olduğu ortaya çıkmış. Ali Kaplan şaşkın. Ne yapacağını bilmiyor, benden yardım istedi. Ben de yardım edemedim. Çünkü güvence hesabı sadece bedeni zararları tanzim ediyor. Ali Beye ben de "keşke kaskon olsaydı" otomobilin tamir edilir, sigorta şirketi kimden rücu edecekse etsin karışmazdın demek zorunda kaldım.

Şu sorular da aklımda kaldı …

- Polis memuru alkollü sürücüye bir işlem yapmadı mı?

- Zorunlu trafik sigortası olmadan trafiğe çıktığı için bir işlem yapılamaz mıydı ?

-  Polis memuru bir taraf hem alkollü, hem de trafik sigortası yokken kırmızı ışıkta da geçmiş olabileceğini göz önünde bulundurmamış ve ortadan bir karar vererek kusurları yüzde 50-50 vermiş orasını da pek anlayamadım.

Demek ki yollarda böyle gezen yüzbinlerce araç olabilir. Bu işe gerçekten bir formül bulunmalı diye düşünüyorum…

Tüm yazılarını göster