Trabzonspor liderliği sevdi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Bu sezon ligde fırtına gibi esen Trabzonspor, istediği ritmi yakalayamayan Konyaspor'a konuk oldu. Maça iyi başlayan Karadeniz ekibi 17. dakikada Umut Bulut'un attığı golle skoru lehine çevirdi. Fakat çıkış arayışında olan Konyaspor 26 ve 28. dakikalarda golcüsü Veysel Cihan'ın ayağından bulduğu iki golle öne geçti. Beklemediği bir skorla karşı karşıya kalan Trabzonspor ilk yarıyı mağlup kapattı.

İkinci yarıda ise farklı bir Trabzonspor vardı. Üst üste yediği iki golle şaşkınlaşan bordo mavililer, galip gelmek için ellerinden geleni sahaya yansıttılar. Gençlerbirliği'nden bu sezon transfer edilen forvet oyuncusu Isaac Promise ilk yarıda Veysel'in yaptığı gibi 57 ve 59. dakikalarda ardı ardına iki gol bularak  takımına galibiyeti getirdi. Yattara'nın gidişiyle birlikte ne yapacağı merakla beklenen Trabzonspor bu sonuçla puanını 16'ya yükselterek liderliğini sürdürdü. Yeni sezona çok sayıda transfer ile giren Trabzonspor'un ilk 11'i için "oturdu" kelimesini kullanabiliriz. Bordo-mavili takımın teknik direktörü Ersun Yanal, Antalyaspor karşısında da hemen hemen beklenen bir 11'i sahaya sürdü. Kalede Tolga ile maça başlayan Yanal, savunmayı Song, Egemen, Serkan ve Tayfun dörtlüsüyle oluşturdu. Orta sahada Hüseyin, Selçuk, Colman ve Isaac'e şans veren Yanal, ileri uçta Gökhan ve Umut ikilisini görevlendirdi.

Maçın en dikkat çekici yanı Konyaspor teknik direktörü Giray Bulak'ın (skor üstünlüğü kendi takımına geçtikten sonra) futbolcularının geriye yaslanmasını önlemek için sarf ettiği ekstra çabaydı. Sıklıkla büyük takımlara karşı kaybedilen puanların sorumlusu olarak "geriye çekilme" ve "skoru koruma" içgüdülerini gösteriyoruz. Bu karşılaşmadan sonra Giray Bulak'ı hatalı bulanlar elbet olacaktır ancak Konyaspor'un girdiği pozisyonlar gol olsa ve yeşil-beyazlılar maçı kazansa bu kez Giray Hoca'yı göklere çıkartacakların da aynı kişiler olacağını unutmamak lazım. Konyaspor neyi yanlış yapmıştır? Avrupa maceralarımızda sıklıkla önümüze çıkan gerçek şüphesiz yeşil-beyazlılar için de geçerli. Atak yaparken bir yandan savunabilmeyi maalesef ki hiçbir takımımız beceremiyor. Trabzonspor'un arka arkaya bulduğu kontrataklar adeta bunun kanıtı gibi. Bordo-mavili cephede ise son haftalarda yenen gollerin sayısındaki artış kafaları kurcalıyor. Oysa yukarıda da bahsettiğimiz gibi Ersun Yanal'ın son maçlarda sahaya sürdüğü on bir neredeyse sabit. Problemin temel kaynağı; bilhassa Isaac'in takıma monte edilmesinden sonra hücumda 4-3-3 formasyonuna dönülmesiyle açıklanabilir. Keza Yattara'nın varlığında da bu yönde defansif kaygıların duyulduğunu biliyoruz. Ataklarda çoğu zaman geride emniyeti sağlamakla görevlendirilen Hüseyin stoperlere yakınlaşırken aynı zamanda Gökhan, Umut ve Isaac'in ileri uçta gol kovalaması, göbekte rakibe geniş bir alan bırakıyor. Bu alanı doğru kullanabilen takımların Trabzonspor kalesinde tehdit yaratması her zaman mümkün. Colman ve Selçuk'un bu alandaki mücadeleleri Hüseyin'den destek gördüğünde çok verimli oluyor ama bahsettiğimiz geniş alan aynı zamanda rakip takımlar için "acil çıkış kapısı" vazifesi de görüyor. Ersun Yanal önümüzdeki haftalarda bu sorunun halline yönelik adımlar atabilir. Her şeye rağmen 6 haftada 16 puan toplayıp yalnızca 2 puan kaybeden Trabzonspor'un (yeniden yapılanma handikabına rağmen) hakkını teslim etmek gerek. Bu çarpıcı başlangıç bordo-mavili camianın yıllardır özlediği şampiyonluk iklimini yaşaması adına güzel. Ufuktaki tek tehlike "Ersun Yanal takımlarında 8 ya da 10. haftadan sonra düşüş gözlenir" saptamasının gerçekleşme olasılığı.

