Temkin

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Bize sunulan herşeyi "doğru" mu kabul ediyoruz, "grup algısı" etkili mi, algının "gerçek" üzerinde etkisi var mı?

Gerçek ve algılar arasındaki farkın çok açıldığı ve kapanabileceği olasılığının artması genelde piyasalarda önemli gelişmelerin zeminini hazırlar.

Bazı olaylar vardır, "açık açık" gelir ama yine de geldiğinde şaşkınlık yaratırlar ve genelde insanları gerçek sebeplerden başka sebepler aramaya iter . Burada kişilerin egemen görüşe aykırı görüş ifade etmenin riski gibi kariyer endişeleri de rol oynuyor olabilir. Şöyle de diyebilirsiniz, egemen görüş olayın "açık açık" geldiğinin bilincinde değildir ama olay ortaya çıktıktan sonra bunu açıklayan, yanlış da olsa sebep sonuç ilişkileri kuran ve yol gösteren çoktur..

Büyük küresel kriz 2008'de ortaya çıktığında, "kanaat önderleri" önce şaşırdılar sonra da  biz zaten demiştik, gelişi kaçınılmazdı, şimdi şöyle yapmak lazım vs. diye fikirler beyan ettiler. Benzer olaylar Avrupa borç krizinde yaşananlarda da görülüyor olabilir mi?

Yapı Kredi Yatırım olarak, Avrupa'daki borç sorunlarına 2010'un sonlarından itibaren düzenli ve ısrarlı bir şekilde dikkat çekmeye başlamıştık.

Avrupa'da yaşanan sıkıntıların 2008'deki gibi ciddi bir kriz ile sonuçlanmasının kaçınılmaz olduğu şeklindeki görüşe katılmıyoruz. Fakat her "kurtarma" haberi geldiğinde de bu konunun henüz sonlanmadığını ya da çözümlenmediğini düşündüğümüzü de aktardık.

Bu bağlamda bizdeki ekonomi ve piyasa tartışmalarına biraz da değişik bir açıdan bakılmasının faydalı olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Genel kabul gören "Türkiye ekonomisinde aşırı ısınma var acilen soğutma önlemleri alınmalı" görüşüne katılmadığımızı uzun zamandır belirtiyoruz. Bu tezin geçersizliğini göstermek için de birçok değişik araştırma ve yorum yayımladık. Bizim tahminimiz bu aşırı ısınma algısının yılın ikinci çeyreğinde kendisini "yavaşlama" gerçeğine bırakacağı şeklinde olmaya devam ediyor. Son kapasite kullanım oranları ve başka göstergeler, ikinci çeyrekten itibaren büyüme temposunda bir düşüş yaşanacağına işaret ediyor. Ayrıca, baz etkisinin de devreden çıkacağını not edelim. Acaba "Aşırı Isınma" yerini "Aşırı Soğuma" algısına bırakır mı? Bugün Merkez Bankası'nı yeterince sert frene basmadığı gerekçesiyle eleştirenler, ilerde bu tedbirler nedeniyle ekonomi durgunluğa giriyor diye eleştirir mi?

Burada belki kritik öneme sahip olan ve belki de yeterince dikkat edilmeyen konu, içinde bulunduğumuz dünya konjonktüründe çok ciddi kırılma işaretlerinin olduğu… Aşağı yukarı tüm ekonomilerde neredeyse senkronize bir büyüme ivmesinde hız kaybı (daralma değil) yaşanırken ve bunun beraberinde küresel bir durgunluk getirme riski artarken neden talep kısmaya yönelik daha da sert önlemler isteniyor?

Avrupa bankalar arası finansmanında güven sorunu olduğuna dair bazı sinyallerin geldiğini, ECB'da (Avrupa Merkez Bankası) bankaların borçlanmalarının yaşandığı, EONIA (AB bankalarının interbank piyasası) daki hacimlerin azaldığı, Yunanistan'dan mevduat kaçışının arttığı, Spot Libor OIS spreadi' inin (Libor ile Overnight borçlanma faizleri arasındaki fark) mutlak olarak düşük seviyelerde olmasına rağmen son on gündür arttığını not ediyoruz ve Yunanistan tekrar "kurtarılsa" bile, temkinli olunması gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz.

Tüm yazılarını göster