Terörle (turizmle) mücadele!

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

60 milyon ‘paralı ve otele kapanmayan turiste’ ulaşmak için kuralsızlık terörünü de yenmemiz gerekecek... 

★ ★ ★ 

Soğan yiyip çıksan, “Havayı kötü kokutuyorsun!” diye ceza kesecekler nerdeyse Singapur’da... 

Ortak kullanılan alanlarda sigaradan sakıza kadar, atıkları doğal varlıklara zarar verebilecek herşey yasak... Bu nedenle her yer pırıl pırıl... 

★ ★ ★ 

Kurallar uygulamaya yansıdığı için suç oranı da en düşük ülke... 

★ ★ ★ 

Aynı kurallar komşusu Tayland’da da var... 

Ama sadece kural! 

Bangkok’ta kül tablasına dönmüş caddede, sigara içtiğin için neden durdurur 2 polis? 

Çorba parası! 

Dolayısıyla bölgenin suç oranı en yüksek ülkesi... 

★ ★ ★ 

Bırakın Singapur’u, Mısır’da çok iyi niyetle, balıkları beslemek adına denize bir ekmek parçası at bakalım başına ne geliyor? 

O nedenle binbir türlü balığa ev sahipliği yapıyor Mısır’ı çevreleyen denizler ve dalış yapmak isteyen zengin yabancıların ilk tercihi olabiliyor... 

★ ★ ★ 

Almanya’da tur operatörlüğü yapan ve son 20 yılın ikisinde yaz tatilini Türkiye’de geçiren dostumuz sordu soruyu... 

“Yaz tatili için Türkiye’ye gelinir mi?” 

★ ★ ★ 

“Çok ucuz!” diye başladık, “doğal güzellikleri ve iklimi hiçbir yerde yok!” diye bitirdik... 

Ayvalık’tan Anamur’a kadar olan sahil şeridinde, teknelerden restoranlardakilere kadar tüm insanların atıkları eşliğinde yüzme zorunluluğunda olduğumuzu söylemeyi atlamışız! 

★ ★ ★ 

3 yıl önce de Antalya’daki ortağı anlatmıştı... 

“Asayiş görevlileri, turistleri taşıyan, kiralık şoförlü araçları durdurup sorguya çekiyorlar… 

Belgesi olmayan araçları bağlıyorlar… 

Turistleri de ortada bırakıyorlar… 

Huzur için Türkiye’ye gelenleri, huzursuz edip gönderiyorlar… 

Bu uygulamalarla, tatil için Türkiye’yi seçenleri Türkiye’den soğutuyorlar…” 

★ ★ ★ 

Olayın iç yüzü: 

Taksi esnafı, “Belgesiz yolcu taşınıyor!” diye valiliğe şikayette bulunuyor. 

Şikayet üzerine kontrol noktaları oluşturuluyor ve gelen geçen didik didik denetleniyor. 

Türkiye’nin hali! 

Sorunu kaynağında/yerinde/ zamanında çözmek diye buna deniyor! 

★ ★ ★ 

5 yıl önce 5 yıldızlı oteller zincirine sahip bir ağabeyin söylediklerini yazmıştım: 

“Zengin turist gezmek dolaşmak istiyor. 

Sevgililer dışarı çıkınca, jandarma durdurup kimlik kontrolü yapıyor. 

Yakınlık derecelerini, niye gezdiklerini sorguluyor. 

Bu insanlar bir daha Türkiye’ye gelir mi? 

Bu uygulamalarla Türkiye zengin turist çekebilir mi?” 

★ ★ ★ 

“Kommagene Krallığı 2 bin yıl önce Adıyaman’ın Kahta ilçesinin sınırları içerisinde kuruluyor. 

Bölge şimdi, Kral Antiochos’un tümülüsünün ve dev heykellerinin bulunduğu Nemrut Dağı ismiyle anılıyor. 

O dağa Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, kanyonlar, Karakuş Tepesi, medeniyetlerin yerleşim yerleri ve Cendere Köprüsü’nü içinde bulunduran Milli Park alanından geçilip varılıyor…” 

★ ★ ★ 

Bu cümlelerle başlayan metnin İngilizcesi, Almancası hatta Fransızcası o dönem Adıyamanlı çocukların büyük bölümünün ezberindeydi.

Çünkü Adıyaman’a turist gelirdi. Bırakın okul harçlığı çıkaranları, alınan bahşişlerle evini geçindiren çocuklar dahi vardı. 

Tanıştığı turistler sayesinde yurtdışında işveren olanlar da oldu... 

Salçacılar, peynirciler, reçelciler, kumaşçıların dükkanları dolup taşardı… 

Öyle ki, turist günlerinin bir gün öncesinde peynir, salça, reçel, kuruyemiş stokları yapılırdı. 

★ ★ ★ 

Bölgeye ‘bereket’ taşıyan o otobüsler (bütün araçlar gibi) 80’li yılların sonunda asayiş güçleri tarafından durdurulmaya, didik didik aranmaya başlandı. 

10 dakikada bir tüfekli, silahlı adamlar tarafından durdurulan turist, bir daha oraya gider mi? 

Gelmedi. 

★ ★ ★ 

Kısacası çözümleri ve gelişimin temelini eğitimde/yatırımda/kaynağında arayacaktık. 

Düz yolda ve kural tanımamazlıkta aradık! 

Turisti de, halkı da soğuttuk. 

Kısacası, “Turizmle mücadele ettik!!!”

Tüm yazılarını göster