Uzaydan güneş enerjisi sağlayarak yeryüzünde her yerde ucuz ve temiz enerji sağlama fikri, onlarca yıldır bilim kurgu olarak görülüyordu. Ancak babası NASA'da çalışmış ve kendisi Stanford'da fizik ve matematik eğitimi almış bir girişimci olan Baiju Bhatt ve geçen yılın sonunda kurduğu Aetherflux şirketi bu hayali bilim kurgu düşüncesi olmaktan çıkarıp gerçek kılmak için gün saymaya başladı.
Uzay tabanlı güneş enerjisi yıllardır araştırılsa da geçmişteki yaklaşımlar, neredeyse sürekli güneş ışığı toplayacak ve Dünya’nın sabit bir noktasına enerji aktaracak büyük, pahalı uzay araçlarını jeostatik yörüngeye göndermeyi öngörüyordu. Ancak yeni bu yeni deneme ile alçak Dünya yörüngesine (Low Earth Orbit) yerleştirilecek güneş panelleri, bataryalar ve enerjiyi yere aktarmak için optik kızılötesi lazerlerle donatılmış uydulardan oluşan devasa bir takımyıldız inşa etmek isteniyor.
Uydular, yükseklikleri nedeniyle sürekli olarak güneşe maruz kalmayacak ve her güneş paneli kendi başına yüksek miktarda enerji toplayamayacak ancak binlerce uzay aracıyla büyük miktarda enerji biriktirilip biriktirilemeyeceği denenecek. 2025’in son çeyreğinde ya da 2026’nın ilk çeyreğinde bir deneme uydusu göndermeyi planlıyorlarmış. Bu uydu, kızılötesi lazer kullanarak güneş enerjisi iletimini göstermeyi amaçlayacak; başarılı olursa, gücün ne kadar uzak mesafeye iletilebileceği konusunda bir rekor kıracak.
Ben gelişmeleri takip ederken bile heyecanlandım ve aynı heyecanla ilk uydunun fırlatılmasını ve görevini yerine getirip getiremeyeceğini takip edeceğim. İnsanlık, sürdürülebilirlik çözümlerini Dünya'da ararken, belki de asıl cevabı uzayda bulacak. Ne dersiniz, gelecekte enerji krizine yanıtımız gökyüzünde mi saklı?
Sosyal sorumluluk hakkındaki tezim ile doktora eğitimimi tamamlamamın üzerinden tam on altı yıl geçti. O günden beri dünyada da, benim hayatımda da çok şey değişti, ama sosyal sorumluluk anlayışının ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) dünyanın daha iyi, daha yaşanabilir bir hale gelmesi için oynadığı önemli rol konusunda inancım yalnızca sabit kalmadı, daha da güçlendi. Geçen yıllar bana bir kez daha gösterdi ki, bireylerin ve kurumların iyilik için attığı her adım, toplumun kolektif yararına işliyor.
Bu nedenle, bu alanda çalışmayı hiç bırakmadım ve STK’ları desteklemek için her fırsatta elimden geleni yaptım. Hepimizin de bunu yapması gerekiyor diye düşünüyorum. Geçen hafta sonu da tam bu yüzden Eker Süt Ürünleri tarafından 11. kez düzenlenen ve bu yıl beş bin kişinin Adım Adım derneği aracılığıyla yardımseverlik için koşup STK’ların projeleri için bağış topladığı Eker I Run maratonlarının bir parçası olmak için dokuz yaşındaki oğlumla birlikte Bursa’ya gittik.
Ülkenin en büyük spor etkinliklerinden biri olan bu etkinlikte çocuklar için Minik Adımlar Koşusu yapılıyor. Ağaç yaşken eğilir derler; bu yüzden, ona bu tür etkinliklerin sosyal sorumluluk bilincini geliştirme açısından ne kadar değerli olduğunu göstermek istedim. STK standlarını birlikte gezdik, orada koşan insanların bu kuruluşlara bağış toplamak için çabaladıklarını ve bunun neden önemli olduğunu anlattım. STK'ların hangi alanlarda çalıştığını da paylaşarak, kendi seçtiği bir STK'ya bizim de bağış yapacağımızı ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmesi için bu dayanışmanın ne kadar değerli olduğunu açıkladım. Oğlum, sadece koşmak için orada olmadığını anlayınca “ben de bağış toplayabilir miyim?” heyecanına kapıldı. Özel Sporcular Yarış’ında, otizmli ve down sendromlu sporcuları motive etmek için bir dakika oturmadan alkışlamaya devam etti.
Yarışlar bittiğinde Eker Süt Ürünleri Pazarlama Grup Müdürü Özge Kiraz’dan yardımseverlik koşularında sivil toplum çalışmaları için dört milyon TL’yi geçeceğini öğrendiğimdeyse gerçekten bir iyiliğin parçası olduğumuz için çok mutlu olduk. Bu tür etkinliklerin sadece fiziksel bir aktivite sunmanın ötesinde, dünyaya katkı sağlama bilincini aşılaması çok kıymetli bir şey. Bu yüzden, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Atletizm Federasyonu, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği’ne ve tüm emekleri için Adım Adım derneğine de amaçlar için ortaklıklar sürdürülebilir kalkınma amacının güzel bir örneğini gösterdikleri için teşekkür etmek istiyorum.
Hepimiz, sivil toplum kuruluşlarını ve onların dâhil olduğu bu tür etkinlikleri desteklemeli ve bu çabaları sürdürülebilir kılmalıyız diye düşünüyorum. İyilik ve dayanışma, toplumsal değişimin temel taşları ve bu değerler etrafında bir araya gelmek, dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için atılacak en önemli adımdır ve küçük ya da büyük, her bir katkı dünyayı iyileştirme yolunda bir fark yaratır. Seneye 42K yarışını koşmak ve çocuklarla ilgili çalışan bir derneğe bağış toplamak için yine Bursa’da olmayı hayal ediyorum. Oldukça iddialı bir hedef ama sonuçta, dünyayı iyilik kurtaracak ve bu iyilik hepimizin ortak çabasıyla büyüyüp gelişecek.