Teknolojiyi de biz böyle kullanırız işte

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

"Hala ne pişirdin, göster, göster"

Güneş batmak üzereydi. Biri erkek üç kişi, deniz kenarında durmuş, ellerindeki bir şeye bakıyorlardı. Baktıkları, cep aynası  gibi bir  şeydi. Güzele vuran akşam güneşini yakalamışken belki soruyorlardı: "Ayna ayna, söyle bize, kim daha güzel?" Yanlarına yanaşırken bir ses duydum. "Hala ne pişirdin, göster göster..." İşte o zaman anladım ki, baktıkları şey bir cep telefonu idi. Hem de görüntülü. Memleketin bir yerindeki halaları ile görüntülü görüşüyorlardı.

Bir telefon operatörü 3G teknolojisinin "Merak etmiyor musun?" diye reklamını yapıyordu. Demek ki bu aile merak etmiş, 3G telefonu almıştı. Ve yeğenlerin merakı, şimdi halanın ne pişirdiği idi. Demek ki, 3G  bizde, "geyik, geyik, geyik" üç kez geyik anlamına geliyordu.

Eli uyuşan çocuk

Dişçiye gelen çocuk sızlanıyordu. "Acıyacak, acıyacak" diye ağlıyordu. Ama ağrısı da vardı; dişin çekilmesi gerektiğini biliyordu. Anne, çocuğu sakinleştirmeye çalışıyordu. Diş hekimi dil döküyordu. "Bak en ince iğneyi kullanacağım, çok az acıyacak." Sonunda çocuk odaya girdi, dişçi koltuğuna oturdu. Ben diğer odaya geçtim. İçerden bir büyük bağırtı bekliyordum. Öyle olmadı. Üç dört dakika sonra diş hekiminin şefkatli sesi duyuldu, "Gördün mü, korktuğun kadar acıdı mı?" Ben de merakla odaya baktım. Çocuk "Yok" dedi, "Acımadı". Diş hekimi çocuğun başını okşadı. Anne biraz rahatlamış durumdaydı. Diş hekimi, "Şimdi bekleyeceğiz, uyuşacak" Sonra anneye baktı, çocuğa baktı. Çocuk küçük, acaba uyuştuğunu anlayacak mı diye merak ediyordu. Dayanamadı sordu, "Sen uyuşma nedir biliyor musun?" Çocuk, "Ayıp ediyorsun!"  der gibi baktı diş hekimine, "Biliyorum tabii. Cep telefonu ile çok oyun oynarsam elim uyuşuyor." Diş Hekimi hayretler içinde çocuğun annesine baktı. Anne bir şey demedi, çaresizdi.

Kitap arası cep

İlk derslerde söylerim. "Cep telefonlarını kapatınız." Her ders de hatırlatırım. Yine de öğrencilerin elinden düşmez telefon. Telefonu ile oynayan gence, "Bana SMS yollamaya çalışıyorsan, benim telefon kapalı" derim. Utanırsa, "Pardon hocam, kapatıyorum" der. Utanmazsa, "SMS çekmiyorum, e-maillerime bakıyordum" der. Geçenlerde bir öğrenciyi kitap arasında koyduğu telefonundan mesajlaşırken yakaladım. "Ne o?" dedim "Ekmek arası döner gibi, kitap arası cep mi?"  

Eskiden haylaz öğrenciler kitap arasına "Tom Miks, Texas" koyup okurlardı. Şimdi devir teknoloji devri. Araya cep telefonu koyuyorlar. Cep telefonu aptalca gevezeliğin elektronik oyuncağı olmuş.

İnternet çöplüğü

İnsan kaynakları yönetimi ve genel yönetim konularında dersler veriyorum. Yönetim, uygulamalı (applied) bir disiplindir. Bu nedenle, derslerde işin teorik altyapısı yanında uygulamalardan da örnekler anlatırım. Konuyu daha iyi öğrensinler, öğrendiklerini uygulasınlar, uygulama ile öğrenmeleri pekişsin diye ödevler veririm. Ödevler de uygulamaya dönüktür. Ama ödevler öğrenme işlevini yitirmeye başladı. Hani "Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu" demişler ya. İnternet icat oldu, öğrenme bozuldu. Çünkü, bazı öğrenciler internet çöplüğünde eşelenip bir şeyler buluyor, hiç düşünmeden, kesip yapıştırıyor ve ödev diye yolluyorlar.

İnternet yokken, kitaplardan kopya çekip olduğu gibi yazanlar olurdu. Ama yazarken en azından terminolojiyi öğrenirlerdi. Şimdi ise kesip yapıştırma usulü kopyanın onlara hiç yararı olmuyor.

Bir yorum

Yukarda sözünü ettiğim cep telefonu, bilgisayar ve internet son 50 yılın belki de en önemli buluşları. Bu teknolojileri meraklı üstün beyinler buldu ve geliştirdi. Bütün bu teknolojilerin  altında büyük emekler var. Ama bunları her kullanan, üretenler  kadar akıllı ve meraklı değil; ya da merakları farklı diyelim. Örneğin, bazılarının merakı, halasının ne pişirdiğinin ötesine geçemiyor. Öte yandan çocuk, eli uyuşuncaya kadar cep telefonda oyun oynuyor ve annesi buna seyirci kalıyor. Anne bunun sonuçlarını merak etmiyor. Genç, derse geliyor. Eli işte değil, ama gözü oynaşta. Derste neler konuşuluyor diye merak etmiyor.

Teknoloji üretemeyen, üretilmiş teknolojiyi de aptalca kullanan bir bilinçsiz toplum olma yolunda ilerliyoruz. Buna da ilerleme deniyor. Gittiğin yönü bilmezsen, her hareket ilerlemedir.

Tüm yazılarını göster