Toraman attı şampiyonluk geldi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Denizlispor - Beşiktaş karşılaşmasının 63. dakikasında İbrahim Toraman takımını 2-0 öne geçiren golü ağlara gönderdiğinde, siyah-beyaz gönüller haftalardır set çektikleri şampiyonluk coşkusuna daha fazla direnemediler. Yüzüncü yılda lige konulan ezici ağırlık ve bu ağırlığın doğal sonucu olarak yaşanan şampiyonluk sonrası "post travmatik stres bozukluğu" semptomları gösteren camia, uzun süreli bir inzivaya çekilmiş ve bu dönemde yaşanan başarısızlıklar yüreklere gömülerek üzeri Beşiktaş sevgisiyle örtülmüştü. Son dönemde yazılı ve görsel basındaki neredeyse her platformda "Helal olsun Beşiktaş seyircisine! Takımlarını ne de güzel destekliyorlar." yorumları yapılırken, aslında stattan çıkan ve kükremeyi andıran o gürültünün yaklaşık 6 sezonluk bir isyanın dışa vurumu olduğunu bilecek kadar durumun farkında olanlardan birisi de bendim. Çünkü Beşiktaşlılığın özündeki isyan ve direnişe defalarca şahit olmuş, tribün şovlarını "sosyal faaliyet" statüsünden çok "aşk" temeline oturtmam gerektiğini evvelce öğrenmiştim. Bahsettiğim isyan ve direnişin tribünler dışında tamamen kontrollü şekilde yönlendirilmesi gerektiğini ise en güzel şekliyle bu sezon gördük. Ligin ilk yarısı bitip de Beşiktaş yönetimi barkovizyon gösterisi eşliğinde federasyona, hakemlere ve yayıncı kuruluşa veryansın ettiği zaman siyah-beyazlı takımın puanı 28. klasmandaki yeri altıncılıktı.  O günlerde kaleme aldığım ve "mayıncı kuruluş" başlığı ile bu köşede yayınlanan yazımda bakın duruma nasıl yaklaşmışım:

"Protestoyu yapanlara sorsanız size yayıncı kuruluşun aslında takımın şampiyonluk yoluna mayın döşemekle görevli "mayıncı kuruluş" olduğunu ikna için ceplerinden bir yığın argüman çıkaracaklardır. Pozisyon istenilen sayıda ekrana gelmemiştir, sarı kartın kırmızıya dönmesi gerektiği vurgulanmamıştır, ofsayt çizgisi yamuk (!?)*** çizilmiştir, pieroda Hierro ne aramaktadır, başkan burnunu karıştırırken neden ekrana getirilmiştir? Aslında egzajere biçimde anlattığım tüm bu argümanlar taraftarın takımına konduramadığı tozu yayıncı kuruluş üzerine silkelemesinden başka bir şey de değildir. Lige kötü başlayıp ard arda puanlar kaybeden takım hele bir de hakem hatasına kurban gitmişse yayıncı kuruluşun o hafta stüdyoyu ateşe verip "Türk futbolunda yangın var" başlıklı açık oturumlar düzenlemesi gerekir. Aksi halde o kuruluş taraflıdır, kutsal ittifakçıdır, düzenin adamlarıyla doludur. Ama her ne hikmetse o problemli takım ilerleyen haftalarda formunu bulup klasmanda basamakları üçer üçer çıkmaya başlayınca o ilk haftalarda gördüğümüz "algıda seçicilik" yerini tatlı bir endorfin sarhoşluğuna bırakır. Tabi durumu "yayıncı kuruluşu nasıl hizaya getirdik ama" şeklinde açıklayan paranoya şampiyonu taraftar modeli de ülkemizde bolca mevcuttur."

