Terör ve turizmle mücadele!

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Sonucunu hesap edemeden (belki de hesaplayarak!) öyle uygulamalar yaptık ki...
Ve ders almadan, öyle uygulamalar yapıyoruz ki...
***
Bayramda, Antalya'da otelleri olan arkadaşım aradı:
"Asayiş görevlileri, turistleri taşıyan, kiralık şoförlü araçları durdurup sorguya çekiyorlar...
Belgesi olmayan araçları bağlıyorlar...
Turistleri de ortada bırakıyorlar...
Huzur için Türkiye'ye gelenleri, huzursuz edip gönderiyorlar...
Bu uygulamalarla, tatil için Türkiye'yi seçenleri Türkiye'den soğutuyorlar...
Tanıtım için verdiğimiz emekleri de boşa çıkarıyorlar, bizleri de zor durumda bırakıyorlar..."
***
Olayın iç yüzü:
Taksi esnafı, "Belgesiz yolcu taşınıyor!" diye valiliğe şikayette bulunuyor.
Şikayet üzerine kontrol noktaları oluşturuluyor ve gelen geçen didik didik denetleniyor.
Türkiye'nin hali!
Sorunu kaynağında/yerinde/zamanında çözmek diye buna denir!
***
2 yıl önce 5 yıldızlı oteller zincirine sahip bir ağabeyin söylediklerini yazmıştım:
"Zengin turist gezmek dolaşmak istiyor.
Kız arkadaşıyla dışarı çıkınca, jandarma durdurup kimlik kontrolü yapıyor.
Yakınlık derecelerini, niye gezdiklerini sorguluyor.
Bu adam bir daha Türkiye'ye gelir mi?
Bu uygulamalarla Türkiye zengin turist çekebilir mi?"
***
Bayram günü bu olumsuzlukları düşünürken üstüne bir de Gaziantep'te haince yapılan terörist saldırının haberi geldi.
***
Yüreğimizi yaralayan iki olayı da içinden barındıran ve sebep/sonuç ilişkisi anlatan yaşanmış bir hikayeyi de ben anlatayım...
** 
"Kommagene Krallığı 2 bin yıl önce Adıyaman'ın Kahta ilçesinin sınırları içerisinde kuruluyor.
Bölge şimdi, Kral Antiochos'un tümülüsünün ve dev heykellerinin bulunduğu Nemrut Dağı ismiyle anılıyor.
O dağa Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, kanyonlar, Karakuş Tepesi, medeniyetlerin yerleşim yerleri ve Cendere Köprüsü'nü içinde bulunduran Milli Park alanından geçilip varılıyor..."
***
Bu cümlelerle başlayan metnin İngilizcesi, Almancası hatta Fransızcası o dönem Adıyaman'da yaşayan çocukların büyük bölümünün ezberindeydi.
Çünkü Adıyaman'a turist gelirdi.
Bırakın okul harçlığı çıkaranları, alınan bahşişlerle evini geçindiren çocuklar dahi vardı.
Turist taşıyan otobüsler Adıyaman'ın o dönemdeki tek caddesi olan Atatürk Caddesi'ne sırayla dizilirdi.
Salçacılar, peynirciler, reçelciler, kumaşçılar bayram ederdi; dükkanları dolup taşardı...
Öyle ki, turist günlerinin bir gün öncesinde peynir, salça, reçel, kuruyemiş stokları yapılırdı.
***
Bölgeye 'bereket' taşıyan o otobüsler (bütün araçlar gibi) 80'li yılların sonunda asayiş güçleri tarafından durdurulmaya, didik didik aranmaya başlandı.
10 dakikada bir tüfekli, silahlı adamlar tarafından durdurulan turist, bir daha oraya gider mi?
Gelmedi.
Gelmek isteyene de yaşadıklarını anlattı, fikrini çeldi.
***
Sorunu dağda/arazide/yerinde/kaynağında arayacaktık.
Düz yolda aradık!
Turisti de, halkı da soğuttuk.
Bereketi getireni de/karşılayanı da kaçırdık.
Kısacası, "Terörle mücadele ettik!!!"

Tüm yazılarını göster