"Batuhan milli takımda olmalı" demiştik, oldu!

Millilerimizin 10 Eylül'de Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynadığı ve sahadan 1-1 beraberlikle ayrıldığı Belçika maçı hepimizde hayal kırıklığı yaratmıştı. Hatırlayacaksınız o maç sonrası kaleme aldığımız yazıda kapalı ve kalıplı Belçika savunmasını aşmakta zorlandığımızı saptamış ve hiç olmazsa kenarda bir "pivot santrfor" bulundurmanın millilerimize bu tür maçlarda fayda sağlayabileceği yönünde fikir jimnastiği yapmıştık. Bu anlamda "Belçika beraberliği sürpriz mi?" başlıklı yazımızın en ilginç bölümü ise şöyleydi:

"Belçika karşısında millilerimizin sergilediği hücum kısırlığı ve sağlam Belçika savunmasını aşmaktaki sıkıntımız, belki de Türk futbolu adına farklı bir tartışmayı başlatmayı gerektiriyor. Dünya futbolunda on yıl önceki önemini kaybetmiş olsa da kimi zaman tüm takımlar "pivot santrfor" ihtiyacı hissediyorlar. Biz Hakan Şükür'ün etkinliğini kaybetmesinden sonra bu dosyayı rafa kaldırdık ama Belçika önünde bu tip bir santrfora sahip olsak oyunun gidişatını değiştirebilirdik. Bu noktada Türk futboluna büyük hizmetleri dokunmuş Hakan Şükür'ün başarılarını yenileyebilecek hatta belki de onu geçebilecek potansiyel bir yıldız adayına, Batuhan Karadeniz'e dikkat çekmek isterim. U21 takımıyla başarılı bir grafik çizen Batuhan, Wayne Rooney ve Theo Walcott'un 17 yaşlarında milli takım forması giydiği futbol dünyasında neden A milli formayı giymesin? Bunun için hiçbir fizik eksiği bulunmayan genç golcünün önündeki tek problem mental olarak hazırlanması. Bu konuda hem Beşiktaş Kulübü'ne hem de milli takım teknik heyetine görev düşüyor. Oyun yapısı ve fizik özellikleri itibariyle Batuhan üzeri hiç düşünmeden çizilebilecek oyunculardan biri değil."

2010 Dünya Kupası eleme grubu maçında 11 Ekim'de İstanbul'da Bosna-Hersek'le, 15 Ekim'de deplasmanda Estonya ile karşılaşacak A Milli Takım'ın kadrosu 4 Ekim'de Fatih Terim tarafından açıklandı. Açıklanan kadroda şu futbolcular yer alıyor:

Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Serdar Kulbilge (Kocaelispor), Tolga Zengin (Trabzonspor)

Savunma oyuncuları: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Serdar Kurtuluş (Beşiktaş), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Servet Çetin (Galatasaray), Ceyhun Gülselam (Trabzonspor), İbrahim Kaş (Getafe), Gökhan Zan (Beşiktaş), Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Çağlar Birinci (Denizlispor), Uğur Boral (Fenerbahçe)

Orta saha oyuncuları: Gökdeniz Karadeniz (Rubin Kazan), Kazım Kazım (Fenerbahçe), Aydın Yılmaz (Galatasaray), Ayhan Akman (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mehmet Topuz (Kayserispor), Caner Erkin (CSKA Moskova), Arda Turan (Galatasaray)

Hücum oyuncuları: Halil Altıntop (Schalke 04), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Batuhan Karadeniz (Beşiktaş), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Mehmet Yıldız (Sivasspor)

Elbette ki bu durum Batuhan'ın formayı sırtına geçirip ilk maçtan sahaya çıkacağı ve atacağı gollerle milli takımı sırtlayacağı gibi bir anlam taşımıyor. Ancak A Milli'lerle birlikte kampa katılmak, o havayı solumak ve Fatih Terim yönetiminde kariyerinde yeni basamak çıkmak genç golcü için çok yararlı olacak. Benim Batuhan hakkında emin olduğum şey, kafasını futbola verir ve magazinel bir kişilik olmaktan kaçınırsa Türk futbol tarihinin en büyük golcüleri arasına adını yazdırabilecek potansiyele sahip olduğudur.

Tüm yazılarını göster