Peki, Beşiktaş camiasında şampiyonluk sevinci doyasıya yaşanırken ben bunları neden yazıyorum? İlk yarıyı (16 hafta) 28 puanla kapatan bir takım toplamda 71 puan toplayıp şampiyon oluyorsa demek ki bahsettiğimiz takımda bir şeyler değişmiş ve 18 maç / 43 puanlık performans da bu şekilde yakalanmıştır. Beşiktaş yönetiminden hiç kimse kalkıp da "İlk yarı sonunda gösterdiğimiz tepki ile federasyonu da hakemleri de yayıncı kuruluşu da hizaya getirdik." görüşünü savunamayacağına göre doğruyu başka yerlerde aramak gerekiyor. Sakın o doğru Beşiktaş yönetiminin susmayı ve sadece işini yapmayı seçmesi olmasın? Takımın idaresini Mustafa Denizli'ye bırakmak ve transferde "ismi duyulmadık cevherlerden" (!) vazgeçip 24 kez Almanya Milli Takım formasını terletmiş Ernst gibi yaşından öte kimsenin eleştiri getiremeyeceği Yusuf gibi isimleri Beşiktaş'a kazandırmak (eski Beşiktaş yönetimi göz önüne alındığında) hiç de azımsanmayacak bir değişim. Eskiden haftada minimum üç kez Yıldırım Demirören, Kenan Öner ya da Levent Erdoğan'ın ağzından "irrite" basın açıklamaları okurken son dönemde tam aksi istikamette sergilenen duruşun da gelen başarıda etken faktörlerden biri olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum Yıldırım Demirören bu köşede en fazla eleştirdiğimiz isimlerden biri olmuştur. Ancak kendisinin özellikle ligin ikinci yarısından itibaren çizdiği profille beni şaşırttığını ve alkışı hak ettiğini de belirtmem gerekiyor.

Şimdilerin modası "Fenerbahçe ve Galatasaray kötüydü, o yüzden Beşiktaş şampiyon oldu." ya da "Beşiktaş zaten 6 senede bir şampiyon oluyor." cümleleriyle dâhiyane (!) futbol saptamaları yapmak. Zaten bir takım şampiyon olduğunda kalan 17 takımdan iyi olduğu için şampiyon oluyor. Üstelik bahsettiğimiz bu takım hem kupayı hem de ligi kazanıyor. 6 senelik ara için ise yukarıda bahsettiğim yönetimsel yanlışları tartışmak gerekiyor. Yıldırım Demirören için asıl zorlu periyot şimdi başlıyor. Beşiktaş Başkanı etrafını saracak menajerlere kalıp ismini ilk kez duyduğumuz futbolcuları transfer etmeyi sürdürürse bir altı sene daha Beşiktaş camiasına çile çektirir. Yok, eğer kendi kendine de olsa transferlere en azından "milli olma şartı" getirir ve ligin ikinci yarısındaki hareket tarzına devam ederse "Beşiktaş 6 senede bir şampiyon oluyor" diyenler de cümlelerini yutmak zorunda kalırlar. Gelen günler Beşiktaş'a neler getirecek merak ediyorum.

Siyah-beyazlıların 13. şampiyonluğunu can-ı gönülden kutluyorum.

HAFTANIN MAÇI

(Galatasaray - Sivasspor)

Kadro Değeri       Yaş Ortalaması

Galatasaray  :  110.500.000 Euro (30 Futbolcu)  Galatasaray  : 26,0

Sivasspor  :    34.050.000 Euro (24 Futbolcu)  Sivasspor  : 27,6

Sivasspor'a Arda dur dedi

Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi mücadelesindeki iddiasını sürdürmek amacıyla Ali Sami Yen Stadına çıkan Sivasspor, Arda Turan engeline takıldı. Bir hafta önce oynanan Beşiktaş derbisinde futboluyla parmak ısırtan Arda, Sivasspor önünde de performansıyla alkışı hak etti. Karşılaşmanın 12. ve 82. dakikalarında attığı iki golle Galatasaray'ı galibiyete taşıyan yıldız futbolcu, Bülent Uygun'un yine takımının üstüyle başıyla fazlaca oynadığı haftada Sivasspor'a bitirici darbeyi vurdu. Hatırlanacağı gibi maçtan önce bu karşılaşmaya ilişkin görüşlerimizi açıklamış ve formda hücum hattıyla Galatasaray'ın bir adım önde olduğunu belirtmiştik. Hatta o yazıda Nonda ile 4-4-2 oynamanın verimsizliğinden de bahsetmiştik ki, Nonda Sivasspor önünde kaçırdığı gollerle bizi haklı çıkardı. Sivasspor için söylenecek fazla şey yok. Başarılı bir sezon geçirdiler ancak hedefe kararlı biçimde yürümeyi beceremediler. Şimdi Şampiyonlar Liginde onları çok zorlu rakipler bekliyor.

