Trafik Sigortası fiyatları daha da artacak!

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com
 
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, son yıllarda tahminlerde büyük isabet kaydediyor. Yarın kar gelecek deniyor, ertesi gün bahsedilen saatte kar başlıyor. Vatandaşlarımız tedbirini alıyor. Sokağa çıkmıyor, zincir takıyor. Telefon ile bir tehdit aldığınızda ya saklanırsınız ya da kaçarsınız, ne bileyim... Şimdi sektör yöneticileri ulusal basına demeç veriyor: "Zorunlu Trafik Sigortası'nda zarar ediyoruz, fiyatları yükselteceğiz." Bir de arkasına ekleniyor: "Ama bakın kaç senedir zarar ediyorduk zaten." Şimdi bu haberleri okuyan vatandaş ne yapsın, kaçacak yeri yok. Trafik sigortası zorunlu, yaptırmazsan olası bir kazada direkt suçlusun.  Yaptırsan 5 - 8 bin TL prim ödeyeceksin... Hele bir de ticariysen yıllık kâr gitti. 
 
Ulusal basında yapılan haberlerin yorumlarını okuyorum. Herkes şirketleri, servisleri, yedek parçacıları, eksperleri suçluyor. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki,  Zorunlu Trafik Sigortası, olası kazada karşı aracın ve kişinin mağduriyetini karşılar. Kaskoda ise her iki tarafın da hasarları kapsam dahilinde. Bunlar karıştırılmamalı.
 
8 bin TL prim olur mu?
 
Zorunlu Trafik Sigortası'ndan şirketlerin, özellikle kaza tespit tutanağı uygulaması sonrası zarar ettikleri doğru. Bu dönemde amca yeğene, dayı kuzene çarptı gösterilip araçlardaki bütün hasarlar sigorta şirketlerine tamir ettirildi. Üstelik 200-300 TL pirim ödenen Zorunlu Trafik Sigortaları ile... Ne o doğruydu ne de bugün istenen 8 bin TL doğru. Uygulama sektördeki fiyat rekabeti nedeniyle doğru riske doğru fiyat verilememesinden kaynaklanmıştı. Sigortalı da bundan faydalanmayı bilmişti. Hazine, bunu eşik uygulaması ile kontrol de ediyordu.  Hazine bu eşik uygulaması ile fiyat düşürmek isteyen büyük şirketlere engel olmak ve küçük şirketleri korumak istiyordu. Büyük şirketler 2012'de rekor zararlar açıklayınca, Hazine'de "Şimdi ne haliniz varsa görün" dedi.  Fiyat rekabeti tersine döndü. 
 
Şirketleri asıl zarar ettiren kaporta boya içeren kazalar değil, bedeni zararlar. Buradaki teminatları da yükselten Hazine. Bu uygulama AB normlarına getirmek için yapılmıştı, ama primler AB normlarında olmadığı için zarar kaçınılmaz oldu. 2003 yılında bugünkü paraya göre 30 bin TL olan ölüm ve sakat kalma teminatı, bugün 250 bin TL çıkarılmış. Tazminatlar neredeyse yüzde 80 artmışken, primlerin o kadar artmadığı bir gerçek.  Hazine, serbest piyasa hükümlerini uygulamaya çalışıyor, ama sigorta sektörünün bir ortası olmadığı açık... Ya çok altına ya çok üstüne... 
 
Artık tokmak da elinizde!
 
Hazine, şu anda toplumdan gelen bu tepkilere ne cevap vereceğini düşünüyor olmalı. Ama şu bir gerçek ki, sektör kamuoyuna bu mesajları verirken biraz daha dikkatli olmalıydı. "Kaç senedir zarar ediyoruz, şimdi Hazine serbest bıraktı biz acısını çıkaracağız" anlamına gelen beyanatlar yerine, "Fiyatlar üstlenilen teminatlara göre çok düşüktü, bundan sonra çok kaza yapandan çok, az kaza yapan sigortalıdan az prim alacağız" denmeliydi.
 
Vatandaşlar bu kadar tedirgin edilmeseydi. Tüketici gözünde zaten sevilmeyen sektör, çok daha sevimsiz hale getirilmeseydi. Yıllarca "davul bizde, tokmak başkasının elinde" denilmişti. Şimdi davulda tokmak da ellerinde, çıkan gürültü herkesi sağır edecek. Bu arada bu fiyatlardan sigorta yaptırmaktan kaçanlar da caddelerde bomba gibi dolanacak. Allah korusun...
 
Tüm yazılarını göster