Ticarinin teşviki

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com


Ford Otosan geçtiğimiz pazartesi günü yeni ticari aracı Transit’i bantlardan indirdi. Konu hakkında yaklaşık 3 yıl önce bir yazı kaleme almış ve Transit’in ikiye bölüneceğini  belirtmiştim. İkiye bölünmeden kastım,Transit’in rekabette tüketicilerin beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığını, zira yük taşıma ve sağlamlıkta gösterdiği başarıyı, yolcu ve şoför konforu konusunda yakalayamadığını belirtmiştim.

Nitekim, yeni çıkan araçta her iki konuda da ilerleme sağlandığı gözlemleniyor. Ford Transit’ler bundan sonra güç/sağlamlık konusundaki başarısını konfor alanına da taşıyacak gibi duruyor.
Buradan konumuza dönersek, Transit’in tanıtım töreninde basın mensuplarına konuşan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Türkiye’de ticari araç üretiminin teşvik almadığını söylemiş. Ticari araç üretiminde teşvik olmamasının kendilerini üzdüğünü ifade etmiş. Orada bulunmadığım için ajanslardan okuduğum bu yoruma katılmak mümkün değil.

Zira, Türkiye’de ticari araç üretimi çok net bir şekilde devlet tarafından desteklenmektedir. Hatta bazı durumlarda piyasadaki rekabeti bozacak şekilde teşvik verilmektedir.

Biraz daha derine gidelim… Geçen yıl üretilen 1 milyon 189 bin taşıt aracının 639 bini otomobil, 549 bin adedini ise ticari araçlar oluşturmuş. Dolayısıyla Türkiye’nin bir ticari araç üssü olduğundan bahsetmek adetler açısından hatalı olur.

Ancak pazar payı ve etki anlamında durum farklı. Geçen yıl tüm dünyada 59.9 milyon otomobil üretilirken Türkiye bunun yaklaşık yüzde 1’ini üretti. Ticari araçlarda ise dünya üretiminden aldığımız pay yaklaşık yüzde 3 düzeyinde. Üretim istatistiklerinden vergi istatistiklerine geçelim. Türkiye’de hafif ticari araçlarda yüzde 15’lik ÖTV uygulanırken, otomobillerdeki en düşük ÖTV oranı yüzde 37.

Bununla birlikte Transit Connect, Doblo, Fiorino gibi araçların büyük çoğunluğu binek otomobil olarak da kullanılıyor. Bu durum birçok üretici ve ithalatçı firma yöneticileri tarafından rekabeti bozan bir yaklaşım olarak yorumlanıyor.

Hakikaten de bakıldığında ortada bir çarpıklık olduğu kesin. Söz konusu sistem ticareti desteklemek adına hayata geçirilmiş olsa da aslında yerli sanayiciye üstü kapalı bir teşvik getirdiği de aşikar. Bu yılın başına kadar gayet iyi işleyen sistem ticari araçlara yönelik “K Belgesi” alma zorunluluğu ile bir nebze sekteye uğramış durumda. Üreticiler ÖTV artışını ön plana alsalar da 5 puanlık bir artışın nihai fiyatlar üstünde çok büyük bir etkisi bulunmuyor.

Bugün Mercedes, Ford hafif ticari araçlarda daha küçük, daha binek tarzı araçları piyasaya sürme hazırlığındalar. Yenigün’ün yandaki haberde bahsettiği 110 binlik üretim de yine bu küçük sınıfa yönelik olacak. Büyük ihtimalle de tüketiciler bu otomobilleri hem binek hem de ticari amaçla kullanacaklar. Böyle bir yapının içinde ticari araçlar teşvik edilmiyor demek haksızlık oluyor. Eğer Türkiye’de gerçek anlamda bir teşvik ihtiyacı var ise o da hiç hak etmediği halde cari açığın günah keçisi ilan edilen otomobildir. Türkiye’nin ticari araç sınıfında büyüme potansiyeli oldukça
kısıtlıdır. Ticari araçta Türkiye’de yenileme yatırımları hariç, maksimum 200-250 binlik bir ek kapasite gelebilir. Bu rakama Ford’un 110 binlik yeni aracı da dahil. Hadi diyelim ki bugüne kadar hiç ticari üretmeyen firmalar da işin içine girdi bir 100 bin daha ekleyin o kadar…

Mevcut üretilen modeller zaten üst limitinde üretiliyor. Örneğin Doblo. Doblo sınıfındaki Kangoo, Caddy gibi modellerin hepsinin satışı dönemsel dalgalanmalara bağlı olarak 100-150 bin aralığında. Bu adetler de hali hazırda üretiliyor zaten. Siz istediğiniz teşviki verin bunun daha üstüne çıkmanız mümkün değil. Durum böyle olunca, her fırsatta ticari için teşvik istemek otomobile, otomobil üreticilerine ve distribütörlere haksızlık oluyor.

Tüm yazılarını göster