TEKNİK ANALİZ

(Trabzonspor - Fenerbahçe)

Trabzon'da tarih tekerrür etti

Açık söyleyeyim karşılaşma öncesi Trabzonspor'u Fenerbahçe önünde favori görenlerden birisi de bendim. Karşılaşmayı ve Trabzonspor'un futbolunu izledikten sonra tarihin tekerrüre ne kadar meyilli olduğunu bir kez daha anladım. Maçta skor avantajını ele geçiren Trabzonspor, tıpkı seneler önce şampiyonluğu kaybettiği maçta yaptığı gibi kalan dakikaların gerilimini taşımakta oldukça zorlandı. Trabzonspor'un gol sonrası kontratak futboluna dönüş yapması belki onlar için doğru bir karardı ama gelişen ataklarda futbolcuların yaptıkları egoist seçimler maça Fenerbahçe'yi ortak etti. Klasik 4-4-1-1 dizilişinde oynayan sarı-lacivertliler, 4-1-3-2 ile orta sahasında zaaf gösteren Trabzonspor'a karşı kolay top çevirdiler. Önce beraberliği yakalayıp maç biterken de Trabzonspor'un Şampiyonlar Lig'i planlarını suya düşürdüler.

Konyaspor yıkıldı

Turkcell Süper Lig'de küme düşen son takım Konyaspor oldu. Konyaspor evinde oynadığı maçta Ankaraspor'u 3-0 mağlup etse de diğer maçlardan gelen sonuçların ardından ligden düşen üçüncü takım oldu. Konya Atatürk Stadı'nda oynanan ve ilk yarısı golsüz eşitlikle sona eren karşılaşmada yeşil-beyazlıların golleri 53. dakikada Poljak, 65. dakikada Bülent Bölükbaşı ve 86. dakikada Erdal'dan geldi. Üçlü averaj sonucunda Konyaspor, Hacettepe ve Kocaelispor ile birlikte Turkcell Süper Lig'e veda etti.

Gençlerbirliği öldü öldü dirildi

Turkcell Süper Lig'de kümede kalma mücadelesi veren Gençlerbirliği, ligde herhangi bir amacı kalmayan Kayserispor ile karşılaştı. Ankara ekibi sahadan 4-0 mağlup tamamladı ancak Antalyaspor'un kazanmasıyla averajla ligde kalmayı başardı. Maçın gollerini 11, 20 ve 45. dakikada Purovic ve 55. dakikada penaltıdan Olembe kaydetti. Antalya'dan gelen gol haberi ile heyecanlanan ve kümede kalma yolunda bir anda şans bulan Gençlerbirliği'nde, teknik direktör Samet Aybaba fenalaşarak ambulansa alındı.

Djehoua'dan hayat öpücüğü

Turkcell Süper Lig'de oynanan 34. hafta karşılaşmasında Mehmet Özdilek'in yönettiği Antalyaspor, sahasında Ankaragücü'nü konuk etti ve maçtan 1-0'lık galibiyetle ayrılarak, ligde kalmayı başardı. Antalyaspor'a 3 puanı getiren gol, maçın 72. dakikasında Djehoua'dan geldi. Bu sonucun ardından Antalyaspor ligi 40 puanla 12. sırada tamamladı. Ankaragücü ise 39 puanla 13. sırada yer aldı. Mehmet Özdilek, maçın ardından yaptığı açıklamada oyuncularının maça gergin ve stresli çıktıklarını söyledi.

Bursa vize alamadı

34. hafta karşılaşmasında Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda Bursaspor İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a konuk oldu. Bursaspor mücadeleyi 1-0 kazanarak sezonu 3 puanla kapattı. Maçın tek golünü ise Bursa cephesinde 18. dakikada Tuna Üzümcü kafa ile attı. Puanını 58 yapan Bursaspor ligi 5. sırada tamamladı ve haftalardır kovaladığı Avrupa Ligi vizesini alamadı. Yeşil-Beyazlılar maç öncesi karşılaşmada rakibini yenerek öncelikle puanını 58'e çıkarmayı, ardından da Fenerbahçe ve Galatasaray'dan gelecek haberi bekliyordu.

Gaziantep'te dostluk maçı

Sezonun son haftasında oynanan Gaziantepspor-Eskişehirspor mücadelesi 1-1 beraberlikle sonuçlandı. Konuk ekibin Yolua ile öne geçtiği karşılaşmada, Beto skoru belirleyen isim oldu. Bu sonucun ardından Gaziantepspor, Turkcell Süper Lig'de 2008/2009 sezonunu 47 puanla tamamladı. Eskişehirspor ise ligi 40 puanla noktaladı. İlk yarısı golsüz eşitlikle sona eren maçta, konuk takımı öne geçiren gol, karşılaşmanın 53. dakikasında Souleymane Youla'dan gelirken, Gaziantepspor'un beraberlik sayısını 71. dakikada Beto kaydetti.

Veda maçı Kocaeli'nin

Turkcell Süper Lig'de 34. haftanın açılış maçında Hacettepe ile Kocaelispor karşı karşıya geldi. Ankara 19 Mayıs Stadı'nda oynanan karşılaşmayı yeşil-siyahlı ekip 4-0 kazandı. Küme düşmeyi garantileyen iki iddiasız takımın maçında gülen taraf Kocaelispor oldu. 17. sıradaki Kocaelispor 2008-2009 sezonunda Turkcell Süper Lig'e 29 puanla, Hacettepe de 22 puanla ve son sırada veda etti. Gol krallığında iddialı Taner Gülleri bu maçta gol kaydına muvaffak olamayınca sezonu 18 golle tamamlayarak tacı Milan Baros'a kaptırdı.

HAFTANIN TAKIMI : Beşiktaş

HAFTANIN İNCİSİ : "Futbolcularıma sadece 'Yazıklar olsun' diyorum." İlhan CAVCAV

KARE AS   : İbrahim Toraman (Beşiktaş)

     Arda Turan (Galatasaray)

     Milan Purovic (Kayserispor)

Daniel Güiza (Fenerbahçe)

GOL KRALLIĞI  : 20 Gol - Milan Baros (Galatasaray)

18 Gol - Taner Gülleri (Kocaelispor)

15 Gol - Gökhan Ünal (Trabzonspor)

14 Gol - Mehmet Yıldız (Sivasspor)

14 Gol - Umut Bulut (Trabzonspor)

13 Gol - Souleymane Youla (Eskişehirspor)

12 Gol - Andre Beto (Gaziantepspor)

11 Gol - Rodrigo Tabata (Gaziantepspor)

11 Gol - Sercan Yıldırım (Bursaspor)

11 Gol - Da Silva Bobo (Beşiktaş)

PUAN

 O   G   B   M    A     Y     P 

Beşiktaş 34 21 8 5 60 30 71

Sivasspor 34 19 9 6 54 28 66

Trabzonspor 34 19 8 7 54 34 65

Fenerbahçe 34 18 7 9 60 36 61

Galatasaray 34 18 7 9 57 39 61

Bursaspor 34 16 10 8 47 36 58

Kayserispor 34 13 11 10 38 26 50

Gaziantepspor 34 12 11 11 46 48 47

İBBSpor 34 12 6 16 37 46 42

Ankaraspor 34 11 8 15 36 42 41

Eskişehirspor 34 10 10 14 45 49 40

Antalyaspor 34 10 10 14 34 42 40

Ankaragücü 34 11 6 17 36 47 39

Denizlispor 34 11 5 18 39 52 38

Gençlerbirliği 34 10 8 16 38 50 38

Konyaspor 34 10 8 16 35 46 38

Kocaelispor 34 8 5 21 47 73 29

Hacettepe 34 5 7 22 24 63 22

Tüm yazılarını göster